Aydın Eroğlu – 18.11.2016
Gördüğünüz gibi tüm dünya için FED faiz artışları başlayacak diye ulusal para değerlerinde ciddi bir kayıp yaşanıyor. TL açısından bu kayıp daha çok olarak Dolar kurunda gözüküyor ama, Dolar’a paralel Euro’nun da yükselişe ayak uydurduğunu görüyoruz.
Benim ülkelerin 2017 yılında büyüme yönünde bir trende girmelerini ve FED’in 2017 yılında beklentilerdeki 2 defadan daha fazla faiz arttırmasını beklediğimi yazdığımı bir çok kez okumuşsunuzdur. Şimdi bu beklenti son dönem bizim iç siyasi gündemlerimizle, AB ile atışmalarımızla, Suriye ve Irak’ta özellikle YPG konusunda ABD ile ters düşmemizle birleşince maalesef TL hızlı bir şekilde değer kaybetmeye başladı. Açıkçası not indirimi sonrasında Türkiye’den çıkmak durumunda olacak fonların tahvil ve senetlerini satınca döviz alarak dışarı çıkacakları için kısmen dövizde bir yükseliş olmasını ama bunun geçici bir dönem yaşanıp sonra tersine dönmesini bekliyordum.
Lakin durum, dediğim diğer etkenlerin de hepsi üst üste gelince düşündüğüm gibi olmuyor. Pariteye bakınca aslında Dolar karşısında parite de değer kaybediyor. Yani Euro’daki yükseliş AB ülkelerinin ECB için faiz artışı beklentilerinden kaynaklanmıyor ama maalesef içerideki döviz karamsarlığı Euro’nun da yükselişine neden olmuş durumda.
Şimdi bu gelişmelerin akıbetinde TCMB’nın ne yapacağı önemli! Eğer yok arkadaş, ben daha fazla bekleyemem. Bu dövizin yükselişine de daha fazla göz yummam derse, o zaman faiz artışı ile bu yükselişe müdahale edebilir. Bu yönde bir hareket yapacak olursa, olası faiz artışının boyutuna göre kurlar geri dönüş yaşarlar. Bu geri dönüş yapılacak olası faiz müdahalesine göre ciddi boyutta da olabilir.
Ancak, benim bu konudaki düşüncemi beni çok önceden takip edenler bilirler.
Ben, Türkiye yapısal reformları başarmak istiyorsa, her türlü yerli ve yabancı doğrudan yatırımı, katma değerli üretimi Türkiye’de başlatabilmelidir. Bunun yolu da, değerinde hatta yüksek kur, düşük faiz politikasıdır. Üretim ve yatırım kredi faizlerinin düşük olması gerekir. Hatta kur riski olan şirketlerin borçlarının bile TL kredilere dönüştürülmesi sağlanmalı ve şirketler kredilerinde döviz pozisyonlarının risklerinden kurtarılmalıdır diye yazıyordum.
Fakat bir uyarıyı daha yapıyordum! Eğer böyle davranılırsa, yani FED faiz artışları başlayacak diye dövizler yükselmeye başladığında, TCMB düşük faiz politikasına devam ederse, hatta daha da düşürmeye kalkarsa, bu takdirde kur tepkileri en azından bir dönem yüksek olabilir. Kurda yaşanacak artış, bir süre için ithal girdi bağımlısı olduğumuz için enflasyonu da yukarı çekecektir. İşte bu nedenle, hükümet edenlerin enflasyon hedefli faiz politikasından bir süreliğine vazgeçildiğini ilan etmelerini ve ülkede yapısal bir üretim-yatırım reformunun başlatıldığını izah etmelerini savunuyordum.
Böylece belki bir kaç yıl ciddi enflasyon artışı yaşayacak olsak da, düşük faiz ve yüksek kur sayesinde, içeriden yerli yatırımcılar, dışarıdan da kur avantajı yaşayan yabancı yatırımcılar ile her türlü ara mal ve katma değerli ürün üretimi Türkiye’de de yapılmaya başlanır. Bu sayede yılardır süren kısır döngü kırılır ve Türkiye mevcut fason sanayi ve üretim yapısından kurtulmuş olur. Bir kaç sene içinde cari açıkta ciddi azalma başlar.
