Aydın Eroğlu – 31.05.2013
Bence yaşanan düşüşler, olması gereken ve beklediğimiz bir düzeltmedir. ABD tahvil faizleri artmaya başlayınca gelişen ülke para birimleri değer kaybetmeye başladı. TL tahvil faizi yükseliyor. Kurlar artıyor. Bankalara ince ayar yapıldı. Not arttı,beklenti bitti. vs. vs. vs.
Zaten yükseliş ve düşüşlerde benzer gerekçeler her zaman sayılır. Görülmesi istenen görüntüye göre açıklamalar yapılır. Hiç dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum; şu bizim AB ülkeleri bir mutabakata varabildiler mi? Mali birlik kararlarında kurallar tam konabildi mi? Ben henüz tam noktanın konduğunu duymadım. Her toplantıda bir şeyler eksik kalmıştı. Ama hiç bundan bahsedeni gördünüz mü? Halbuki öncesinde bilmem kaçıncısı yapılmış toplantılardan yüzü asık çıktılar diye bile satışlar gelebiliyordu. Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı ile görüşmesi sonrası oldukça sert açıklamalarla Fransa’ya yüklenmiş. Kaçınız bunu duydunuz? Öncesinde olsaydı, bu açıklamalar bile borsaların düşme nedeni olurdu. Kısacası her dönem ve yön için bir mazeret bulunabilir ve bulunacaktır. Şimdi de gelişmekte olan ülkelerden para çıkışları var işleniyor.
Evet bu doğrudur. Gelişmiş ülke ekonomilerinde paraların park edeceği iş ve faiz olmadığı için, bu dönem paralar gelişmekte olan ülkelerin faizlerini, iş alanlarını ve borsalarını seçmişlerdi. ABD’de parasal genişlemenin sonlandırılma sürecine girildiği düşünülmeye başlanınca, özellikle gelişmekte olan ülke tahvilleri ve devamında borsalarından çıkışlar olur. Bu çıkışı yapanlar, bu süreçte gelmiş olan ve adına sıcak para da denen kısa vadeli fırsatlar fonlarıdır.
BIST ve dünyanın geneli için ilk baharın ortaları ve yaz aylarında mevsimsel bir düzeltme bekliyorduk. Şu an gecikmiş olan bu düzeltmeyi yaşadığımızı düşünüyorum. Ancak yaşanan düzeltmenin süreci ve mevsimi nedeniyle, hemen geri telafisini beklemek doğru olmayabilir. Bu düzeltme süreci esnasında hareketler bir kaç ayı bulacak şekilde iniş çıkışların yaşandığı bir bantda kalabilir. Ben bu bandın 82.000 ile 91.000 arasında oluşmasını bekliyorum. Ekstra gelişmelerle zaman aman bu bantların dışına taşma yaşanabilir. Yazın sonuna doğru ise, yeniden yükseliş trendine gireceğimiz düşüncesindeyim.
Şimdi tedirginlik yaratan kur ve faiz artışları gerçekten rahatsız edici bir durum mudur? İlk anda bakınca olumsuzdur. Bankaların yabancı para borçlarının karşılığının artmasına ve tahvil stoklarından kar erimesine neden olduğu için olumsuz bilanço yansımaları olur. Ama bu gelişmenin bir başka pozitif yönünün olabileceğini de unutmamak lazım! Kur ve tahvil faizlerinin yükselmesi sonrası ulaşılan zirvelerde yeniden alınacak sendikasyon kredileri ve tahviller, sonrasında yeniden kur ve faiz düşüşü yaşanmaya başlarsa (ki ben bunu bekliyorum), bankalar kendilerine yine kâr imkanları bulacaklardır. Önemli olan kur ve faizde yükselişin sınırını tespit edebilmektir.
