Aydın Eroğlu – 14.02.2013
Rating kurumlarının Türkiye’ye not cimriliği yaparken ileri sürdükleri en büyük risk gerekçeleri olan cari açık, 2012 senesini bir önceki yıla göre çok sert bir düşüşle kapattı. Bir önceki yıla göre 28 Milyar Dolar düşüş yaşayarak, yılı -48.867 Milyar Dolar düzeyinde tamamladı. Kredi Derecelendirme Kurumları not artışı yapmasalar bile en azından, bozulursa notunuz inebilir dedikleri risk ortadan kalmış oldu. 2013 yılına umduğumuzdan kötü bir büyüme ile başlandığı için, cari açığın bu senede risk olmaktan uzak kalacağını düşünüyorum.
31/01/2012 tarihinde yazdığım ”Cari Açığın Analizi Yanlış Yapılıyor” başlıklı strateji yazımın yeniden okunmasını tavsiye ediyorum. Cari açığın direkt büyüme ile doğru orantılı açıklanmasındaki yanlışlığı halâ sürdürüyoruz. Cari açık bir büyüme sorunu değildir. Cari açık bir yapısal üretim eksikliği sorunudur. Eğer ihtiyaç duyulan başta ara mal olmak üzere üretim artışını sağlayabilirsek, talepten fazla üretmeyi başarabilirsek her türlü büyüme oranına rağmen bile cari açığın sorun olmayacağının bilinmesi lazım.
Teşhisi bu şekilde yaparsak, TCMB’nın aldığı tedbirlerin sadece büyüme kaynaklı cari açık riskine yönelik finansal tedbirler olduğunu ve bu tedbirlerin büyüme ve istihdamı olumsuz etkileyeceğini görmemiz gerekir. OVP(Orta Vadeli Program) gibi yapısal teşvik kararları olması gerekenlerdir. Bu yönde bir çok karar alındı. Önümüzdeki yıllarda bunun olumlu yansımalarını göreceğiz.
En önemli cari açık nedenlerimizden birisi de enerjiye olan büyük bağımlılığımızdır. Türkiye dört koldan enerjide kaynak çeşitlemesine çalışıyor. Bir çok büyük yabancı enerji devi ile hem doğalgaz, hem petrol ve hem de kayaç gazı arama anlaşmaları imzalanıyor. Rüzgar, hidro ve termik santral yatırımları ile nükleer santral yatırımları bu nedenle artıyor. Umalım da özellikle petrol ve gaz aramalarından biz de mutlu haberler duyalım. Yoksa büyüme ile cari açık bağlantısından kolay kurtulamayacağız.
Neyse, şimdilik cari açıktaki düşmenin ekonomi üzerinde olumlu etkisi olacağının altını bir kez daha çizeyim. Bu gelişme önümüzdeki hafta PPK toplantısında faizler üzerinde kısmi bir indirimin daha yaşanmasına neden olabilir.
BİST(Borsa İstanbul)’e gelirsek, dün yine eksi kapatan endeks toparlanmada zorlanıyor. Son iki gündür belirttiğim daha yukarıdaki seviyeleri yukarı kıramazsak, bu satış baskısının daha da arttığını görebiliriz. Şimdilik yeni alımlar için izlemede kalmak doğru olacaktır. Endekste belirttiğim 76.400 civarı seviye görülebilir. Önemli olan eğer bu seviye görülürse, devamında ne olacağıdır. Bir süre 76.400 ile şu anki seviyeler arasında kalmayı başarabilirsek, yeniden ve daha fazla düşmeden yükselişe geçebiliriz. Ama bunu başaramazsak, bir kaç bin puanlık bir düşüş daha yaşama riskimiz teknik risk olarak karşımızda duruyor.
Dün gelen Halkbank karı beklentilerin üstünde geldi. Bankaların 2013 karları 2012 yılından düşük kalabilir düşüncesi ile bankaların üzerinde bir satış baskısı var. Ancak eğer bir not artışı yaşanırsa, bankaların karlılıkları 2013 yılında düşse bile, yatırım yapılabilir ülke hesaplamaları nedeniyle, fiyat beklentileri daha yüksek tutulacaktır. Bunu göz ardı etmemek lazım. Olası bir not artışı halinde, bankalar en cazip sektör hisseleri konumuna yeniden dönebilir. Bu nedenle yukarıda riskini belirttiğim düşüş yaşanırsa, yeniden banka hisse yatırımlarına yönelmek doğru olabilir.
Size değer verenlerden sevginizi eksik etmeyin. Sevginize gerçekten layık olan onlardır! Benim için gerçek sevgilim sevgili eşim ve iki güzel kızımdır.
Sevgililer Gününüz kutlu olsun.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com