Değerli yalnızlık kavramı, Türkiye’nin Mısır, Suriye ve İsrail gibi ülkelerle bozulan diplomatik ilişkileri sonrasında ilk kez 2013’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politika başdanışmanı, şimdiki MİT başkanı Sn. Kalın tarafından ortaya atılmıştı ve “Türkiye bölgesel ve küresel siyasette yalnız değil.
Ama dünya; darbelere, katliamlara sessiz kalırken tek başına doğrunun yanında olmamız gerekirse bundan çekinmeyiz. Eğer buna yalnızlık demek icap ediyorsa bu değerli bir yalnızlıktır. Bu yalnız kalmak, değil onurlu bir duruş sergilemektir” ifadeleriyle açıklanmıştı.
O zamandan bu tarafa köprünün üzerinden çok sular aktı ve gelinen noktada bozulan tedarik zincirleri, enerji ve gıda krizleriyle beraber biri Avrupa’da diğeriyse Ortadoğu’nun ve tarihi kodlarımızın kalbinde olmak üzere iki sıcak savaş ve dahi nice jeopolitik krizle cebelleşen bir düzlem üzerindeyiz lakin bu defa yalnız olmayacak kadar stratejik bir konumda…
Değerli yalnızlık döneminin ekonomiye faturası hem dış ticaret hem de yabancı yatırımlar bakımından bir hayli külfetli oldu. Körfez ülkelerinden gelen ithal yasakları, boykotların yanı sıra zaman içerisinde kötüleşen ekonomik tabloya tepki veren yabancı çıkışlarına bakılacak olursa; 2011 yılında borsada başlayan yabancı çıkışının 2018 yılından itibaren hızlanarak takip eden 5 yılda sadece satış yönüne dönerek toplamda 13 milyar doları aşkın çıkış gerçekleştirdiğini görürüz. Bu esnada kredi notlarımız düştü ve CDS (kredi temerrüt riski) 700 puanın üzerine kadar çıktı.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!