2.Dünya Savaşı sonrası ABD’nin öncülüğünde kurulmuş olan ‘küresel düzen’ tarihinin en zorlu sınavını veriyor. Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere, Atlantik İttifakı’nın küresel ekonomi-politik sistemin işlerliği adına oluşturduğu çok taraflı uluslararası teşkilatlar ağır bir güven kaybı yaşamakta. Atlantik İttifakı, içinde bulunduğu zorlu tablo nedeniyle hem güç, hem de itibar kaybı yaşamakta. Tarihimize altın harflerle kazınmış bir şiar olarak ‘İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın’ bağlamında Atlantik İttifakı açısından ahlaki boyutları ile de zor bir sınavdan söz ediliyor Bu nedenle, Atlantik İttifakı’nın son 40 yıldır hangi başlıklarda stratejik hatalar yaptığına dair sorgulama yoğunlaşmış durumda.
Aralarında Nobel ekonomi ödülü sahibi akademisyenler olmak üzere, önemli sayıda iktisatçı ve uzman Atlantik İttifakı’nın en vahim hatasının ‘aşırı liberal’ ekonomik model olduğunu net bir şekilde vurgulamaktalar. 1980’lerden itibaren popüler hale gelen ve yaklaşımına yönelik eleştirileri aralıksız küçümseyen, duymamazlıktan gelen ‘neoliberal’ anlayış, Atlantik İttifakı ülkeleri için pek çok zorluğu da beraberinde getirdi. 40 yıllık bir dönemde, Atlantik İttifakı ülkelerinden başta Asya, hayli uzak coğrafyalara üretim ve sermayenin kaydırılması, içinde bulunduğumuz dönem açısından Atlantik İttifakı ülkeleri için önemli bir ‘bağımlılık’ krizini de tetiklemiş durumda.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!