Küresel düzen 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ki en gergin, en çalkantılı döneminden geçerken, batı kültürünün ‘belirsizlikler’den ve ‘şiddet’ten beslenme alışkanlıklarını, hatta tercihini göz ardı etmek yaman bir hata anlamına gelir. Anadolu ve Mezopotamya’nın hoşgörü anlayışı, empati kabiliyeti, batı kültüründe sanki kıymet veriliyormuş gibi gösterilen, zaman içinde özümsenmiş gibi gösterilen gerçek bir medeniyet dokusudur. Oysa, ari ırk takıntısına dayalı faşizm, gaddarlık ve vahşet batı kültürünün önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, ulusötesi yapılar, batı toplumlarının genetik kodlarında yer alan bu unsurları nasıl manipüle edeceklerini çok iyi bilirler.
Bakmayın, gelişmiş ekonomilerin düşüncü kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının, akademik camianın ‘Belirsizlik Çağı’dan duydukları rahatsızlığa. Özünde, ulusötesi yapıların hakimiyetinde, ‘Belirsizlik Çağı’nı yöneten ve algı olarak yayan, dünyanın farklı coğrafyalarında savaşı ve kan dökülmesini motive eden, dünyanın geniş coğrafyalarına belirsizliğe dair endişe, korku salan bizatihi gelişmiş ülkelerdir. Yükselen ekonomiler ve gelişmekte olan ülkelerde ise iki grup ülke gözlemleriz. Birinci grup, bilhassa E7 Grubu olarak ifade edebileceğimiz ülkeler (Çin, Hindistan, Meksika, Türkiye, Brezilya, Endonezya ve Rusya), ‘Belirsizlik Çağı’nın bilinçli olarak manipüle edildiğinin, derinleştirildiğinin farkında olarak tedbir alan ülkeler konumundalar.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!