Mahfi Eğilmez – 01.12.2013
Dışticaretle İlgili Kavramlar
Dışticaret dengesi; ödemeler dengesinin en önemli alt dengesini oluşturan cari denge içinde mal ihracatı ile mal ithalatı arasındaki farkı gösteren alt dengedir. Bir ülkenin yurtdışına sattığı mallar ihracat, yurtdışından satın aldığı mallar ise ithalat adını alır. Bu durumda bazı kavramlar şöyle ifade edilir:
Dışticaret dengesi = İhracat – İthalat
Bu dengeyi tam olarak görebilmek için ihracatı da ithalatı da aynı ölçüm cinsinden göstermek gerekir. Her ikisi de aynı döviz cinsinden ifade edilmelidir. Dünya uygulamasında bunu sağlamak için USD kullanılmaktadır. İhracat ve ithalat için ödenen farklı para birimleri (Euro, Yen, Sterlin vb) TCMB tarafından yayınlanan günlük çapraz kurlarla USD’ye çevrilerek hesaplara alınmaktadır. Ayrıca ihraç ve ithal edilen malların içinde taşıma (navlun) ve sigorta gibi giderler de vardır. Ödemeler dengesinde dışticaret dengesinin hesaplanması sırasında bunların aynı şekilde ölçülmesi karşılaştırmanın doğru yapılması için gereklidir. Bu çerçevede gerek ihracat, gerekse ithalat için f.o.b (free on board) ölçüsü kullanılır. Buna göre malın değerine malın geminin güvertesine taşınıncaya kadar yapılan giderler (limana kadar taşıma bedeli, gümrükleme bedeli vb) eklenir, sonraki giderler eklenmez. Sonraki giderler ödemeler dengesi hesabında hizmetler dengesi içine alınır. Buna karşılık TÜİK tarafından yayınlandığı şekliyle dışticaret sayılarında ihracat fob, ithalat ise cif değeriyle alınıyor. Buna göre ithalatta malı değerine (sigorta, navlun vb giderler de ekleniyor.)
Dışticaret dengesinde;
İhracat = İthalat ise dışticaret dengede demektir.
İhracat > İthalat ise dışticaret fazlası,
İhracat < İthalat ise dışticaret açığı
var demektir.
Dışticaret hacmi = İhracat + İthalat
İhracat ile ithalatın toplamı bir ülkenin dış dünya ile yaptığı ticaretin hacmini gösterir.
İhracatın ithalatı karşılama oranı = İhracat / İthalat
Bu oran da bize ithalat için gerekli dövizin ne kadarının ihracattan elde edilen dövizlerle karşılandığını ne kadarının başka yollarla ödenmesi gerektiğini gösterir.
İhracat ve ithalat iki şekilde karşılaştırılır: (1) Değer cinsinden (burada birim değer endeksleri oluşturularak değer cinsinden ne kadar ihracat ve ithalat yapıldığı hesaplanmaya çalışılır.) (2) Miktar cinsinden (burada ise miktar endeksleri oluşturularak ihraç ve ithal edilen malların miktarları ölçülmeye çalışılır.) Değer cinsinden ölçüm bize ülkenin dışticarete ne kadar döviz ödediğini ve bu işlemden ne kadar döviz elde ettiğini gösterir. Miktar cinsinden ölçüm ise ihracatın ve ithalatın reel olarak artıp artmadığını anlatır. Bu iki endeksin sonuçlarını birlikte ele aldığımızda; ülke bir önceki döneme göre aynı miktar malı ihraç ettiği halde daha fazla döviz elde etmişse o zaman ihraç mallarının fiyatlarının arttığını, tersi olmuşsa ihraç mallarının fiyatlarının düştüğünü anlarız. Benzer bir analiz ithal malları için de yapılır. Ülke, ithal ettiği malların miktarı değişmediği halde daha fazla döviz ödemişse o zaman ithal edilen malların fiyatlarının arttığı tersi olmuşsa ithal edilen malların fiyatlarının düştüğünü anlarız.
Türkiye Örneği
Türkiye’nin dışticareti, ödemeler dengesi açısından konuya baktığımızda yıllar itibariyle şöyle bir görünüm vermektedir.
Yıllar
|
İhracat (fob)
|
İthalat (fob)
|
Dışticaret Dengesi
|
Dışticaret Hacmi
|
X/M
|
2000
|
30,8
|
52,9
|
-22,1
|
83,7
|
58,2
|
2001
|
34,7
|
38,1
|
-3,4
|
72,8
|
91,1
|
2002
|
40,7
|
47,1
|
-6,4
|
87,8
|
86,4
|
2003
|
52,4
|
65,7
|
-13,3
|
118,1
|
79,8
|
2004
|
68,5
|
91,3
|
-22,8
|
159,8
|
75,0
|
2005
|
76,4
|
111,4
|
-35,0
|
187,8
|
68,6
|
2006
|
93,6
|
134,7
|
-41,1
|
228,3
|
69,5
|
2007
|
115,4
|
162,2
|
-46,8
|
277,6
|
71,1
|
2008
|
140,8
|
193,8
|
-53,0
|
334,6
|
72,7
|
2009
|
109,6
|
134,5
|
-24,9
|
244,1
|
81,5
|
2010
|
120,9
|
177,3
|
-56,4
|
298,2
|
68,2
|
2011
|
143,4
|
232,5
|
-89,1
|
375,9
|
61,7
|
2012
|
163,2
|
228,6
|
-65,4
|
391,8
|
71,4
|
Tabloya göre Türkiye esas olarak ithalatı ihracatından fazla olan ve tipik olarak dışticaret açığı veren bir ekonomidir. Dışticaret açığı zaman içinde inişler ve çıkışlar gösterebiliyor. Açığın doruk noktasına ulaştığı yıl olan 2011 yılı zaten cari açığın da yüzde 10 düzeyine geldiği 2011 yılıdır. Bir sonraki yıl büyüme düşmüş ve dolayısıyla dışticaret açığı da gerilemiş bulunuyor. Tabloda yer alan X / M sütunu ihracatın ithalatı karşılama oranını gösteriyor. Örneğin 2012 yılında ithalat için ödenen dövizin yüzde 71,4’ü ihracattan elde edilen dövizle karşılanmış görünüyor.
