Yaşar Erdinç – 13.07.2018
Dün ekonominin yeni patronu Berat Albayrak’ın mesajları piyasalara ulaştığında, özellikle döviz kuru üzerinde en azından bir süre etkili olduğunu gördük. Dolar/TL kuru 4.84 seviyelerinden 4.81 seviyelerine kadar indi. Fakat daha sonra yeniden yükselişe geçti. Sayın Albayrak’ın dünkü açıklamalarına baktığımızda, ilk yaptığı açıklamalardan çok daha geniş kapsamlı bir açıklama yaptı.
Önceki günkü yazımda da vurguladığım üzere, asla önyargılı olunmaması gerektiğini belirtmiştim. Çok iyi hatırlıyorum, Ali Babacan da göreve ilk geldiğinde , Bekir Coşkun Ali Babacan hakkında yazdığı bir köşe yazısında, adeta Bakanlar Kuruluna elinde topu ile gelmiş kısa pantalonlu bir çocuğa benzetmişti. Önceki günkü yazımda da belirttiğim üzere (bu görüşüm çok eleştiri alsa da) Ali Babacan’ın bu ülkeye katkılarının büyük olduğunu vurguladım. Ali Babacan’ın ekonomiye ve bu ülkeye yaptığı büyük katkılarının en temelinde var olan özelliği neydi? Birincisi, inandırıcılığı, ikincisi de izleyeceği politikaları şeffaf ve açık biçimde ilan etmesi ve verdiği yol haritasına uygun eylemleriydi. Yani piyasaları hiç şaşırtmadı ve kandırmaya kalkmadı.
Piyasa dediğimiz şey, alıcıların ve satıcıların olduğu bir ortamdır. Bu alıcı ve satıcılar, beklentilerine göre karar verirler. Örneğin Devlet, piyasada bir satıcıdır. Devlet tahvili satar, bütçe açığını böylece finanse eder. Alıcılar da bankalar, kurumlar ya da zaman zaman bireylerdir. En başarılı ekonomi patronu, piyasanın beklentilerini yönetebilendir. Beklentileri yönetmek ise iletişim ve inandırıcılıktan geçer. İnandırıcılık için kredibilite gerekir. Şu an sayın Albayrak için eksik olan şey henüz yeni olması ve piyasanın bu aşamada “verdiği sözlere güvenebilir miyiz?” sorusuna henüz net bir cevap arıyor olmasıdır. Ama zaman ilerledikçe söylem ve eylemlerin paralelliği kredibiliteyi de güçlendirecektir. Tersi olursa da söylemlerin etkisi zaman zaman negatife bile dönebilecektir. Bunu zaman gösterecek.