Genellikle Brent lehine olan Amerikan benchmark petrolü WTI ile Avrupa benchmark petrolü Brent fiyatları arasındaki fark son zamanlarda neredeyse sıfıra inmiş durumda. Hatta kısa bir süreliğine olsa da aradaki farkın WTI lehine döndüğünü gördük son günlerde. Aradaki fark neden kapandı sorusuna cevap vermeden önce işin daha temeline inip arada neden fark var sorusuna cevap arayalım.
Tat, ağırlık ve nakliye bir petrol türünün diğerine göre tercih edilmesinde en önemli faktör… Petrolün tadı olur mu demeyin, oluyor. İçerdiği sülfür oranına göre daha tatlı (sweet) veya daha keskin (sour) bir tada sahip olabiliyor petrol ve petrolün tatlısı, yani daha az sülfürlüsü daha makbul.
Ağırlık konusu ise yoğunluk ile alakalı ve rafine edilme maliyeti ve kolaylığını belirliyor. Daha ağır (heavy) petrol daha yoğun dolayısıyla da yakıta çevrilmesi daha maliyetli. Diğer yandan hafif (light) petrol daha az yoğunluğu nedeniyle daha kolay ve düşük maliyetle yakıta çevrilebiliyor.
Yani hafif tatlı petrol türler açısından en kalitelisi ve direk yakıta çevirme masrafı en düşük olanı. Bu taraftan baktığımızda Amerikan WTI, Avrupa’lı rakibi Brent’e göre daha kaliteli. Daha kalitelinin daha pahalı olması gerekmiyor mu sorusunu duyar gibiyiz. Bu anlattıklarımızdan Brent’e göre daha tatlı ve hafif olan WTI’nın daha pahalı olması gerekiyor sonucu çıkıyor. Fakat en başta aradaki fark genel olarak Brent lehine demiştik. Bu noktada fiyatları belirleyen faktörlerin üçüncüsü olarak saydığımız nakliyeye dikkat çekelim.
Brent petrol Kuzey Denizi’nde deniz üzerine kurulu sondaj platformlarından çıkarılıyor. WTI ise genel olarak denize kıyısı olmayan Texas’ın iç kesimleri ile yine içeride kalan eyaletlerden çıkarılıyor. Brent hemen petrol tankerlerine transfer edilerek doğrudan hedef ülkeye ulaştırılabilirken WTI’yı önce iç kesimlerden tren ve boru hattı yoluyla kıyıdaki petrol tankına taşımak gerekli. Nakliye kolaylığı Brent’e avantaj sağlıyor ve göreli daha fazla talep edilmesini dolayısıyla da WTI’ya göre daha pahalı olmasına neden oluyor.
Peki bu fark ne oldu da WTI lehine döndü son haftalarda? Baker Hughes ABD’nin petrol alanında lojistik ve danışmanlık hizmeti sağlayan en büyük şirketlerinden biri ve şirket her hafta sondaj kuyusu sayısı bakımından piyasaları bilgilendiriyor. Geçtiğimiz hafta 386’dan 387’ye yükselen faaliyette olan petrol kuyusu sayısı aslında hala son yılların en düşük seviyelerinde. Geçtiğimiz haftayı bir tarafa koyarsak 2016’nın her haftasında petrol sondaj kuyusu sayısı gerilemiş. Yıl başında 516 iken şimdi 387. Daha geriye baktığımızda ise daha büyük rakamlar görüyoruz. Tam iki sene önce bu sıralar neredeyse 1500 petrol kuyusu aktif haldeydi.
Gerilemenin nedeni daha önceki raporlarımızda tartışmıştık. Düşen petrol fiyatları yüksek maliyetli kuyuların üretimi durdurmalarına neden oluyor. Bu da ABD’de arzın gerilemesine neden olmakta. Son aylık petrol piyasayı raporunda Uluslararası Enerji Ajansı’nın da dikkat çektiği gibi…
Diğer yandan bu tarafta üretimi dondurma konusunda OPEC ve Rusya anlaşmaya çabalasa da zaten üretim zirvede ve yaptırımların kalkması sonrası zincirlerini kıran İran piyasa payını geri kapmak için üretimi artırma konusunda kararlı.
Amerika’da sondaj kuyusu sayısındaki gerileme arzı yavaşlatırken Avrupa’da İran’ın piyasalara geri dönmesi zaten yüksek olan arzı destekliyor. Göreli ve şu an için konuşacak olursak arz görünümünün Amerika’da Avrupa’ya kıyasla daha zayıf olması WTI ile Brent arasındaki farkın kapanmasının en önemli nedeni. Yani başlıktaki sorunun cevabı…
Aradaki farkı bırakıp bundan sonra petrol piyasaları için görünüme geldiğimizde ise son zamanlarda haber başlıklarından ve doların zayıflamasından faydalanarak yükselen fiyatların temel görünümde değişiklik olmadığı için tekrar geri gelme ihtimali yüksek. Bu gerilemede özellikle ABD’deki kaya gazı üreticilerinin rolü yine büyük olacak. Maliyet bazı büyük üreticiler için 60 dolardan 40 dolarlara kadar düşmüş durumda ve Demokles’in kılıcı misali şu anda petrol fiyatları üzerinde sallanmakta.
Kıvanç Vural