Dünya ekonomisindeki mevcut tabloyu dikkate aldığımızda, en kritik konu, aşağıya doğru eğilim artmış gözükse de, küresel enflasyonun halen ‘dirençli’ bir yumuşama sürecinde olduğu gerçeği. Bu nedenle, ekonomik büyümeyi daha da zora sokmadan, merkez bankaları bu aşamaya kadar yeterince ‘sıkıştırdıklarını’ düşündükleri para politikası adına daha fazla adım atma taraftarı değiller. Çünkü, küresel pandemi sonrası yürütülen kamu destek politikaları, ardından Rusya- Ukrayna Savaşı nedeniyle artan enerji fiyatlarına yönelik olarak, hem KOBİ’lere hem de hane halkına sağlanan mali destekler dikkate alındığında, kamu harcamalarını arttırıcı pek çok gelişme yaşanıyor. Bu anlamda, büyümenin makul düzeyde korunması, aynı zamanda vergi gelirlerinin de korunması anlamına geliyor.
Bu nedenle, kamu mali disiplini açısından da pozitif büyümenin korunması IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi uluslararası kuruluşlar tarafından da önerilmekte. Bu noktada, gıda ve enerji fiyatlarındaki fiyat katılığının bertaraf edilmesi tek başına hükümetlerce de çözülebilecek bir husus değil. Çünkü, gıda ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmanın arkasında kapsamlı bir küresel ve bölgesel jeopolitik sorun demeti var. Bu nedenle, söz konusu jeopolitik ve jeoekonomik gerginlikler yumuşamadan, gıda ve enerji fiyatlarında köklü bir yumuşama beklemek anlamlı gözükmüyor. Tek kritik nokta, Çin ekonomisinin performansı. Eğer, Çin ekonomisinde beklenenden daha derin bir yavaşlama görülür ise, bunun küresel enflasyon üzerinde fazladan yumuşatıcı etkisi olabilir gibi gözüküyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!