Mahfi Eğilmez – 29.10.2014
İstediğiniz kadar makro konularla ilgilenen bir iktisatçıyım deyin vatandaşın size soracağı nihai sorular bunlardır: Altın ne zaman yükselir? Dolar düşmeye devam eder mi? Euro almanın zamanı mıdır? Borsaya girelim mi? Bu soruları küçümseyip “ben piyasa iktisatçısı değilim derseniz” vatandaş sizin bu işlerden anlamadığınızı düşünür. O nedenle bu sorulardan sonsuza dek kaçamazsınız. Teknik analiz yapmıyorsanız da bunların sonuçlarından kendi makro görüşlerinizle en bağdaşanına göre yön belirlemeniz gerekir.
Burada yapacağım yorumları bir yatırım tavsiyesi vermek için yapmıyorum. Sadece günlük gelişmelerin orta – uzun vadede ve geniş kapsamlı makro çerçeve içinde ne yöne doğru gittiğini yorumlamaya çalışıyorum.
Dolar
Orta – uzun vadede Doların yönü yukarı doğru görünse de bir süre daha aşağıya doğru hareket etmeye devam edeceği anlaşılıyor. Fed’in tahvil alım programını sonlandırmaya geldiği halde Doların aşağı gitmesinin altında yine Fed’in faizi artırma konusunda acele etmeyeceği beklentisi ile ABD verilerinin karışık sinyaller vermesi yatıyor. Bunlara ek olarak ortadoğuda devam eden savaşın da Dolar üzerindeki baskıları artırdığı görülüyor. Bir başka konu da ABD’nin Doların değerinin artmasından pek hoşnut olmamasıdır. Doların değerinin düşük kalması ABD’nin cari açığını oldukça düşürmüş bulunuyor. Şimdi yeniden değerlenmesi yine eski yüksek cari açıkları davet edebilir. Yani ABD yönetimi, Doların değerini korumak için değil, tam tersine bu düzeylerde kalmasını sağlamak için çaba gösteriyor. Bu durumda Dolar biraz daha düşebilir. Teknik analiz yapanlar bu düşüşün 2,18’e hatta 2,15’e kadar gidebileceğini ifade ediyor. Bu durumda 2,20’nin altı Dolar almak için fırsat olarak karşımıza çıkıyor.
Euro
Aslında Euro Bölgesi ekonomilerinin durumu hiç de parlak değil. Tam tersine resesyondan deflasyona doğru bir gidiş içindeler. Bölgenin en güçlü ekonomisi olan Alman ekonomisi bile daralma sıkıntıları içinde bulunuyor. Dolayısıyla Euro’nun Dolara karşı değer kazanması, Euro’nun gücünden değil, Doların güç kaybetmesinden kaynaklanan bir gelişme olarak ortaya çıkıyor. Yakın geçmişte 1,25’lere kadar inmiş olan Euro Dolar paritesi şu aralar yeniden 1,27’ler düzeyinde bulunuyor. Zaten Euro, Dolara karşı değer kazansa da diğer paralara karşı değer kaybediyor. Paritenin 1,25’in üzerinde olması, maliyet ağırlığı Dolarda, gelir ağırlığı Euro’da olan, bizim ihracatçımız için iyidir.
Altın
Uzunca bir süredir 1.200 – 1.240 Dolar / Ons bandında duran altın, İsviçre Merkez Bankası’nın kararı sonrasında yukarı yönlü hareket için start almaya hazırlanan bir koşucu gibi duruyor. İsviçre Merkez Bankası’nın bugün itibariyle 546 milyar dolar döviz rezervi ve 1.040 ton altın rezervi bulunuyor. İsviçre’nin altın rezervi toplam rezervlerinin yüzde 7,9’unu oluşturuyor. İsviçre Merkez Bankası, 2000 yılının ilk çeyreği sonunda 2.590 ton altın rezervine sahipken bunları satmaya başlamış ve 2008 yılının üçüncü çeyreğinde bugünkü düzeyi olan 1.040 ton düzeyine gelmiş. Bu eylem bugün fazlasıyla eleştiriliyor ve İsviçre Merkez Bankası’nın yanlış bir politikayla altın satmış olduğu ifade ediliyor. İsviçre’de 30 Kasım’da Merkez Bankası’nın altın rezervlerini yeniden toplam rezervlerin yüzde 20’si düzeyine çıkartıp çıkartmaması için referandum yapılacak. Eğer sonuç “evet” yönünde çıkarsa İsviçre Merkez bankası 5 yıl içinde yaklaşık 1.500 ton altın satın alacak. Bu, kuşkusuz altın fiyatlarının yükselmesine yol açacak bir eylem olarak nitelenebilir.
