1Ç21 Bankacılık Sektörü Kar Tahmini
Makro oynaklık sonucu zayıf karlılık
1Ç tahminlerimiz sektörün öz sermaye karlılığının %0-12 aralığında gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Bu düşük karlılığın başlıca sebebi artan faiz oranlarına paralel olarak yükselen TL mevduat ve swap fonlama maliyetleri ile düşen TÜFE endeksli tahvil getirileridir. Net faiz gelirlerinde ortalamada çeyreklik %22 gerileme tahmin ediyoruz. Bu rakama eksi net faiz geliri açıklamasını beklediğimiz HALKB dahil değildir. Karşılık giderleri tarafında özel bankaların döviz kuru riski etkisi ayrıldığında yıllık bütçeleri ile uyumlu rakamlar açıklamalarını bekliyoruz. Ayrıca özel bankaların yüksek karşılık oranları ve serbest karşılık rezervleri önümüzdeki dönem risklerini de belirli bir ölçüde yönetmeye yeterlidir. 2020’den devam eden gevşek maliye ve para politikaları etkisi sayesinde güçlü seyreden büyüme burada riskleri azaltmaktadır. Devlet bankaları tarafında ise geçen sene yüksek kredi büyümesi ve dönemsel olarak farklılık gösteren karşılık politikaları yüzünden iyileşme geç gelebilir. Sonuç olarak düşen marjlar ve net faiz gelirleri, 1YY karlılığına en çok etki eden faktör olsa bile kredi riski maliyeti ve karşılık giderleri 2YY’den itibaren banka karlılıklarında beklenen değişimin en önemli belirleyicisi olacaktır.
Karlılıkta yükselme ve değerleme çarpanlarının düzelmesi için
2021 tahminlerimize göre ortalama sektör F/K ve PD/DD çarpanları sırasıyla 2.8x ve 0.33x seviyesindedir. Bu çarpanlar krizin eşiğinde bir ekonomi ve ciddi sistematik risklerle boğuşan bir bankacılık sektörüne (aşırı risk fiyatlaması) işaret etmektedir. 2018 yılından beri hızlı/yavaş kredi büyümesi döngüleri, kur ve faiz hadlerinde aşırı oynaklık ve regülasyon baskısı etkileriyle başa çıkmaya çalışan bankalar, geçtiğimiz yılda kamu bankalarının salgın etkisini hafifletme amaçlı politikaları sebebiyle rekabet konusunda da zorlanmışlardır. Bütün bu faktörler sebebiyle de sektörün öz sermaye karlılıkları, bırakın sermaye maliyetini, uzun vadeli risksiz getiri (10 yıl vadeli bono faizi) oranını bile karşılayamamıştır. Buradan hareketle değerlemelerde iyileşmenin, i) enflasyon, faiz ve kurdaki aşırı oynaklığın giderilmesi, ii) donuk kredi riskinin iyileşmesi, iii) rasyonel rekabet ve iv) yapıcı regülasyon, olarak sıralayabileceğimiz faktörlere bağlı olduğunu düşünüyoruz. Yukarıda belirttiğimiz gibi, ekonomiden gelen güçlü büyüme sinyalleri, BDDK’nın takipteki kredilerle ilgili bankalara tanıdığı esnekliğin Haziran sonunda bitmesinin ardından, çok önemli bir artış olmayabileceğine işaret etmektedir. Kamu bankalarının da geçen yıl izledikleri büyüme ve fiyatlama stratejilerini değiştirdiklerini görüyoruz. Geriye kalan en önemli risk, Merkez Bankası’nın Haziran’dan itibaren baz etkisiyle düşmeye başlaması muhtemel enflasyon verilerine nasıl bir tepki vereceği olacaktır. Banka’nın büyümeye devam eden Türk ekonomisinde yerel ve global enflasyon ile ilgili riskleri göz önüne alarak 4Ç’den önce faiz indirimine başlamayarak oynaklığın azalmasını sağlayacağını ümit ediyoruz.
Sektör için temkinli duruşumuzu koruyoruz
Mevcut Hedef Fiyatlarımız yüksek getiri potansiyeline işaret etse de uzun vadeli faizlerde %4’lük artış ve revize kar tahminleri göze alındığında 3Ç öncesinde fiyat performansında önemli değişiklik beklemiyoruz. GARAN güçlü sermayesi, yüksek karlılığı, serbest karşılık rezervleri ile en çok tercih ettiğimiz banka. Hali hazırda düşük değerlemeler sebebiyle -HALKB (negatif) hariç- sonuçlara piyasa tepkisinin Nötr olacağını düşünüyoruz.
Rapor için tıklayın.