Kimilerinin servetine servet kattığı, kimilerinin ise geçim hesabında sınıfta kaldığı, masum insanların devletlerin hırsı uğruna canından olduğu (umarım ki son BMGK kararından sonra ABD’nin zalim ama yalnız oluşu bu defa durumu biraz olsun eşitler) hızla gelişen teknolojinin ve pandemide uzaktan eğitimin gençlerde dikkat dağınıklığı sorununa neden olduğu (PISA skorları 2022 araştırmasında dünya ortalamalarında önemli oranda düşüş var), yolsuzluklar ve geniş kitlelerin yoksunluklarıyla yeni bir yıla giriyoruz.
O nedenle emtia piyasasının ekonomiyle etkileşimine değinirken, biraz iç acıcı bir başlık seçeyim istedim ve Sezen Aksu’nun Olmaz Olsun şarkısının bir nakaratını aldım ki tek kalıcı değerimiz olan maneviyatımız en azından bu zor günlerde kılavuzumuz olsun.
En klasik güvenli liman altın, geçtiğimiz hafta başında onsu 2134 dolara kadar ve bir aylık periyotta yüzde 8’i aşkın değer kazanarak, bir ralli başlattı. Bu rallinin en bariz nedeni ABD 10 yıllıklardaki reel getirinin Ekim ayındaki zirvesinden düşüş kaydetmiş olmasıydı. Diğer taraftan Ekim ayında manşet enflasyonun yüzde 3,2’e gerilemesi zaten piyasada hisse bazında bir ralliyi başlatmıştı.
2024 yılının hangi noktasında Fed’in faiz indirimlerine başlayacağı bir tartışma konusu haline gelmişti. Bu durum dolar endeksinde de düşüşleri beraberinde getirirken, altın açısından ikinci bir çekici güç de ABD dışındaki altın alımlarına fiyat avantajı doğması olarak görülebilir.
Jeopolitik riskler kısmına gelindiğinde ise 7 Ekim’de başlayan İsrail Filistin savaşında da altın yüzde 6 düzeyinde primlenmişti ancak savaşın daha fazla genişlemeyeceğine yönelik algıyla bir sonraki ay, bu etkinin kaybolduğu görüldü.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!