Aydın Eroğlu – 14.08.2013
FED’in yarattığı ortam nedeniyle endeks bazında BIST değerlendirmesi yapmak yanıltıcı olur. Bunun nedeni de, bankaların ve diğer sanayi hisselerinin beklenti farklarıdır. Aslına bakarsanız, FED’in parasal genişlemeyi azaltma düşüncesine istinaden yapılan, gelişmekte olan ülkelerin borsalarının ve ekonomilerinin olumsuz etkileneceği yorumları bile tam doğruyu yansıtmıyor!
Bir çok kez ifade ettim; FED para saçmayı azaltmaya başladığı zaman, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde kendisine avantajlar arayan sıcak para gelişmiş ülkelere ve özellikle ABD’ye yönelecektir. Bu nedenle de, dış kaynak ihtiyacı olan bizim gibi ülkelerin bu geçiş döneminde kur ve tahvil faizleri artışlar gösterebilir. İşte bu risk yaşanırsa, artan kur ve tahvil faizleri bankaların kârlarını azaltabilir. Bu düşünce nedeniyle de, FED parayı kısacak diye düşünüldüğü zamanlarda ve kur-faiz artışı görüldüğü anlarda hemen bankalarda satış yaşanıyor. Dolayısı ile de BIST realize oluyor.
Bu realizeler esnasında önemli bir hata yapılıyor. O da, tüm hisseler için aynı korkulara sahip olmak! Aslında FED için yapılan değerlendirmede, FED’in parayı kısmaya başlamasının nedeni, ekonominin düzelmeye başlamasından kaynaklandığı göz ardı ediliyor. Resesyondan çıkan ABD’de büyüme görülmeye başlandı. Bu görüntünün istihdam, konut satışları gibi alanlarda da görülmeye başlanması ile, ülke genelinde tüketim ve yatırımların hızlanmasını bekliyorum. Hem yatırımları, hem de artacak tüketimi fonlamak için kaynak ihtiyacı artacaktır. Artan kaynak ihtiyacı, bedava para dönemini sona erdirecek ve ilk anda FED’in tahvil alımını azaltıp, devamında tahvil satımı ile likiditeyi çekmeye başlayarak faizleri artırdığını göreceğiz.
İşte bu dediğim yaşanırsa, bu büyüme devamında Avrupa ülkelerine de yansıyacaktır. Hatta bugün Euro bölgesi ülkeleri için gelecek veride, Avrupa’nın resesyondan çıkmaya başlayıp-başlamadığının da sinyalini görebiliriz. Avrupa, ”ben de büyümeye başlıyorum, işler düzeliyor” derse; sonrası için Avrupa’nın sanayi üretimleri ve tüketimleri daha da hızlı artmaya başlayacaktır. Türkiye’nin en büyük ticari partnerinin Avrupa olduğu düşünülürse, bizdeki sanayi şirketleri de bu gelişmeden çok olumlu etkilenecektir. En basit beklentimi söyleyeyim; ekonomik krizlerden çıkılan ortamlarda, ilk önce tüketim harcamaları artar. Sonra otomotiv talebi ve satışları hızlanır. BIST’de bir çok otomotiv sektörü şirketi var. Şimdi FED nedeniyle bankalara satış yapılırken, aynı zamanda otomotiv şirketlerine de satış yapılırsa bu yanlış olur diye düşünüyorum. Tam tersi bu sektörün kârlılığı artmaya başlayacağı için, fiyat beklentileri de artacaktır.
ABD ve Avrupa için tüketim ve otomotiv sektöründeki canlanma sonrasında demirçelik, kimya, çimento, enerji gibi bir çok diğer alanda da benzer hareketlenmeler gözükecektir düşüncesindeyim. Bu da demek ki, BIST’in sadece otomotiv sektörü hisseleri değil, diğer sektör hisselerinin de ihracat artışları başlaması beklentimiz olmalıdır. Tabii üretimin ara mal ithalatı da artacaktır. Üretiminde aramal ihtiyacını ithalat ağırlıklı karşılayan şirketlerde, kur ve faiz artışları ilk anda karlılığın azalmasına neden olabilir. Bu nedenle ihracat ve ithalat ağırlıklı şirketleri de ayrı ayrı değerlendirmek lazım.
Geçiş döneminde artmasından çekindiğimiz kur ve faizler bankalarımızın kârlarında azalmalara neden olabilir. Ama bu durum bana göre sadece sıcak paranın çıkış sürecinde yaşanacaktır. Yoksa sektörün ABD ve Avrupa’da başlayacak büyümeden sonrasında olumlu etkilenmemesi mümkün değildir. Canlanacak ekonomi bir çok alanın kredi talebinin artmasına neden olacaktır. Bu da devamında bankaların esas faaliyet karlarının artmasına yarayacaktır. Sorun sadece geçiş döneminde sıcak para hareketlerinin risklerinden kaynaklanmaktadır. Yoksa kur ve faiz olması gereken seviyelerine ulaştığında sıcak paranın çıkış riski azalacakır.
Şimdi yeniden yazı başlığımıza dönersek, bankalardaki bu risk nedeniyle bu sektör hisselerinden çekinebiliriz. Ama aynı duyguyu diğer hisselerde de yaşamamalıyız. Eğer banka hisselerinde kur ve faiz artışı nedeniyle düşüşler yaşanırsa, bu düşüş diğer hisselere de yansırsa alım için bekleyen bir çok fon için önemli fırsatlar çıkacağını düşünüyorum. Benim için esas olan bilanço kârları ve buna paralel beklentileridir. BIST içindeki banka ağırlığı nedeniyle düşebilir. Ama BIST düşüyor diye tüm hisselerin düşmesini beklemek bana göre hatalı olacaktır. Bu nedenle önümüzdeki dönemin FED belirsizliği geçene dek, BIST ve hisseleri ayrı ayrı değerlendirmek daha doğru olacaktır diyorum.
Hemen de eklemek istiyorum; TCMB alacağı kararlarla, bu geçiş döneminin BIST ve bankalar için de teğet geçmesini sağlayabilir. Bu kararların ne olduğunu önceki yazılarımdan biliyorsunuz. Kısacası ben ABD ve Avrupa’nın büyümesini tüm BIST ve Türkiye için risk olarak görmüyorum.
Avrupa Resesyondan Çıkıyor Mu?
07/08 tarihli ”AB İçin Resesyon Bulutları Dağılıyor Mu?” yazımda bu konuya değinmiştim. Sabah Almanya ve Fransa’dan gelen veriler bu yönde işaretler verdi. Bugün Euro Bölgesi 2’nci çeyrek büyüme verisi için % 0,2’lik bir beklenti var. Ben bir süredir yabancı kurumlardan gelen olumsuz raporların korku bulutlarını dağıtmak için, özellikle ABD büyümesinin devamında Avrupa’yı da büyüteceğini ifade edip, olası olumlu yansımalarını izah ediyordum. Bence gelen yabancı raporlarının, sizleri Türkiye ve dünya için gerektiğinden fazla korkutmasına izin vermeyin. Unutmayın ki, BIST 92.000’de, altın 1.900 $ iken, bir çoğu bu değerler için toz pembe tablolar ve beklentiler çiziyorlardı!
Bana göre Türkiye için en önemli risk FED kaynaklı olmayacaktır. Olursa 2014 seçimlerinin belirsizlikleri nedeniyle olacaktır! İleride bu konuyu da işleyeceğiz.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com