Türkiye, kimilerine göre 900 milyar dolar, kimilerine göre 1 trilyon dolarlık bir ekonomi ve resmi verilere göre 85 milyon nüfusu ve sayıları milyonlarla ifade edilebilen sığınmacıyı bünyesinde barındıran, sanayisi görece güçlü ancak istihdamı daha ziyade hizmet sektöründe yoğunlaşmış; jeopolitiği ise bunlardan çok daha fazla önem içeren bir ülke.
Altın ve servet kısmının jeopolitikle ne ilgisi var diyenler olabilir. Aslında burada bir miktar da serzeniş yüklü anlam olduğunu belirtmek isterim ki birazdan hatırlatacağım verilerle siz de bana hak vermiş olacaksınız sanırım…Fitch’in ardından haftanın son işlem gününde bu defa beklendiği biçimde S&P’nin Türkiye’nin not görünümünü negatiften durağana yükseltmesini karşıladık ve milletçe sevindik değil mi?
Ne kadar da güzel işler yolunda gitmeye başladı; faizi biraz daha arttırır kuru da hedeflemediğimiz biçimde serbest bırakırsak belki Goldman Sachs’ın raporunda ifade ettiği üzere “carry trade” imkânına sahip bile olabiliriz.
Hatta bir de yurtdışı swap limitlerini açıverirsek, yurtdışındakiler hiç kur riski almadan da borsada rahatlıkla yatırım yapabilirler. Elbette ki bu denli yüksek cari açık yaratan ve net rezervleri görece düşük olan bir ülkeye döviz akışı gerek ama ne amaçla ve ne sürede olduğu konusunun da ihmal edilmemesi şartıyla…
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!