Beklenen Gelişmeler Aynı Zamana Denk Gelince Küresel Piyasalarda Risk Algısının Değiştirdi

Geçen hafta yaşadığımız ve birçok piyasada sert düzeltmelerin yaşandığı fiyatlamalarda bu yıl içinde beklenen bazı gelişmelerin bir kısmının aynı zaman diliminde gerçekleşmesi veya dikkate alınması sonrasında olduğunu söyleyebiliriz. Yılbaşından itibaren majör merkez bankalarından faiz indirimi beklenirken Fed tarafının her toplantı sonrası bu beklentiyi ötelemesi ve Avrupa, İngiltere, Kanada ve Çin, sürpriz olmakla birlikte, merkez bankalarının faiz indirimine gitmesi sonrasında son toplantıda Fed Başkanı Powell faiz indirimleri için verileri takip etmeye devam edeceklerini söylemesine rağmen geçen hafta açıklanan tarım dışı istihdam verisi ile birlikte eylül ayındaki toplantıda faiz indirim beklentisinin iki katına çıkması ilk rüzgarın piyasalarda esmesine neden oldu. Diğer taraftan bir gün önce geçen hafta Perşembe günü beklenti altında gerçekleşen PMI verileri ile birlikte sürpriz Çin merkez bankası faiz indirimi sonrasında Japonya’da faizlerin uzun süre sonra ikinci kere artırılması, her ne kadar bilançoda alım miktarlarının değiştirilmemesine rağmen piyasada güçlenen Japon yeni ile birlikte panik havası yaşanmasına neden oldu. Bu gelişmeler öncesinde piyasalar ABD seçimlerinde Demokratların yeni adayı Kamala Harris’in davranış ve stratejisinin risk oluşturma etkisi yanı sıra diğer Cumhuriyetçi aday Trump’ın bu stratejiye verebileceği reaksiyonun etkisi ile 5 Kasım’sa ABD’de gerçekleşecek seçim riskini öne almış oldu. Böylece tüm yıl boyunca oluşabilecek fiyat değişimleri için başlıklar çok kısa sürede bir araya geldi ve yatırımcılar veya fonlar bu risk algısında kendi mevcut pozisyonlarını değiştirmek zorunda kaldılar ve yüksek kaldıraçlı ya da kredili pozisyonlar belli seviyelerde fiyat kırılmaları olduğunda kapatıldı, likidite ihtiyacı durumlarında diğer pazarlarda örneğin altın gibi satışlar ile likidite sağlanmaya çalışıldı.

Bu aşamadan sonra ne olacağına gelince, piyasalarda son bir yılda ortaya çıkan dünyanın farklı bölgelerini etkileyen jeopolitik risklerin devam ettiğini görüyoruz ve ABD seçimlerine üç aydan daha kıza bir süre kaldı. Bu beklentiler devam ederken 22-24 Ağustos tarihinde Jackson Hole toplantısı gerçekleşecek ve Fed’in eylül toplantısında başlayarak önümüzdeki dört toplantıda da, Ocak 2025 dahil, faiz indirmesi bekleniyor. Risk algısında bozulma talepte bir azalmanın yaşanmasına neden olabilir fakat bir resesyon endişesinden bahsetmek için ok erken. Bu durumda merkez bankaları başkan veya üyeleri ile ekonomi yönetimde söz sahibi olanlardan piyasaları sakinleştirecek açıklamaların gelmeye devam etmesini bekleyebiliriz. Diğer taraftan ABD seçimlerine kadar piyasada risk algısı, siyasi gelişmelerin belirsizliğinde sınırlı kalmaya devam edecektir çünkü Kamala Harris adaylığı ile birlikte seçimlerde hangi adayın ve partinin kazanacağı son gün yaşanacak oy verme işlemlerine kadar devam edeceğe benziyor.

Bu durumda küresel piyasalarda borsalar için risklerde netleşmeler oluncaya kadar yükseliş denmeleri sınırlı kalmaya devam edebilir, ABD seçimleri öncesi güncel seviyelere göre piyasa yeniden risk almak isteyebilir. Diğer taraftan ABD tahvil faizlerinde aşağı yönlü fiyatlamaların devamını görebiliriz, ABD dolarında ise Fed faiz indirmesi beklenirken zayıflama eğilimi devam edebilir. Özellikle resesyon endişeleri konuşulmaya devam edilirse petrol fiyatlarının da aşağı yönlü baskılanması söz konusu olabilir. Diğer sanayi emtia fiyatlaması da talebe bağlı olarak aşağı yönlü baskılanabilir. Bu dönemde ons altın fiyatları gerileyen dolar ve tahvil faizleri ile birlikte tekrar yükselişe geçebilir.

Yurt içine dönüp baktığımızda ise merkez bankasının son enflasyon raporu sunumunda ve yaptığı açıklamalardan sıkı duruşun belirli bir süre kalıcı olacağını faiz indirimleri için acele etmeyeceklerini anlıyoruz. Bu durumda sabit getirili Türk Lirası ürünlerde kısmen yüksek getirinin devamı beklenebilir. Küresel piyasalarda olası ons altın fiyatlarında yükseliş doğal olarak yurt içinde gram altın fiyatlarını da etkileyecektir ve gram altına olan talep ile yükselişler görülebilir. Kur tarafında sıkı para politikasının etkisi ile yıl sonuna kadar yükselişlerin sınırlı kalması beklenebilir. Sınırlı güç içi oynaklıkla yukarı yönlü fiyatlamaların kademeli ve sınırlı olarak devam etmesi beklenebilir. Borsa İstanbul’a gelince uzun zamandır özellikle yerli yatırımcının enflasyondan korunmak ve kısa vadeli getiri elde etmek amaçlı kullandığı pazarda son bir haftada aşağı yukarı bankacılık endeksinde %20 ve 3000 puan civarı Bist100 endeksinde ise 1500 puana varan geri çekilmeler yaşandı ve açıklanan 2024 yılı ikinci çeyrek finansal tabloları ile birlikte hisse ayrışmalarının devam ettiğini görüyoruz. Bir ara endeksin F/K oranı 8,5 seviyesi üzerine çıkmışken son geri çekilmeler ve açıklana bilançolar ile birlikte 7 seviyesine kadar geri çekilen fiyat/kazanç oranı görüyoruz. Bu gelişmeler baktığımızda daha önce belirttiğimiz portföylerde %25-30 altın ve %25-30 sabit getirili Türk Lirası ürün mantıklı olmaya devam ederken, Borsa İstanbul için ayrılan %40-50 arasındaki oranda %10-25 gibi yine hisse üzerinde ve hisse ağırlıklı fonlara geçiş yapmak mantıklı olabilir. Haftaya başlarken en önemli beklenen veriler ABD’de açıklanacak enflasyon ve İngiltere ile Avrupa büyüme rakamları olacak.

Tonguç Erbaş