‘Çevreci’ öncelikler ve madenciliğin geleceği

Günlük hayatımızda neredeyse her gün ‘çevre’yi, ‘iklim krizi’ni, yeryüzünü nasıl koruyacağımızı ve gelecek nesillere nasıl emanet edeceğimizi konuşur hale geldik. ‘İklim Krizi’nin sebep olduğu doğal afetler, küresel gıda güvenliği riski, dünya nüfusunun ihtiyacını karşılayacak temiz su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi, günlük çalışma ve sosyal sohbetlerimizin vazgeçilmezi. Küresel karbon salınımını azaltmanın en kritik başlıklarından birisi ‘temiz ve yenilenebilir enerji’ ise, diğeri de ‘enerji verimliliği’. Her iki başlık da, güneş ve rüzgar başta olmak üzere, temiz enerji teknolojilerinde ilerlemeyi, yeni nesil enerji sistemlerini, enerji verimliliğini katlayacak yazılım ve donanımları gerektiriyor.

‘Yüzde 100 elektrikli’ bir dünya başta olmak üzere, tüm bu adımlar için maden, kritik metal ve mineral üretimine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Öyle ki, tüm bir insanlık tarihi boyunca insanoğlunun ürettiği bakırın 782 milyar ton olduğu ifade edilir ise, 2020-2050 arası, ‘çevre’ odaklı temiz bir gelecek için 3,5 trilyon ton bakır üretilmesi gerekmekte. 2023 yılında, 2022’ye göre yüzde 1,4 artışla 25,3 milyon ton bakır üretildiğini, 2024’de üretimin 26,2 milyon ton olacağı yönündeki tahmini paylaştığımızda, 30 yılda ulaşılması gereken üretim seviyesine, bugünkü maden ve üretim kapasitesi ile ancak 140 yılda ulaşılması mümkün. Bu nedenle, ‘çevre’ odaklı, ‘net-sıfır’ ve ‘sıfır atık’ odaklı yeni nesil maden kazma ve çıkarma teknolojilerine ihtiyaç elzem.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!