“Damlaya damlaya göl olur!”
Türk Atasözü
Ailemin bana çocukken verdiği en değerli hediyelerden biri metal bir kumbaraydı. Bayramdan hemen önce aldığım bu hediye ile kumbaram harçlıklarla dolmuştu. Bugün o metal kumbaram yok ama o duygu hala taze.
Üniversiteden hemen sonra sermaye piyasalarında çalışmaya başladığımda tasarrufların hangi yatırım araçlarında değerlendirilebileceğini öğrenme imkanına eriştim. Okulda dersini aldığım finans matematiğini iş hayatımda uygulamalı olarak kullandım. Hisse senedi, tahvil, bono, yatırım fonu, repo, mevduat, vadeli işlemler gibi kavramlar hayatımın önemli bir parçasını oluşturmaya başladı. Ülkemiz açısından konuyu değerlendirdiğimde ise azınlık içinde olduğumun farkındayım.
Yakın zamanda Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) Başkanı Sn. Attila Köksal’ın nazik daveti ile yönetim kurulu üyesi olma onuruna sahip oldum. Bu vesileyle dijitalleşme ile finansal okuryazarlık arasındaki etkileşim ve fintechlerin buna katkıları konusunda bilgiler paylaşmak istiyorum.
Bilgi Toplumu
Fikir olarak 50’li yıllarda filizlenen internetin, 90’ların başında kamulaşma çalışmaları yapılırken sanıyorum bugünkü gelişmeler hayal edilmiyordu. Küçük bir kelebeğin kanadından başlayan o rüzgar bugün tam bir dijital fırtınaya dönüştü. Burada dikkatli olmak da gerekiyor; odağınızı kaybettiğinizde bu bilgi sağanağı sizi oradan oraya savuruyor. Elimizdeki o küçücük akıllı telefonlarla istediğimiz bilgiye istediğimiz anda ulaşabiliyoruz. Peki bu yeterli mi? Yani aradığımız şey sadece bilgi mi? Bunu finansal okuryazarlık perspektifinden değerlendirdiğimizde, örneğin yatırım fonunun ne olduğunu ilgili kanundan okumak bizi finansal okuryazar yapar mı? Elbette katkısı olur ama salt bilgi ile hayal ettiğimiz seviyede bir farkındalık oluşması çok zor.
Yine de teknolojinin imkanlarını sadece istediğimiz bilgiyi okumak olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bugün neredeyse her konuda online eğitim almak mümkün. Finansal okuryazarlıkla ilgili birçok podcast ve video içeriği de bulunuyor. Elbette ki bu içerikler az önce örneğini verdiğim gibi sadece o kavramın tanımı üzerineyse o da beklenen etkiyi yapmayacaktır. Bu içeriklerin, anlatıcının tecrübelerini de içermesi durumunda daha etkili olduğunu görüyorum. Dernek kapsamında yapılan çalışmalara baktığımda, bu misyonla üretilen her içeriğin finansal okuryazarlık kavramının bir kültür olarak benimsenmesine katkı yaptığı aşikar.
Harcamalar Kontrol Altında
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da fintechler tüm çeviklikleri ile buradaki ihtiyacı görüp hemen ürün çıkartıyorlar. Finansal okuryazarlığın dinamizmi içinde en önemli olgulardan biri harcamaları yönetmek. Her yapılan harcamayı kayıt altına alıp, bu harcamanın keyfi mi zaruri mi olduğunu değerlendirmeye başladığınızda farkındalığınız da artıyor. Bir harcama fikri oluştuğunda bunun gerekliliğini de sorgulamaya başlıyorsunuz. Bu sayede halihazırda var olan iyi davranışları çoğaltmanız, belli başlı davranışları minik adımlarla azaltmanız mümkün. Tüm bunları bir hedef doğrultusunda yaptığınızda ise sapmaları da daha erken tespit edebiliyorsunuz. Tüm bu başlıkları karşılayan uygulamalar artık telefonunuzda her an size destek verebiliyor.
Benzer katkıları bankalar da artık müşterilerine sunmaya başladı. Dijital finansal danışman olarak tanımlayabileceğimiz bu uygulamalarda kredi kartı harcamalarınızı kendi belirleyeceğiniz limitler dahilinde takip edebiliyorsunuz. Limit aşımı olduğunda uygulama sizi uyarıyor. Harcamalarınızı kategorize edip, hangi alanlarla yoğunlaştığınızı görebiliyorsunuz.
