Ciro üzerinden vergi iş dünyasını zora sokabilir

Baz etkisi matematiksel bir kavram ve gerçeği tam an­lamıyla yansıttığı söylenemez. Basitçe ifade edecek olursam bir dönemden diğerine artış hesap­larken eğer başlangıç (baz) alı­nan dönemde gerçekleşme yük­sekse cari dönemdeki artış da göreli olarak düşük kalacaktır.

Örnek vermem gerekirse; mayıs ayında TÜİK’in açıkladığı aylık enflasyon yüzde 3,37, haziran ayında TÜİK’in açıkladığı aylık enflasyon ise 1,64. Aylık gerçek­leşen veriler bazında oranlara bakıldığında, fiyatların artış hı­zında neredeyse yarı yarıya bir düşüş olduğunu görüyoruz.

Ama köşedeki markete git­tiğimizde bu iyileşmeyi his­sedebiliyor muyuz?

Maalesef hayır… Çünkü iki ayın enflas­yon oranları arasında bu denli bir fark çıkmasının nedeni: Bir önceki yılın mayıs ayında yüz­de 0,04 olan enflasyonun bir ön­ceki yılın haziran ayında yüzde 3,92’e çıkması, yani baz etkisi…

Temmuz ayı enflasyon ön­görülerine gelecek olursam:

Akaryakıt zammı, ÖTV artış­ları, kirada yüzde 25 sınırının kalkması ve elektrik zammı… Tüm bunların normal koşul­larda Temmuz ayı enflasyonu­nu yüzde 4’lere kadar taşıması beklenir. Ancak Temmuz ayın­da yüzde 1 ile 2 arası düzeyde bir enflasyon verisiyle karşılaşaca­ğımızı şimdiden söyleyebilirim. Ve bu oran açıklandıktan sonra yine aynı tartışmaları yapaca­ğız. Zira Temmuz 2023 enflas­yon oranı yüzde 9,49 olarak, ha­ziran 2023’dekine benzer biçim­de hatta çok daha yüksek şekilde gerçekleşmişti.

Sonuç olarak bu matematiksel düşüşler her ne kadar görünüm­de Türkiye’nin enflasyonda dü­şüş patikasına girildiği algısını yaratsa da; gerçekte yaşadığımız hayat pahalılığı, buz dağının gö­rünmeyen tarafını oluşturuyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!