Bakan Fidan’ın Çin ziyaretinin eko-politiği

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Çin ziyareti ve ardından vermiş olduğu demeç çok tartışıldı ve sözde insan hakkı savunucusu malum ülkeler tarafından son yıllarda her fırsatta köpürtülen bir Sincan-Uygur meselesine hapsedilmeye çalışıldı. Oysa ben meseleyi bunun çok daha ötesinde bir “stratejik özerklik” adımı olarak algıladım. Nedeni ise Sayın Bakan Fidan’ın gayet açık mesajıydı: Türkiye, Rusya’ya ikisi arasında aracılık yaptığı halde her fırsatta nasıl ki Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu vurgulamışsa aynı şekilde Çin’in de toprak bütünlüğüne saygılıydı.

Zira senelerce terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda bırakılan ülkemizin belki de en hassas olduğu konulardan birisi de toprak bütünlüğü meselesidir. Bunun dışında Filistin ve Rusya Ukrayna Savaşı olmak üzere pek çok siyasi başlık da ele alındı ancak eko-politik konusuna gelecek olursam; verilen sinyallerin oldukça önemli olduğunu ve bütünüyle Türkiye’nin yeni rotasına atıfta bulunduğunu ifade edebilirim.

Türkiye’de yeni Çin yatırımlarının yolunu açtı

Soğuk Savaş sona erdiğinde küreselleşme kavramı ABD önderliğinde tüm bir Batı tarafından dünyaya angaje edilmeye başladı. Örneğin 90’lı yıllarda ABD ile Çin iş dünyası arasında bir kur yapma dönemi olduğundan söz edilebilir. Sonraki yıllarda Avrupa’yla Çin arasında oldukça grift ticari iş birlikleri yapıldığına şahit oluruz. Bu dönem elbette ki bugün Batı’nın Çin’i neredeyse sinsi bir düşman gibi gösterdiği ve “ulusal güvenlik tehlikesi” oluşturduğunu tüm dünyaya ilan edeceği son birkaç yıla kadar uzanıyor. Nedenini elbette tahmin edebilirsiniz; Çin bu yıllar boyunca önce dünyanın seri üretimini yapan fabrikası, ardından ise teknolojik dönüşümü gerçekleştirebilen rakibi olmuştur. İşte bu noktadan itibaren ekstra gümrük tarifeleri, ticaret ve büyük ölçüde teknoloji kısıtlarıyla ABD tarafından bir tür yeni merkantilizm anlayışının ortaya atıldığını görüyoruz. Bakan Fidan, bu durumu aslında Batı’nın kendi rekabet kurallarıyla Batıya hatırlatarak, ifade etmiş ve Türkiye’de yeni Çin yatırımlarının yolunu açmıştır.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!