Aynı verileri bu kez de ödemeler dengesinde olduğu gibi değil de TÜİK’in yayınladığı gibi ele alalım.
Yıllar
|
İhracat (fob)
|
İthalat (cif)
|
Dışticaret Dengesi
|
Dışticaret Hacmi
|
X / M
|
2000
|
27,8
|
54,5
|
-26,7
|
82,3
|
51,0
|
2001
|
31,3
|
41,4
|
-10,1
|
72,7
|
75,7
|
2002
|
36,1
|
51,6
|
-15,5
|
87,7
|
69,9
|
2003
|
47,3
|
69,3
|
-22,0
|
116,6
|
68,1
|
2004
|
63,2
|
97,5
|
-34,3
|
160,7
|
64,8
|
2005
|
73,5
|
116,8
|
-43,3
|
190,3
|
62,9
|
2006
|
85,5
|
139,6
|
-54,1
|
225,1
|
61,3
|
2007
|
107,3
|
170,1
|
-62,8
|
277,4
|
63,1
|
2008
|
132,0
|
202,0
|
-70,0
|
334,0
|
65,4
|
2009
|
102,1
|
140,9
|
-38,8
|
243,0
|
72,5
|
2010
|
113,9
|
185,5
|
-71,6
|
299,4
|
61,4
|
2011
|
134,9
|
240,9
|
-106,0
|
375,8
|
56,0
|
2012
|
152,5
|
236,5
|
-84,0
|
389,0
|
64,5
|
İki tablo arasında önemli farklar var. Verileri TÜİK ürettiğine ve TCMB bu verileri TÜİK’den alıp kullandığına göre fark nereden doğuyor? İthalat sayılarıyla ilgili farkın bir bölümü TCMB’nin ölçümü fob ile TÜİK’in ise cif ile yapmasından kaynaklanıyor. İhracattaki farklar ile ithalatta oluşan diğer farklar ise ödeneler dengesi uluslar arası sınıflandırmasında bazı kalemlerin mal ithalatından ayrılıp hizmetler dengesine konulmasıyla ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin ihracatında birinci sırayı yüzde 93’lük payla imalat sektörü malları alıyor. En başta gelen imalat sanayi ihraç malları şöyle sıralanıyor: Motorlu kara taşıtları ve bunların aksam parçalarını kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletler ve bunların aksam ve parçaları, elektrikli makine ve cihazlar, ses kaydetme verme ve bunların aksam ve parçaları.
Türkiye’nin ithalatında birinci sırayı yüzde 75’e yakın payla ara malları ve hammaddeler (mineral yakıtlar ve yağlar ve diğerleri) alıyor. Bunu yüzde 15’e yakın payla sermaye ya da yatırım malları (kazanlar, makineler, mekanik cihaz ve aletler ve diğerleri) izliyor. Tüketim malları (otomobiller, beyaz eşya, kahverengi eşya ve diğerleri) ithalatının payı yüzde 12 dolayında bulunuyor.
Türkiye’nin ihracatındaki en büyük pay yüzde 40 ile AB ülkelerine ihracat, ithalatındaki en büyük pay da yine yüzde 37 ile AB ülkelerinden yapılan ithalattır.
Türk toplumunda üretim yapmadan tüketildiği gibi bir izlenim oldukça yaygındır. Oysa sadece ihraç ettiğimiz mallardaki sıralama bile bize oldukça ciddi bir sanayi üretimi yaptığımızı gösteriyor. Toplumda bu yanılgıyı yaratan olay otomotiv parçaları ve aksamı üretip ihraç ettiğimiz halde kendi markamızı taşıyan bir otomobili üretip satamıyor olmamızdır. Benzer konu tekstil üretimimiz için de geçerlidir. Ciddi bir sanayi üretimi yapmamıza karşın tekstilde, otomotivde dünya çapında markalar yaratamamış durumdayız.
Hangi tablodaki verileri alırsak alalım Türkiye’nin dışticaret hacmi sürekli artış görünümünde bulunuyor. Küresel kriz öncesinde (2008 yılı) 335 milyar dolar düzeyine çıkan dışticaret hacmi krizle birlikte düşüşe geçmiş 2011 yılındaki rekor cari açık sırasında yeniden rekor düzeye çıkmış görünüyor. Bu gelişime karşın küresel ticaret içindeki payımız hala dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında olmakla kıyaslanabilecek bir büyüklükte bulunmuyor. 2012 yılında dünya ticaret hacmi yaklaşık 37 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Buna göre Türkiye’nin bu hacim içindeki payı yüzde 1’in biraz üzerinde görünüyor.