Yıl bitmeden açıklanan asgari maaş hane halkı tarafında çok da memnun edici karşılanmadı. Nedeni ise yapılan yüzde 49’luk artışın bütün bir sene için belirlenmiş olmasıydı.
2023 yılını iki ayrı ekonomi yönetimiyle geride bıraktık ve önümüzde yine iki ayrı periyot için farklı şekillenecek bir 2024 yılı var.
2023 yılını seçimlerden önce ve sonra olarak ikiye ayırdığımızda:
-İlkinde son beş senenin bol paralı günlerinin sonuna gelindiği ve özellikle içeride ekonomi paydaşlarından ağır eleştiriler alan genişlemeci ancak krediye ulaşmanın oldukça sınırlı olduğu bir dönemi,
– Kalan altı aylık dilimi gösteren ikinci kısımda ise geleneksel para politikasına dönüşle sıkılaşan, ama bu defa paydaşların göreceli onayını alan ve paranın maliyetinin arttığı bir dönemi görürüz.
-Ekonomi yönetiminin belirlediği yol haritasına göre 2024’te de benzer ancak daha ahenkli bir tabloyla karşılaşacağız:
-İlk altı aylık periyotta tepe yapan bir enflasyonla beraber yüksek faiz ve miktarsal sıkılaşma adımlarının desteklediği ölçüde azalan iç tüketim,
– İkinci periyotta düşmeye başlayan enflasyon eşliğinde kademeli olarak gevşetilen para politikası… Böyle anlatınca gayet kolay ve kitabına uygun duruyor ancak özellikle 2024’ün ilk altı ayında bizler yani ekonominin paydaşları olan hane halkı, reel kesim, finans kesimi ve kamu hangimiz ne kadarlık dozda acı ilaç denilen bedeli ödeyeceğiz? İşte orada kafam karışık…
Öncelikli olarak her birimizin ait olduğu geçim hayatına yani hane halkının ekonomisine değinerek başlayalım:
Yıl bitmeden açıklanan asgari maaş hane halkı tarafında çok da memnun edici karşılanmadı. Nedeni ise yapılan yüzde 49’luk artışın bütün bir sene için belirlenmiş olmasıydı. İlk altı ayda yükselen enflasyon karşısında erimesi muhtemel olan bu maaşın sene sonuna kadar değil ilk 4 ya da 5 aydan sonra bir aileyi geçindirmesi zor gözüküyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!