Mahfi Eğilmez – 10.06.2014
İlk çeyrek büyümesi yüzde 4,3 olarak açıklandı. Piyasa tahmin ortalaması yüzde 4 idi. Benim cnbce de Son Baskı programında geçen hafta açıkladığım tahminim yüzde 4,3 idi. Bu tahmini yaparken yüzde 5,3’lük ilk çeyrek sanayi büyümesini, tarımsal üretimle, hayvansal üretimle yine inşaat ve ticaret kesimiyle ilgili TÜİK’in yayınladığı çeşitli verileri ele alarak hesaplama yapmıştım.
Nominal GSYH büyümesi yüzde 14,8, reel büyüme yüzde 4,3 olduğuna göre enflasyon etkisi ilk çeyrekte oldukça yüksek boyutta gerçekleşmiş. Enflasyon bu kadar yüksek gerçekleştiğine göre talep hiç de sanıldığı kadar düşük değil demektir. Hanehalklarının tüketim harcamalarına baktığımızda yüzde 2,9 oranında reel artış görüyoruz. Devletin nihai tüketim harcamalarındaki reel artış da yüzde 8,6 gibi yüksek bir oranda gerçekleşmiş. Demek ki iç talep bu tüketim artışlarından yansıdığı kadarıyla çok da düşük kalmamış. Büyümeyi etkileyen önemli bir kalem de ihracat. Mal ve hizmet ihracatımız ilk çeyrekte reel olarak yüzde 11,4 oranında artış göstermiş. Demek ki dış talepte de ciddi bir artış var. İhracatımızın yarısına yakın kısmının yöneldiği Euro bölgesinin toparlanmaya başlamasının etkisini burada görebiliyoruz.
Özetle söyleyebiliriz ki büyüme iç ve dış talep ağırlıklı olarak gerçekleşmiş bulunuyor.
Önümüzdeki dönemler için bu ilk çeyrekten bir sonuç çıkarabilir miyiz? Siyasal kadrolar ve bazı yorumcular şimdiden bu sonuçları çıkarmaya başladılar. Ben henüz sonuç çıkarmak için erken olduğunu düşünüyorum. İkinci çeyreğe ilişkin elimizdeki tek somut veri sanayi üretimine ilişkin Nisan ayı verisi (yüzde 4,6’lık artışı gösteriyor) ve Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin imalat sanayi kapasite kullanım oranları (her iki ayda da yüzde 74,4.) Bu veriler ikinci çeyrek büyümesinin ilk çeyrek kadar parlak olmayabileceğini gösteriyor. Nisan ayı sanayi üretimi, ilk çeyrek ortalamasının altında, imalat sanayi kapasite kulanım oranları ise iki aydır değişmiyor. Yine de önümüzdeki dönemler için bu ilk verilere bakarak tahmin yapmanın erken olacağını düşünüyorum. Çünkü bu yıl, önceki yıllara göre çok daha inişli çıkışlı bir görünüm içinde bulunuyoruz.
Büyümeyi olumlu ve olumsuz etkileyebilecek noktalara dikkat çekmek belki daha anlamlı olacak.
Büyümeyi olumlu etkileyecek faktörler: (1) Enflasyonun ve faizlerin düşmesi, (2) Türkiye’ye gelecek yabancı fonların artması, (3) İhracatın bu tempoyla devam etmesi, (4) Konut sektörünün yeniden canlanması ve sanayi üretimini daha da arttırması, (5) Siyasal ve sosyal ortamın yumuşaması ve yatırım ortamının iyileşmesi, (6) Dış dünyada lehimize birtakım gelişmeler olması.
Büyümeyi olumsuz etkileyecek faktörler: (1) Enflasyonun düşmemesi, faizlerin yükselmesi, (2) Dış finansman girişinde sıkıntı olması, (3) İhracatın hız kesmesi, (4) Konut sektöründe sıkıntıların artması, (5) Siyasal ve sosyal gerginliklerin devam etmesi ve yatırımların ertelenmesine yol açması, (6) Dış dünyada aleyhimize birtakım gelişmeler olması.
Önümüzdeki dönem bu olumlu ve olumsuz gelişmelerin bir kokteylini göreceğiz sanırım. Yani her iki gruptan oluşan bir karmayla yaşayacağız.
Tahminlerimi üçüncü kez revize ediyorum (OVP hükümetin tahmini, IMF, Uluslararası Para Fonu’nun tahmini, ME benim tahminim.)
Gösterge | OVP | IMF | ME |
Büyüme (%) | 4,0 | 2,3 | 3,5 |
TÜFE (Yılsonu, %) | 5,3 | 8,0 | 8,0 |
İşsizlik (%) | 9,4 | 10,2 | 10,2 |
Bütçe Açığı / GSYH (%) | 1,9 | 2,4 | 2,2 |
Cari Açık / GSYH (%) | 6,4 | 6,3 | 5,7 |
USD Kuru | 1,98 | 2,26 | 2,20 |