Ayrıca, şuan paraları değersizlenen gelişmekte olan ülkeleri ayrı kefede, Türkiye’yi ayrı kefede tutmak gerekir. Bu kıyaslamalar zaman zaman yapılır ama bire bir doğru değildir. Hatırlayınız, bir ara Rusya ile eşlenirdik. Sonra Brezilya ile kıyaslanır olduk. Peki bakın bakalım borsalarımız bu kıyaslamalara uygun mu gelişmeler göstermiş? Tabii ki hayır. Türkiye bir süre sonra ciddi pozitif ayrışmış. Ben yine aynı durumun yaşanmasını bekliyorum. Ama dediğim gibi, bu düzeltmenin bugünden yarına yaşanmasını da sağlıklı bulmam. Belirli bir süre yukarı-aşağı hareketlerle bu sürecin yaşanması daha iyi olur.
Sonrasında dışarıdan da gelmesini beklediğimiz büyük yeni yabancı fonların girişleri ile yeniden yükseliş trendi başlar. Not artışı sonrası kur artışı yaşıyor olmamızı sebebi ne olursa olsun ben olumlu olarak görüyorum. Düşünün, eğer not artışı sonrası yeni büyük yabancı fonların girişleri başlasa ve kurlar ciddi düşüş görseydi ne olurdu? Bu takdirde cari açık sıkıntısı nedeniyle bir çok uyarı duymaya başlardık. Üretim rakamlarımızda düşüşler başlardı. İstihdam sorunu artardı.Halbuki yaşanan kur artışı ihracat avantajı yaratacak ve bu da üretim artışını getirebilecektir. Bence bu tarz bir gelişme çok daha yararlı olacaktır düşüncesindeyim. Kur artışının enerji faturasını kabartması riski ise yaz aylarında olduğumuz için kısmen nötrlenecektir.
Dün de bahsettim, alım imkanlarınızın % 50’sini aşmadan alımları düşünmek doğru olabilir. Hatta ikinci % 50 kısmını yazın sonlarına gelmeden endeks ciddi düşüş göstermediği takdirde kullanmamak bile tedbirli bir karar olabilir. Hemen şimdi karamsar mı oldunuz sorusu sormayın. Hayır olmadım. Sadece bu düzeltme sürecinde bir süre sonra yaz sıcakları iyice artınca yatırımcılar iyice kaybolabilirler. Böyle bir süreç yaşarsak, paranızın bir kısmının her zaman nakit durması sizi daha huzurlu kılabilir. Gerektiğinde ortamın şartlarına göre alım yapsanız da, ilk kâr fırsatında bu % 50’yi yine nakite dönerek yazı geçirmek bir yöntemdir. Ama tabii bu benim fikrim. Kararı sizler verip uygulayacaksınız.
Bu arada bir tespitimiz slogan olmuş durumda. İyi Veri Kötü Borsa, Kötü Veri İyi Borsa! Dün kötü gelen ABD verileri sonrasında, bugün tv.yorumcularının bir çoğunun bu sözü tekrarladığını duydum:). Ama sakın unutmayın ve siz bakmayın bu sloganın içeriğine. Borsalar için uzun vadede asıl iyi olan, ekonomilerin düzelmesidir. Yoksa slogandaki ifadeler sadece kısa vadeli gelişmeler içindir. ABD FED’in parasal genişleme politikasının yarattığı süreçle ilgilidir. Bu süreç sona erince, kısa vadede sıcak paranın hareketleri borsalarda düşüşler yaratabilir. Ama sonrasında ekonomilerin düzelmeye başladığı görülürse, işte o zaman bilançoların da iyileştiğini göreceğiz. İşte asıl borsa artış nedeni böyle olmalıdır. Türkiye ve BIST için fazlası ile böyle gerekçeler duyacağız. O yüzden, kısmi yükselişler sonrası yeniden düşüşler görülürse, bu sizin canınızı gereğinden fazla sıkmasın. Sonrasında yeterince yüzünüzü güldürecek borsalara şahit olacağımızı öngörüyorum.
Hafta sonu kızımla yine balığa gidiyoruz. Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
NOT: Bu yazı 09:31’de borsaanalizci.com’da yer almıştır.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com