Mahfi Eğilmez – 30.01.2015
TCMB, geçen hafta yaptığı Para Politikası Kurulu toplantısında yüzde 8,25 olan politika faizini yüzde 7,75’e düşürme kararı aldı. Piyasanın yarısı böyle bir indirimi bekliyor diğer yarısı ise TCMB’nin bu ay da bekleyip Şubat ayında bir faiz indirimine gideceğini tahmin ediyordu. Ne var ki enflasyonun ilk dört ayda matematiksel olarak düşeceği tahmin edildiği için Ocak ayında bir faiz indirimi beklemeyenler bile bu kararı normal karşıladı.
Derken bu hafta TCMB Başkanı bir açıklama yaparak, özetle ve mealen; “3 Şubat’ta açıklanacak ocak ayı enflasyon oranına bakacaklarını ve eğer enflasyonda 1 puanın üzerinde bir düşüş olursa 24 Şubat’taki normal Para Politikası Kurulu toplantı tarihini beklemeden 4 Şubat’ta acil olarak toplanarak faizde ek düşüş kararı alabileceklerini” belirtti. Bu açıklama, piyasalarda ciddi bir şaşkınlık yarattı. Bu şaşkınlığın iki nedeni var: (1) Her şeyden önce acil toplantılar kriz hallerinde yapılır. Kriz halleri ise faizin indirilmesini değil artırılmasını gerektiren hallerdir. (2) Ayrıca TCMB, öteden beri geçmiş enflasyonu değil gelecek enflasyonu yani beklentiyi dikkate alarak hareket ettiğini anlatıyordu. Esasen enflasyon hedeflemesinin dayanağı da budur. Oysa şimdi geçmiş enflasyona göre karar alacağını açıklayarak ciddi bir tutarsızlık içine düşmüş oluyordu. Nereden bakarsak bakalım TCMB’nin bu açıklamasının iler tutar bir tarafı yoktu.
TCMB Başkanının bu açıklamasından sonra Fed’in toplantı tutanakları açıklandı. Bu tutanaklardaki açıklamalar Fed’in faiz artırımını bu yıl açıklayabileceği şeklinde yorumlanınca piyasalarda dalgalanmalar yaşandı. TCMB, bu açıklamayı yaparken demek ki Fed’den çok daha yumuşak bir açıklama geleceğini bekliyordu. Ters gelen açıklama, TCMB’yi sıkıntıya düşürdü. Çünkü Fed’in açıklaması sonrasında USD, TL’nin de aralarında bulunduğu ülke paralarına karşı değer kazanmaya başladı. Üstelik TL, TCMB’nin açıklamasının da etkisiyle bu paralar içinde en fazla değer kaybedeni konumuna geldi.
TCMB’nin, 4 Şubat’ta enflasyona bakarak faizi indireceğini açıklamasından bir şekilde Rusya MB de etkilenmiş olsa gerek ki politika faizini yüzde 17’den yüzde 15’e indirdi. 2014 başında 1 USD = 33 Ruble idi. Ardından Rusya Ukrayna ihtilafı, Kırım meselesi ve ekonomik ambargo uygulaması geldi. 16 Aralık 2014’de 1 USD = 68 Ruble ile zirve yaptı. Rusya MB, bu gelişmeler sonrasında politika faizini yüzde 17’ye yükseltti. 1 USD = 51 Ruble’ye geriledi. Ne var ki ne Rusya tarafında ne de ABD ve AB tarafında bir yumuşama emaresi ortaya çıkmadı ve Ruble değer kaybetmeye devam etti. Bu arada S&P, Rusya’nın kredi notunu BBB – (negatif görünüm) den BB+ (negatif görünüm) e düşürdü. Normal olarak bu koşullarda Rusya MB’den faiz artırımı geleceği beklenirken tam tersi oldu ve Rusya MB yüzde 17’den 15’e düşürdüğünü açıkladı. Ardından parite 1 USD = 70 Ruble’ye yükseldi.
Bugün TCMB’den daha da vahim bir açıklama geldi. TCMB’nin yazılı açıklamasında şöyle deniyor: “Yakın dönemde gözlediğimiz piyasa hareketleri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın öngördüğü faiz indirim sürecinin temkin düzeyiyle uyumlu değildir. TCMB bütün politika araçlarını enflasyonda bu ay belirginleşecek düşüşün kalıcı olmasını sağlamak amacıyla kullanmaya devam edecektir.” Bu açıklamayı piyasalar, TCMB’nin 4 Şubat’ta yapacağını açıkladığı ek faiz indirimini yapmayacağının ilanı şeklinde yorumladı. Aslında bir yanlıştan dönülmesi iyi bir şey gibi görünse de bu açıklama, TCMB’nin önceki açıklamayı gönülsüz, isteksiz ve adeta zorunlu kaldığı için yaptığını ortaya koyuyor. TCMB, piyasada oluşan dalgalanmayı fırsat bilerek zorunluluk altında yaptığı ilk açıklamayı geçersiz kılacak bir açıklama yapmış gibi görünüyor.