Oylamanın sonucunun “evet” çıkması altın yatırımcılarının yüzünü güldürecek, “hayır” çıkması halinde ise altın fiyatlarında bir miktar düşüş olması beklenebilir. Uzmanlar tıpkı İskoçya’nın bağımsızlık oyalaması gibi bu oylamanın sonucunun da “hayır” çıkacağını tahmin ediyorlar. Altın fiyatının geleceği biraz da bu oylamaya bağlı olduğu için altının yakın geleceği bir şey diyemeyeceğim.
Borsa
Gösterge faiz 30 Eylül’de yüzde 9,98 ve BIST 100 endeksi 74.938 idi. 27 Ekim günü gösterge faiz yüzde 8,74’e inerken BIST 100 endeksi 79.235’e çıkmıştı. Faizin düşüşe geçtiği dönemlerde borsa genellikle yükselişe geçer. Çünkü hisse senedi yatırımının en yakın rakibi tahvil, bono ve mevduattır. Tahvil, bono ve mevduat faiz gelirine bakarken borsa yatırımı hisse senedinin değer kazancına bakar. Faizin düştüğü bir ortamda yatırımcının alternatif olarak ilk yöneleceği yatırım aracı hisse senedidir.
Gösterge faiz, Türkiye gibi dış finansmana bağımlı ekonomilerde kurla yakın ilişki içinde bulunur. Kur düşerken faiz de düşer. Kurun düşmesi, Türkiye’ye döviz girişi olduğunu ya da döviz çıkışının azaldığını ortaya koyuyor. Bu trend devam ettiği sürece borsa yükselmeye devam eder. Kısa vadede borsanın yönü yukarı görünüyor. Orta – uzun vade ise başka göstergelere bağlı bulunuyor. Ki bunların bir bölümü ekonomiyle ilgili olsa da bir bölümü dış gelişmelerle, jeopolitik risklerle ilgili görünüyor. O nedenle borsa yatırımınızı da kendi içinde bir sepet olarak yapın ve o sepette sağlam kağıtlara ağırlık verin derim.
Son bir değerlendirme sözü
Kısa vadede profesyoneller para kazanır. Kısa vadede profesyonellerin kazandığı paraların kaynağı, amatörlerin yatırımlarından gelir. Eğer profesyonel bir yatırımcı değilseniz sağlam yerlere yatırım yapıp orta – uzun vadeyi bekleyin. Kısa vadede tesadüfen kazanç elde etmiş olmanız sizi “ben bu işi öğrendim” havasına sokabilir. En büyük kayıplar böyle bir havaya girdiğinizde karşınıza çıkar. Kısa vadede büyük paralar kazanmayı hedefleyerek riskinizi de büyütmeyin. Sepet yapın. Eğer örneğin İsviçre’deki referandumun “evet” ile sonuçlanacağı ve bunun da altın fiyatlarını artıracağı kanısına ulaşmışsanız varınızı yoğunuzu altına yatırmayın. Sepetinize biraz da altın koymakla yetinin.
Bu yazıdan hemen sonra ne oldu?
Bu yazı sabah saatlerinde blogda yayınlandı. Fed’in kararı akşam belli oldu. Ve Fed, tahvil alım programını sonlandırdığını açıkladı. Fed’in açıklamalarından, faiz konusunda dikkate değer bir süre daha faizlerin sıfıra yakın kalacağına vurgu yapılmış olsa da ekonomik toparlanmanın ve özellikle istihdamın ivme kazanmasının devam ettiğine değiniliyor. Bu açıklama Fed’in faizi beklenenden erken artırmaya başlayabileceği şeklinde yorumlandı. Ardından borsalarda düşüş başladı ve bizde de 2,19’a düşmüş olan Dolar kuru 2,21’in üstüne çıktı.