Türkiye’de cari açık serisi devam ediyor. TCMB verilerine baktığımızda kasım ayında Türkiye’de cari açığın 3,67 milyar dolar; 12 aylık cari açığın ise, 45 milyar dolar olarak gerçekleştiğini gördük. Dolayısıyla 13 aydır devam eden cari açık Ağustos 2018’den itibaren en yüksek seviyesine ulaşmış oldu. Üzücü…
Peki bu durum Türkiye’de cari dengede ayarın kaçtığı anlamına gelir mi?
Aslında hayır. Çünkü ayar değil ama buna bir eğilim olarak bakacak olursak bu sorunun cevabı hayır. Çünkü cari açık bugünün ya da kısa vadeli bir dönemin değil ülkemizin kronikleşmiş en kilit sorunlarından biri.
Ülkemizde ne zaman yüksek büyüme hedeflenilse, bu hastalıklı durum daha da ağır bir hal alır. Cari açık ile büyüme ilişkisine bakıldığında Türkiye’de yıllar itibariyle ters bir korelasyon olduğu gözlemlenebilir. Bu tersine ilişki-yakın tarihte pandemiden çıkış sürecinde- 2021 yılında kırıldı sadece. Pandemiden çıkış döneminde Türkiye hem baz etkisi ile yüksek bir büyüme kaydederken hem de cari fazla verdi.
Bu nasıl gerçekleşti?
Yıllar itibariyle süregelen tabloda, büyümenin olduğu dönemlerde yüksek bir cari açık, daralmanın olduğu dönemlerde ise cari fazla verilmesi gibi bir durum yaşanırken; cari açık problemi nasıl oldu da pandemiden çıkış döneminde neredeyse unutulmaya yüz tuttu? Bugün ise, neden eski keskinliği ile geri geldi?
Öncelikle 2021’de bu kronik sorundan yani cari açık türbülansından nasıl çıkıldığı konusuna bakalım:
Pandemi koşullarının meydana getirdiği tedarik zinciri daralması, Türkiye’nin kara lojistiği ve imalat sanayiindeki becerisi ile birleşince hem büyüme gerçekleşti hem de cari fazla tarafında olumlu yönde bir dinamizm yaratılmış oldu. Bu durum tam da cari fazlaya dayanan bir ekonomik dönüşüme geçilmesi için fırsat yaratıyordu ki Rusya – Ukrayna savaşının başlaması tüm dengeleri yeniden alt üst etti diyebilirim.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!
Burcu Kösem