Küresel vicdanın dünyanın pek çok noktasında tepkisini ortaya koyduğu, kimi önde gelen ülkelerin bilinçli ve vahşi duyarsızlığına insanlığın kollektif bir duyarlılıkla insan ettiği ‘Gazze Meselesi’nin etkilerini analiz etmek için bu satırları kaleme almak dahi ızdırap verici. Çocuk, yaşlı demeden bunca insanın yaşamını yitirdiği bir ortamda ne yaşadığımızı analiz etmekten dahi hicap duyuyorum. Ancak, tüm bu insanlık trajedisini kalıcı olarak sona erdirmek adına, şu anda yaşanan küresel ve bölgesel süreci anlamaya ve tanımlamaya devam etmek zorundayız. İçinde bulunduğumuz kaotik ortamın net tanımı, bir ‘çoklu’ ve ‘kalıcı’ kriz yaşandığı gerçeğidir. Aynı anda hem jeopolitik, hem jeoekonomik kriz yaşıyoruz; üstüne ciddi bir iklim krizi yaşıyoruz ve bu ”çok yönlü’ kriz ortamı ne yazık ki ‘kalıcı’ da gözüküyor.
Latin Amerika’dan Afrika’ya, Orta Doğu ve Körfez’den Balkanlar’a, Karadeniz’den Asya-Pasifik’e önemli sayıda bölgesel jeopolitik krizle boğuşuyoruz. Üstüne, söz konusu jeopolitik gerginliklerin sebep olduğu küresel gıda arzı krizi, küresel enerji arzı krizi ve küresel tedarik zinciri krizi gibi jeoekonomik krizlerle de boğuşuyoruz. Tüm bu başlıkların sebep olduğu ekonomik sorunlar, küresel büyüme ve enflasyon sorunu, göç sorunu yetmezmiş gibi, üstüne bir de küresel iklim krizi yaşıyoruz. Ki, küresel iklim krizi de mega doğal afetler ile birlikte, küresel büyüme ve küresel enflasyon sorununu daha da derinleştiren etkilere sebep oluyor. Bir kez daha ifade etmek açısından, yaşadığımız kriz ortamı hem ‘çoklu’ (poly-crises) hem de ‘kalıcı’ (perma-crises)
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!