Faizlerin dengeler açısından önemi bir kere daha anlaşıldı…
Geride bıraktığımız Şubat ayında, küresel makro veri akışı, küresel büyümede pandemi sonrası görülen toparlanmanın gücünü koruduğunu ancak imalat ve hizmetler sektörleri arasındaki farkın devam ettiğini yansıtırken, emtia fiyatlarında ve tahvil faizlerinde gözlenen yükseliş aşılama uygulamasında ilerleme ile daha belirgin bir toparlanma fiyatlamasının yapıldığına işaret etmekte. Ancak bu durumun Fed tarafından verilen destekleyici sinyallere rağmen ABD 10 yıl vadeli tahvil faizlerine hızlı bir şekilde yansıması küresel risk iştahınının azalmasına ve borsalarda dalgalanmanın artışına yol açmakta.
Küresel veriler, dünya genelinde büyüme açısından son çeyrekte toparlanmanın devamına işaret ederken, enflasyonda ise ılımlı seyir devam etmekte. ABD’de son çeyrek milli gelir ikinci tahmini çeyrekten çeyreğe yıllıklandırılmış artışı %4.1 oldu. Aktivite öncü göstergesi flash PMI imalat endekslerinde ABD’deki sınırlı düşüş dışında diğer yerlerde yükseliş görülürken, hizmetler endekslerinde ise İngiltere ve ABD hariç kötüleşme görülmüştür. Böylece, ABD’de bileşik PMI endeksi son altı ayın en yüksek seviyesine çıkmıştır. Euro Bölgesi’nde enflasyon yıllık %0.9 artışa toparlarken, ABD’de de manşet ve çekirdek enflasyon ise %1.4 ile yatay seyretti. Buna karşılık üretici fiyatlarında belirgin artışlar gözlendi. Fed’in favori enflasyon göstergesi çekirdek PCE endeksi yıllık artışının da %1.5’e yükselmesine karşılık hedefin uzağında olması enflasyonist baskıların şimdilik sınırlı kaldığına ancak emtia fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak ilerleyen dönemde artışın gözlenebileceğine işaret etti.
ABD Merkez Bankası’nın 26-27 Ocak’ta düzenlenen toplantısına ilişkin tutanaklarında, ekonomik faaliyet ve istihdamdaki toparlanma hızının son aylarda yavaşladığı belirtildi. Genel finansal koşulların destekleyici olmaya devam ettiğine işaret edilen tutanaklarda, “Katılımcılar ekonomik koşulların şu anda Komite’nin uzun vadeli hedeflerinden uzak olduğunu ve bu hedeflere ulaşılıncaya kadar politika duruşunun destekleyici kalması gerektiğini belirtti.” ifadesi yer aldı. Ocak ayı ECB toplantısının özetlerinde ise, politika yapıcıları manşet enflasyonun çok düşük bir seviyede olduğu ve ECB hedefinden uzak kalmaya devam ettiği konusunda hemfikir. İleriye dönük olarak ise, Euro Bölgesi’nin büyüme görünümü ile ilgili risklerin aşağı yönlü ağır bastığı, ancak küresel ekonomi hakkındaki olumlu haberler ve aşılama kampanyalarının başlatılması nedeniyle daha az belirgin hale geldiği belirtildi. Bununla birlikte, devam eden salgının ekonomik ve finansal koşullar üzerindeki etkilerinin, aşağı yönlü risk kaynakları olmaya devam ettiği vurgulandı.
