Maalesef borsa kan kaybetmeye devam ediyor. Çünkü ülkelerin borsaları ülke ve ekonomi ile ilgili algılar ve güven ne kadar yüksek ise o kadar primli, ya da algılar ve güven ne kadar kötü ise o kadar iskontolu işlem görürler. Çünkü sermaye piyasalarına sadece yerli yatırımcılar yatırım yapmaz. Aynı zamanda yabancı yatırımcılar da birey olsun, fon olsun yatırım yapabilirler.
İşte hal böyle iken, ülkenin ekonomik verileri ısrarla kötü gelmeye devam ederken, bunu düzeltmesi gerekenler halen gerekli güveni sağlayacak tedbirleri almıyorlar-alamıyorlarsa, ülkenin iç siyasi gelişmeleri demokrasi ve hukuk konusunda tartışmaların ayyuka çıkmasına neden oluyorsa, aynı zamanda sınırlarınızdaki komşular dahil, dış dünyadaki birçok ülke ile ciddi gerilimler yaşanıyorsa, kökeni Afrika olan ve aile büyükleri seçildiği zaman halen Afrika’da yaşıyorken, ABD vatandaşı olduğu için siyasi Obama ABD devlet başkanı seçilebilirken biz ise kendi vatandaşlarımızı etnik kökenlerine göre ayrıştırmaya çalışıyorsak, bir seçimi bile güvenli ve adaletli şekilde tamamlayamıyorsak o ülkenin sermaye piyasalarına olan güven de azalmaya başlar.
Heleki ülkenin kendi vatandaşları 180 Milyar Dolar’lık döviz devdiat almış ise(ki, bu bankalardaki resmi rakamlardır. Vatandaşın elindeki tutarları da düşünürsek rakam çok daha büyük olur), faizler düşemiyor ve kurlar da halen yukarı yönlü baskıya devam ediyorsa, tüm bunlar varken bütçe disiplini kesin kural olması gerekirken, bütçe de ciddi açıklar vermeye başladı ise, o zaman yabancı yatırımcıların güven içinde ülkenin sermaye piyasalarına yatırım yapmasını bekleyebilir miyiz? Keni vatandaşımız bunu yapmazken, yabancı fonlar ve yatırımcılar açısından bu mümkün olur mu?
İşte son dönem BİST’deki düşüşlerin nedenleri içinde saydığım ve saymadığım tüm riskler, hatalar, açıklar, kötü veriler, iç-dış siyaset sorunları vb.leri yanında yatırımcı güveninin kaybolması da var. Yatırımcı güvenini kaybettiği zaman, zarara bakmadan ellerindekileri satmaya başlar. Ya da alımlardan vaz geçince, çok düşük adetli satışlar bile borsaları düşürebilir. Nitekim de öyle oluyor. Aslına bakınca borsa yabancı payı % 63.81 ile çok da kötü değil ama, yine de alım kısmındaki adetler azalınca düşüşler daha etkin oluyor.
Ekonomi alanındaki spekülatif haberler de düşüşlerin sürmesine neden oluyor. Misal TCMB ihtiyat akçelerinin hazineye devredileceği yönünde bir haber moralleri bozmuştu. Ama resmi bir açıklamayı bu konuda duyamadık. Son olarak meclise gönderilen ekonomik torba yasaya bakınca içinde bu konuyu göremiyoruz. Ama görüşmeler esnasında değişiklik önergeleriyle eklenir mi bilemem. Şimdi de bankalara DİBS(Devlet İç Borçlanma Senedi) almaları yönünde baskıların ya da telkinlerin olduğu söyleniyor. Umarım bu konu doğru değildir. Çünkü bu yöndeki baskılar zamanında dönemin en güçlü ve likit bankası olan Demirbank’ın batışına neden olmuştu. Yeniden benzer riskleri yaşatmanın anlamı yok.
Görüyorsunuz ki ülke için ekonomi yönetimi ne kadar önemli. İşte bu yüzden devamlı liyakattan bahsediyoruz. Ekonomi işin ehlinde olmalı diyoruz. Maalesef şuanki ekonomik kadrolar için bu güvenin oluştuğunu söylemek çok zor. Öncesinde alınan OVP’lardaki hangi hedefleri tutturabildiler. Aynı sorun ve hedeflerle yeni reform paketi açıkladık. Ama bakın onu da unutmuş durumdayız. Sözde sıkı para politikası uygulanacaktı, ama bakın dört aylık bütçe açığı 54.5 Milyar TL’ye ulaşmış durumda.
Önümüzde yine bir seçim var. Yine kontrolsüz harcamalar, teşvikler, krediler havada uçuşacak olursa güven erozyonu sürmeye devam eder. Bakın sakın yanlış anlamayın şu ana kadar şirketlerin özelindeki bir kötü gidişten bahsetmedim. Ülkenin her alandaki yönetimi ile ilgili sıkıntıların yarattığı güven erozyonundan kaynaklı sorunlar ve kayıplar yaşıyoruz. Umarım en kısa zamanda bu ortamdan çıkarız.
Bu konuda kötüye gidişi hızlandırabilecek ya da durdurup, pozitife döndürecek gelişme ise ABD ile ilişkilerde yaşanabilir. S-400, Suriye, İran, Akdeniz vs. konularında ABD ile olabilecek uzlaşma borsayı ve sermaye piyasalarını pozitif etkiler. Ama bu konudaki gerilimlerin daha da artması, yaptırımların sözkonusu olması halinde ise, maalesef geçici de olsa daha da olumsuz yansımalar görebiliriz. Bununla birlikte, Türkiye’nin S-400, Suriye, Akdeniz ve İran ile ilgili yaptırımlar konusunda kesinlikle haklı olduğunu düşünüyorum. S-400 konusunda iktidarın kararını da doğru bulduğumu da belirtmek istiyorum.
Gördüğünüz gibi, bu ortamdan piyasaları çıkartacaksa iktidar çıkartacaktır. Yoksa bizler gibi stratejist veya ekonomistler, iktisatçılar sadece gidiş hakkındaki yorumlarımızı ve öngörülerimizi yapabiliriz. Gelişmeleri belirleyecek kararları alamayız. Bu kararları alacak olanlar iktidara sahip olanlardır.
Bu ortamda BİST için teknik görüntüye dikkat çekerek yazımı sonlandıracağım. Bir süre öncesinde mevcut risklere dikkat çekerek, teknik olarak 87.399 seviyesinin önemine dikkat çekmiştim. Eğer bu seviyenin altında kalacak olursak, düşüşün artabileceğini belirtmiştim. Şu an bu riskleri yaşıyoruz. BİST dikkat çektiğim bu seviyenin altına indi ve destek-direnç tablosunda paylaştığım alt desteklere inme riskini yaşıyor. Umarım bu olmaz ve kötüye gidişi sona erdirecek ve piyasalara pozitif etki yaratacak gelişmeler arka arkaya gelmeye başlar.
Peki bu ortamda ne yapmalı? … Devamı İçin TIKLAYINIZ!