Dar Alanda Kısa Paslaşmalar!

Aydın Eroğlu – 16.11.2018

Endeks 90.000 ile 96.000 aralığında işlemlere sıkışmış durumda. Hatta son hafta bu aralık 91.500 ile 94.000 aralığına oluşmaya başladı. Dış piyasalara satış geldi, içeride şu gerilim var diyerek satışlar geliyor iniyoruz yazdığım desteklere. Sonra da halkbank şöyle, petrol böyle deniyor çıkıyoruz dirençlere. Ama bir türlü dirençleri kırıp da daha yükseklere kopup gidemiyoruz.

Ama bakınca şirketlerin, bankaların karları, F/K’ları, PD/DD oranları oldukça iyi. Bu rakamlara bakınca kelepir fiyatlamalar var bile diyebiliriz. Ama bu fiyatlara rağmen özellikle dirençlere yaklaşınca yabancı satışlarını görüyoruz. Demek bir yerlerde bir rahatsızlık hissediliyor. Peki bu ne olabilir? Bankaların verdiği kredilerin geri dönüşlerinde şüphe duyuluyor olabilir. Misal çok önemli bir örnek olan ttkom, üç bankamıza 4 Milyar Dolar kredi yükü yaratmıştı. Bu yükü yaratan oger telekom, bankalara kredi taksitlerini ödemediği halde 5-6 yıl içinde bu kredilerden de büyük tutarda temettüleri tahsil edip ülkesine çıkarttı. Böylece bankaların kredileri kurtarması için ttkom’un sahipliğini bankalara vermek durumunda kaldık. Benzer durum bankaların inşaat sektörüne verdiği, bazı gruplara ya da şirketlere kullandırdığı kredilerde de olabilir mi korkuları nedeniyle, banka hisseleri bu denli iskontolu derken, yabancı satmaya ya da bu fiyatlara duyarsız kalmaya devam ediyor.

Peki biz cevabı biliyor muyuz? Yani benzer şekilde sorunlu başka sektör ya da şirketlerde riski ya da batık krediler olabilir mi? Bunu bilmiyoruz. Ama bir takım şeylerin çok kontrolsüz olduğunu biliyoruz. Ne gibi? Borcunu ödemeyemediği için 2013 yılında yapılandırmaya giden Öger Telekomun, sonrasında yine bu borcu kapatmadan şirketi satın alma tutarı olan 6.5 milyar Dolar’a yakın bir tutarı temettü geliri olarak ülkesine çıkartmasına seyirci kalınması gibi! Ne hazineden, ne özelleştirme idaresinden, ne de kredi geri ödemeleri yapılmayan bankalardan bir ses, bir tepki duymadık. Kimse; ”bize olan borcunu ödemeden ttkom’un temettülerini nasıl olur da yurt dışına çıkartabilirler?” Şirketin içi mi boşaltılıyor, oger para mı kaçırıyor diye itiraz etmedi. Bunu anlamak mümkün değil.

Bu denli büyük bir alacağına böyle duyarsız kalan bir bankacılık sektörü acaba benzer şekilde başka alacaklarında da böyle mi davranmıştır diyen yabancı fonlar sektör hisselerinin bu fiyatlara kadar düşmesine neden olan satışları yapmış olabilirler. Halen bu belirsizlikler sürüyor diye düşündükleri için de alımlara geçmiyor da olabilirler. Ama bilanço verilerinin doğruluğuna inanacak olursak, sektör hisseleri oldukça düşük değerlemelere sahipler. PD/DD ve F/K oranları dış borsalardaki örneklerine göre 1/3 – 1/4 gibi düşük fiyatlamalarla işlem görüyorlar.

Benzer durumlar farklı sektör ve şirketlerde de görülüyor. Dolar bazında endeks değerine bakınca, iyi zamanlarda görülen 5 cent zirvelerine göre, şu an işlem gördüğümüz 1.7 cent oldukça düşük seviyelere denk geliyor. Hatta 2009 mortgage krizinin dünyayı kasıp kavurduğu zamanlarda bile bu değerler kısa süre görülmüş, daha sonra çok daha yüksek endeks değerlerine yükselmiştik.

Kısacası endeks ve hisseler, Dolar bazlı değerlemesine bakıldığı zaman, bilanço verilerine bakıldığı zaman oldukça iskontolu görünüyorlar. Ama teknik olarak yükselişin takıldığı dirençleri bir türlü kırıp yukarı devam edemiyoruz. Halkbank ve ABD ilişkileri ile, iç piyasa faiz, kur seviyeleri, iç talepteki daralmaya dönüşmesinden korkulan aşırı düşüş gibi sorunlarımız var. Bunları aştığımız ölçüde yukarı gidebileceğimiz gibi, bu sorunlar derinleşecek olursa da daha alt seviyelere düşme riskine sahibiz.

Son dönem, hisse bazlı tepkilerin yaşandığını görüyoruz. Bilanço değerlemelerine ve gördükleri fiyatlara göre ciddi düşüş yaşamış hisselerde endeksin dışında ayrışmalar ve alım tepkileri görüyoruz. Bu durum farklı farklı hisselere de yansıyarak sürüyor. Şirketler ciddi geri alım programları açıklıyorlar. Ama buna rağmen, istenilen toparlanmalar yeterince olmuyor.

Umarım bu süreç daha uzun sürmez. Ama önümüzde yerel seçimler olduğu için sıkı para politikası uygulamasında zorlanıyoruz. Ratinçilerden sürekli uyarılar geliyor. Moody’s Türkiye için yaptığı açıklamasında 2018 için % 1.5 büyüme, ama 2019 için ise % 2 daralma beklediğini duyurdu. Tabii bu tahminler bir şey ifade etmez. Çünkü sene başında ve ortasında çok yüksek tahminlere rağmen, şimdi bu oranları duyabiliyoruz. Bu tahminler ülkelerin doğru tedbirler, doğru ya da yanlış yönetimlerle pozitif ya da negatif değişme gösterebilirler.

Kısacası Türkiye ve BİST için henüz tam manası ile belirsizlikler bitmediği için, hisse bazlı yaşanan yükseliş tepkilerini, bu yükselişe katılmamış hisselerle parite yaparak sürecin zararlarından çıkmayı hedefleyebilirsiniz. .

Hepinize bol kazançlı günler dilerim.

Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_