Yurtiçinde ise, pandemi nedeniyle kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasağının Mart sonuna kadar tekrar uzatıldığı açıklanırken, SGK primlerine devlet katkısının da yıl sonuna kadar uzatıldığı açıklandı. Öte yandan, TCMB Şubat PPK toplantısında politika faizini değiştirmezken, takip eden dönemde TL cinsi zorunlu karşılık oranlarında 200 baz puan artışa gitti. Bu ise, Bankanın faiz artırımı yerine makro ihtiyati sıkılaşmayı tercih ettiği algılamasını güçlendirirken, Şubat ayında 6.90 seviyesini gören dolar kurunun küresel piyasalarda gözlenen ABD tahvil faizlerindeki sert yükseliş kaynaklı dalgalanma nedeniyle 7.40 civarına yükseldiği izlendi. Geçen ay sonlarında, küresel borsalarda gözlenen satış dalgasının etkisiyle, BIST endeksinde düşüş eğilimi devam ederken, CDS primleri 300 baz puan civarına yükselmiş bulunuyor. Tahvil faizlerinde Merkez Bankası’nın fonlama maliyetini uzun süre yüksek tutacağı beklentisi ile iki ve on yıl gösterge tahvil faizi %15.0 ve %13.5 seviyelerinde bulunuyor. Öte yandan, mevduat ve kredi faizleri ılımlı düşüşünü sürdürürken, TCMB’nin zorunlu karşılık hamlesinin bu faizleri bir miktar yükseltmeyi amaçladığı anlaşılıyor. Kredi büyümesinde (kur ve mevsimsellikten arındırılmış) ise ivme kaybı devam etmekte. Diğer taraftan, yabancı yatırımcıların Türk tahvillerine giriş eğilimi devam ederken, son beş haftada hisse senetlerinden 1 milyar dolara yaklaşan çıkışları gözlendi. Yabancıların swap kanalı ile girişleri ise 6 Kasım’dan bu yana 14 milyar dolara ulaştıktan sonra biraz hız keserek devam ediyor. Yurtiçi yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminde ise belirgin bir değişiklik gözlenmiyor. Son çeyrek milli gelir büyümesi %5.9 ve 2020 yılının tamamı için %1.8 açıklandı. Cari açık geçen yılı aşağı yönlü revizyonlara rağmen 36.7 milyar dolar kapatırken, Ocak ayından itibaren yıllık açıkta kademeli bir iyileşme bekleniyor. Enflasyonda ise, Ocak ayında %14.97 seviyesine yükselen yıllık TÜFE’nin, Şubat ayında gıda ve enerji fiyatları ile baz etkisi nedeni ile %15.4 civarına yükselmesi bekleniyor.
Bu ay gelişmiş ülke Merkez Bankalarının toplantı takvimi yoğun görünüyor. Avrupa Merkez Bankası’nın 11 Mart, Fed’in 17 Mart, İngiltere Merkez Bankası’nın 18 Mart ve Japonya Merkez Bankası’nın 19 Mart’ta toplantısı bulunuyor. TCMB’nin bu ayki toplantısı ise 18 Mart’ta olacak. Yurtiçi gündemde ise, Mart ayı içinde kamuoyuna açıklanacak hukuk ve ekonomi reform paketleri öne çıkabilir. Siyasi gündemde ise, milletvekili dokunulmazlıklarına ilişkin fezlekelerin durumu takip edilecek.
Hisse Senedi
Şubat ayı sonunda global piyasalarda sert bir satış dalgası satış dalgası yaşandı. Ancak hemen Mart başında ABD Başkanı Joe Biden’ın 1.9 trilyon dolar tutarındaki paketini hızlandıracak düzenlemenin Senato’da ve Temsilciler Meclisi’nde kabul edilmesi ve Hazine Bakanı Yellen’ın, bu paketin uygulanması durumunda ABD’de istihdam piyasasının 2022 itibariyle normale dönebileceğini belirtmesi bu olumsuz havayı dağıtmışa benziyor.
Yukarıdaki gelişmeler yurt içi piyasaları da etkiledi. Küresel hisse piyasalarında derinleşen satışlar ve Türk Lirası’ndaki değer kayıpları ayın son bölümünde BIST100 Endeksi üzerinde baskı oluşturdu. BIST-100 Endeksi son bölümde etkili olan sert satışlarla ay içerisindeki kazançlarını geri vererek şubat ayını %0,14’lük sınırlı bir kayıpla 1.471,39 seviyesinden tamamladı.
Mart ayında piyasa riski olarak enflasyon endişeleri ve tahvil faizlerindeki yükselişi sayabiliriz. Global çapta aşı kaynaklı olumlu gelişmeler, vaka sayılarındaki azalış eğilimi ve kademeli normalleşmenin başlayacak olması mart ayı içinde piyasaları olumlu etkileyebilir.
Bu gelişmelerle birlikte BIST 100’de 1500 önemli bir nokta olarak takip edilecektir. Bu seviye üzerinde 1530 ve 1570 seviyesi direnç, 1430 ve 1400 destek olarak takip edilmelidir. Sektör olarak BEYAZ EŞYA ve DEMİR ÇELİK hisselerinin piyasaya göre daha iyi performans göstermesini bekliyoruz.
Rapor için tıklayın.
Kaynak: Osmanlı Yatırım Aylık Bülten