KPMG Türkiye, dünyayı sarsan koronavirüs salgınının sektörleri nasıl etkileyeceğini analiz etti.
KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Kerem Vardar, “Küresel krize neden olan bu beklenmedik süreçte bankalar, mali ve teknik donanıma sahip olduğunu gösterdi. Bankalar oyunu kurallarına göre oynuyor. Virüsün tamamen kontrol altına alınmasından sonra banka bilançolarında toparlanma hızlı olacak. Sektörün gözü sürecin hangi kriz senaryosuna uygun olarak ne zaman sona ereceğinde” dedi.
Geçen yıl Aralık ayından bu yana tüm dünyaya yayılarak pandemiye dönüşen Covid-19 salgını tüm sektörlerde ezberleri bozuyor. KPMG Türkiye, Koronavirüs sonrası sektörleri nelerin beklediğini araştırdı. KPMG’nin analizine göre, dünyanın yaşadığı sağlık krizine en hazır sektör bankacılık oldu.
Gerek Merkez Bankası gerekse de ekonomi yönetimi salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlayabilmek adına art arda önemli destek paketleri açıkladı. BDDK, TBB gibi finans sektörünün en üst kademesindeki kurumlar da verdikleri güçlü tavsiye kararlarıyla bu süreci destekliyor. Başta kamu bankaları olmak üzere, reel sektöre ve bireysel müşterilere sunulan destekler arasında uygun maliyetli krediler, ödemesiz dönem uygulamaları vb çözüm önerileri yer alıyor.
KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Kerem Vardar, Covid-19 salgınının küresel ekonomiye beklenenden çok daha ağır bir darbe indirdiğini söyledi. Salgının, küresel ekonomik faaliyeti neredeyse tamamen bozduğunu belirten Vardar, bunun bankalar tarafında da güçlü yansımaları olacağını kaydetti. Kerem Vardar, şöyle konuştu:
“Bankacılık sektöründe ilk etki kredi büyümesi kanadında bekleniyor. Ekonomik görünümün hızla bozulması ve risk algısının tamamen değişmesi hem bankaların kredi verme iştahını hem de kredi talebini olumsuz etkilemişti. Ancak BDDK’nın bankaların Türk lirası ve yabancı para likidite yönetimlerinde esnekliğin artırılmasına, reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamının sağlanmasına ve salgın nedeniyle etkilenen mal ve hizmet ihracatçısı firmaların KOBİ odaklı yaklaşımla geniş kapsamda desteklenmesine yönelik ilave tedbirleri kapsamında aldığı Aktif Rasyosu kararı, bankaların kredi verme iştahını yeniden artırma hedefi taşıyor. Bu noktada bankaların mevduat azaltma ya da devlet tahvillerine yönelmesi de olasılıklar arasında. Gelişmeler değerlendirildiğinde, 2020 yılının ilk çeyreğinde yaşanan güçlü kredi büyümesi sektör için önemli bir taban oluşturuyor. Yılın iki ve üçüncü çeyreklerinde yaşanacak olası kredi daralmasının (ki 50 milyar TL’ye çıkarılan KGF limiti de bu etkiyi sınırlayacaktır) bu sebeple faiz gelirleri bacağında çok olumsuz bir yaratması beklenmiyor. Öte yandan hem TCMB hem de FED’in faiz indirimleri ile mevduat maliyetlerini aşağı çekmesi de sektörün gelir tablosu için olumlu bir gelişme. Üstelik, salgın önlemi olarak gelişmiş ekonomilerin beklenmedik boyutta faiz indirimleri TCMB’nin indirim politikasında daha hızlı ilerlemesini sağlıyor.”
Vardar, gelirler tarafında ise BDDK’nın önlemlerinin etkili olacağını vurgulayarak şöyle devam etti:
“Kredi erken kapama komisyonlarının sınırlandırılması başta olmak üzere kredi kullanan tarafların rahatlatılması adına atılan adımlar, büyük olmasa da gelirleri bir miktar aşağı çekecektir. Kredi taksitlerinin ötelenmesi, faiz gelirleri kanadında olumsuz bir etki yaratmamakla birlikte nakit çevrimi açısından hafif bir yük oluşturabilir ancak bankaların bol likidite pozisyonları düşünüldüğünde bu durumun etkisi görülmeyecektir. Sektörün Şubat 2020 verilerine göre, bankaların toplam gelirleri yüzde 56 arttı. Bankalar, faaliyet giderlerindeki yüzde 19’luk artışa ve net faiz marjlarındaki sınırlı daralmaya rağmen net kârlarını yıllık bazda yüzde 120 artırdı. Aylık bazda değişim ise eksi yüzde 9 seviyesinde.”
Risk tarafının doğru yönetilmesinin önemine değinen Vardar, “Bu tarafta daha maliyetli bir tabloyla karşılaşıyoruz. Genel görünümün bozulması ve kredi alanların mali tablolarındaki kötüleşme, bankaların karşılık giderlerini artıracaktır. Bozulan küresel risk algısı, bankaların yurt dışı borçlanmalarında ilave maliyetlere katlanmalarına da sebep olacaktır” dedi.
Bu sürecin bankalar açısından 2018 yılının son çeyreğinde yaşananlar kadar zorlayıcı ancak kontrol edilebilir olduğuna dikkat çeken Vardar, şunları söyledi:
“Küresel ve yerel faiz politikaları da bankaların maliyetlerini daha iyi yönetebilmelerine olanak tanıyor. Virüsün tamamen kontrol altına alınmasından sonra banka bilançolarında yeniden büyümeler bekleyebiliriz. Ertelenmiş yatırım taleplerinin hayata geçişi ve bol likidite ortamı hızlı kredi büyümesi süreci için olumlu bir perspektif sunuyor. Kısaca, bankalar bu beklenmedik sürece karşı yeterli mali ve teknik donanıma sahip görünüyor. Bankalar, bu sürecin sona ereceği ve hayatın yeniden normalleşeceği güne dek oyunu yeni kurallarıyla oynayıp ulaşacakları hızlı büyüme trendini bekleyecekler.”