‘Dijital Devrim’den rekor enerji tüketimi

Son 20 yıldır dünyayı kasıp kavuran ‘süpersonik dijitalleşme’, bir diğer deyişle ‘dijital devrim’ günlük hayatımızda ve iş dünyasında süreçleri kolaylaştıran, uygarlığımıza yeni fırsat pencereleri, gelecek için yeni buluş, yeni inovasyon, yeni teknolojik sıçramalar vadetse de, aynı ölçüde maliyetli yönleri olduğunu da unutmamak lazım. Kişisel verilerin korunması ve siber güvenlik kısmı zaten baki. Ancak, her geçen gün katlanarak ürettiğimiz dijital verilerin saklanması, analizi, yönetimi, ülkeleri veri merkezleri ve veri madenciliğinde büyük adımlar atmaya zorluyor. Bugün ise, konunun esas enerji talebi ve tüketimi kısmına değineceğiz.

Çünkü, dünya ‘yeşil devrim’i, yani temiz ve yenilenebilir enerjiye geçişi, enerji verimliliğini, ‘net-sıfır karbon’ odaklı ekonomileri konuşurken, ‘dijital devrim’in sebep olduğu karbon salımı sıçraması, ‘süpersonik dijitalleşme’nin aslında çevre ve iklim konusunda iyi sonuçlara işaret etmediğini gösteriyor. Bugün, tüm dünyadaki veri merkezlerinin (data centers) ürettiği küresel karbon emisyonu miktarı 1 trilyon dolar GSYH üreten Türkiye’den daha fazla. 2030 yılında veri merkezlerinin ürettiği karbonun küresel karbon salımındaki payının yüzde 2,5-3 düzeyine çıkmasından endişe ediliyor. 2015’de dünya genelinde 200 TWh enerji talep eden veri merkezlerinin, 2022’de 300-340 TWh’a; yani küresel nihai elektrik talebinin yaklaşık yüzde 1,2-1,3’üne ulaştıkları tahmin ediliyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!