Bu dönem içinde döviz belki beklentilerin de üstüne gider ama daha sonra ekonomik ve yapısal üretim-yatırım politikası başarıldığı, cari açık düşmeye başlayacağı için döviz kurlarında tam tersi yani düşen bir trende gireriz.
İşte soru burada yatıyor! TCMB ve hükümet ne yapacak? Hükümet edenlerin faiz konusunda görüşlerinin düşük kalması yönünde olduğunu biliyoruz. Ama dövizdeki bu hızlı yükseliş sonrasında bu görüşte değişiklik yapılacak mı göreceğiz. Ben hiç bir şekilde TCMB faiz artışı ile dövize müdahale edilmemelidir diyorum. Yoksa yıllardır süren kısır döngüden kurtulamaz, sağlıklı bir üretim-yatırım politikasını başaramaz ve ülkede yapısal reformu başaramayız. Şimdiye kadar yaptığımız gibi, kaynaklarımızı her kur krizine faiz artışı yaparak yabancılara stransfer etmeye devam ederiz. Yani sömürülmeyi sürdürürüz.
TCMB Faiz Artışı Yapmazsa Ne Olur?
Gördüğünüz gibi, soruya cevap vermek olası gelişmelere göre öyle kolay değil. Döviz bir süre daha yükseliş yaşar ama sonra çıktığı yerden geri gelir. Fakat bu geri geliş artık eski seviyelerine dönecek şekilde olmaz. Ama yine de geri geliş olur. Sorun nereden döner sorusunda! Maalesef buna cevap vermek mümkün değil. Çünkü cevap psikolojiler ile çok ilgili. Eğer siyasi iç gerilimleri, AB ile kavga ortamını, sınırlarımızda savaş riski ve ABD ile gerilimleri yaşamıyor olsaydık şu an bu kur seviyeleri FED’e rağmen bile olmazdı. Mevcut belirsizlikleri daha da artıracak, ortamı daha da gerecek olursak, bu takdirde kurların gidebileceği yerler daha yükseklerde olur. Ama saydığım belirsizlikler kontrol altına alınırsa, bu takdirde FED faiz artışı yapmasına rağmen bile kur seviyelerinde geri dönüş başlayabilir.
Şu an piyasa tamamen Türkiye’yi faiz artışına zorluyor. Önemli bir test var. Türkiye ne kadar dayanacak diye. Şu an için kur artışının bankalarda ve şirketlerde büyük krizler çıkartmasını beklemiyorum. Bankalar ve şirketler gayet iyi karlara sahipler. En kötüsü bu karlarının bir kısmını geri verirler. Belki bir iki bilanço dönemi zarar yazarlar. Ama sonra dövizde yükseliş muhakkak durur ve inanılmaz bir ihracat avantajı elde ederler. Ekonomi topyekün bir üretime geçer. Hele ki sınırlarımızdaki savaş bitti denirse, o zaman bölgenin her alanda tam bir yeniden yapılanması, imarı süreci başlar. Her alanda Türkiye bu süreçte en çok fayda gören ülke olur. Türkiye’ye yeniden hızlanmış bir döviz girişi başlar.
Peki Bankalar Ne Yapar?
Yüksek olan karlarının bir kısmını yükselmeyi sürdüren döviz kurları nedeniyle, aldıkları sendikasyon kredileri yüzünden geri verirler. Ancak döviz yükselişi durunca, bu sefer o seviyelerden yine sendikasyon kredileri almaya başlarlar. Sonra kurlar geri gelmeye başladığında, son aldıkları sendikasyonların döviz karşılıkları düşmeye başladığında bu işten ekstra kar ederler. Bu kar, öncesinde kur yükselişinden zarar ederek geri verdikleri kar kayıplarını azaltır. Hatta bir süre sonra daha da fazla kar etmelerine neden olur.
FED Faiz Artışı Yanlış Değerlendiriliyor!