Farklı bir bakış açısı da ebeveynlerin çocuklarına verdikleri harçlıkları uygulama üzerinden yönetebilmesi. Ebeveyn olarak üye olduktan sonra çocuğunuza periyodik olarak harçlık tanımı yapabiliyor, harcamalarını aynı şekilde takip edebiliyorsunuz. Bu uygulamalar içinde çocukların finansal okuryazarlık farkındalığına ulaşmaları için çeşitli araçlar da bulunuyor. Özetle çocuklar ailelerinin kontrolünde gerçek hayat dersleriyle finansal sorumluluğu öğreniyor.
Tasarruf Odaklı Dürtme
Harcamaları kontrol altına alma sürecinde, içinde bulunduğumuz dünyanın bizi zaruri olmayan harcamalara nasıl yönlendirdiğini de daha net gözlemliyoruz. Teknolojinin hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi ile birlikte sürekli olarak keyfi harcamalar için dürtülüyoruz. Yapay zeka sayesinde uygulamalar bizi daha iyi tanıdıkça önümüzde reddetmesi zor harcama önerileri ile geliyorlar. Ayın sonunda o isteğin etkisi geçtiğinde harcamalarla yüzleşince farkına varıyoruz bazen bu etkinin.
Davranışsal iktisatta önemli bir yere sahip dürtme kavramını, tasarruf tarafında kullanmak ise harcamaların etkisini tersine çevirebiliyor. Robo danışmanlar bu anlamda “Hedef Odaklı Yatırım” fonksiyonu ile birlikte, kişinin gelecekteki hedefine ulaşabilmesi için hem mevcut yatırımlarını otomatik olarak yönetiyor hem de hedefe yönelik düzenli olarak birikim yapabiliyor. Özellikle açık bankacılığın sağladığı avantajlardan yararlanarak, kişinin banka hesabından düzenli olarak yatırım için para transferi gerçekleştirebiliyor. Belirlenen hedefe yönelik olarak mevcut yatırımların getirilerindeki dalgalanmayı da analiz eden bu uygulamalar duruma göre yatırım enstrümanları arasındaki dağılım oranlarını da yeniden dengeleyebiliyor. Bu teknolojiye bir de bankadaki harcama analizlerini eklediğimizde gerçek anlamda bir dijital finans danışmanına dönüşebiliyorlar.
Hali hazırda bu anlattıklarımı kısmen de olsa yerine getiren uygulamalar ülkemizde de mevcut. Bu uygulamalar önce sizi tanıyarak işe başlıyorlar. Risk algınızı, risk toleransınızı ve risk kapasitenizi öğrendikten sonra belirlediğiniz hedefe yönelik olarak size yatırım tavsiyesi sunabiliyorlar. Hatta bu tavsiyelere göre alım satım işlemlerini gerçekleştiriyorlar. Hedeften veya getiri beklentisinden uzaklaşıldığında yeniden dengeleme yapabiliyorlar. Elbette ki şu andaki mevzuat bu hizmetin sadece yetkili yatırım kuruluşları aracılığı ile sunulmasına izin veriyor. Bu konuda hizmet vermeyi düşünen fintechler açısından mevzuatın B2C uygulamaları lisanslaması ve açık bankacılığın bu başlık altında daha fazla imkan sağlaması çok önemli. Finansal sistemin bu seviyede yaygınlaşması için otoritelerin de fintechleri can kulağı ile dinleyerek bu imkanları sağlamasının çok değerli olduğunu düşünüyorum.
Sözün Özü
Finansal okuryazarlık kavramını, finansal yeterlilik ve finansal farkındalık seviyesine taşıyabilmek için erken yaşlardan itibaren bunun bir kültür olarak tanımlanması çok önemli. Artan dijitalleşme ile birlikte bilgiyi içselleştirmek, finansal hedefler belirlemek, hedeflere ulaşmak için plan ve stratejiler geliştirmek, bu gelişmeyi izlemek, dinamik bir bütçe yapma farkındalığına ulaşmak, bütçelerin sonuçlarını değerlendirebilmek ve tüm bunları değişen koşullara göre uyarlayabilmek artık daha kolay. Her konuda olduğu gibi bunu da, içselleştirerek hayatın bir parçası haline getirmekle başlıyor her şey.
Güzel bir gelecek için…
İskender Ada