FED faiz artışları ABD başta, dünya ekonomileri büyümeye başladığı için yaşanacağından, Türkiye ekonomisinde de ciddi bir büyüme ve ihracat dönemine girilecektir. Bankaların bu süreçte her türlü karları da artacaktır.
Gördüğünüz gibi, sorun aradaki kısa bir dönemi göğüsleyebilmektir. Kurun çıkabileceği en üst seviyeyi tahmin edebilmektir. Ben bunun artık çok da fazla olmasını beklemiyorum ama neresi olur inanın bilemiyorum. Ama kredi alanlara eğer geliriniz döviz değilse, hiç bir şekilde döviz kredi kullanmayın diye uyarı yapabilirim.
BİST Ne Yapar?
Hatırlarsanız, not indirimi sonrasında bu yaşadılarımızın yaşanmasını bekliyordum. Ama yaşanmadı. Hatta daha o zamanlarda BİST’in 72.000 ve 70.000 endeks seviyelerine inmesinden çekiniyordum. Ama bu da olmadı. Hatta böyle bir düşüşün yaşanması için aşağı kırılması gerektiğini söylediğim 74.142 destek seviyesine bile inmedik diyebilirim. Kısacası BİST, özellikle Dolar başta dövizde yaşanan yükselişe gayet iyi dayanıyor.
Çünkü hep diyoruz, BİST 2013 yılındaki Gezi Sürecinden itibaren arka arkaya ülke olarak yaşadıklarımız yüzünden hak ettiği yükselişleri yaşayamamıştı. Bu nedenle de dünya borsaları ile kıyasladığımızda iskontolu işlem görüyorduk. İşte şimdi bu iskontonun faydasını görüyoruz. Bu BİST için iyi bir gelişmedir. Dövizde yaşanan yükseliş öyle ya da böyle durduğunda, BİST’de hızlı bir yükseliş tepkisi görebiliriz.
Dolar Bazında BİST Düşüyor!
Artan kurlar nedeniyle yabancı açısından BIST oldukça uygun seviyelere inmiştir. Biz TL olarak baktığımızdan BİST’i düşmüyor olarak görüyoruz ama yabancı gözü ile Dolar cinsinden baktığımızda, BİST benim TL olarak beklediğim 72.000 – 70.000 seviyelerinin de altına inmiş durumdadır.
Şu an 22.187 $ seviyesinde bir endekse sahibiz. Ocak 2016’da BIST 68.230 seviyesine indiğinde, Dolar karşılığı 22.761$’a karşılık geliyordu. Yani şu an BİST’in Dolar karşılığı 21 Ocak tarihindeki 68.230 seviyesinin de altındadır.
İşte bu nedenle, dövizdeki yükseliş bir süre sonra yabancıların BİST’e yeniden yönelmesine neden olacaktır. Sorun onlar için de aynıdır! Yani kurlar daha nereye yükselecek beklentisi nedeniyle geri durduklarını düşünüyorum. TL karşılığı yükselen paraları ile daha çok alım imkanı elde ettikleri ve bu süreçten maksimum faydayı almak için şu an izlemede kalıyorlar. Tabii bunun yanı sıra, belirsizlikler onları da olumsuz etkiliyor.
Yabancı yeniden alımlara başladığında başta, ihracatı ve döviz artısı pozisyonları daha çok olan şirketlerin hisselerinde çok sert yükselişlerin yaşanmasını bekliyorum. Aynı şekilde Türkiye’de yabancılar tarafından şirket satın almalarına da şahit olacağımızı düşünüyorum.
Kısacası ben BİST olarak çok büyük korkulara sahip değilim. 15 Kasım tarihli ”74.000 Desteği BİST İçin Çok Önemli!”başlıklı beklenti yazımda olası düşüşler halindeki endeks risklerini yazmıştım. Bundan daha fazlasını beklemiyorum. Böyle ortamlarda yapacak şey, sakin şekilde izlemede kalmaktır. Ama ekstra düşüşlerde alımlar yapılmasının doğru olacağını düşünüyorum.
Hepinize iyi hafta sonları dilerim.