Algılarınıza Sahip Çıkın!

Aydın Eroğlu – 11.11.2013

Piyasalarda Yanlış Algı Yönetimi Var!
Geçen hafta Cuma günü ABD tarım dışı istihdam verisi konusunda yanıldım. Ayrıca ECB’nin faiz indirimi konusunda da yanıldım. Daha düşük bir istihdam beklenirken, beklentinin neredeyse iki katı iyi bir veri geldi. ECB faiz indirmez derken, o da sürpriz indirime gitti. Ancak yanılgı derken, yazılarımda yer alan ABD istihdam verileri ile ECB faiz kararı beklentilerimde bu yanılgı yaşandı. Yoksa endeks için temkinli olunması gerektiğini, hareketlenmelerde fazla cesur olunmaması gerektiğini, endeksin 80.500’lü rakamları ancak banka hisseleri ile geçebileceğini, ama daha öncesinde 77.000 – 77.250 seviyesinde de önemli bir direnç oluştuğunu da yazdığımı biliyorsunuz.

Fakat ben tüm bu uyarıları yapmış olmama rağmen, yine de son gün teknik stochasticler nedeniyle sanki kötü bir veri gelip, endeksin 77.000 direncini kırmayı deneyebileceğini düşünüyordum. Ama esas olanın büyüme ve ekonomik iyileşme olacağı için de, keşke bir an önce tahvil alımını azaltmaya başlasalar diyordum. Bu düşüncemi koruyorum. Keşke tahvil alımını azaltmaya başlasalar. Başlasa ki gerçekten ne olacağını bir görsek. Hep bu korku ile piyasaların yaşaması çok daha kötüdür. Gördünüz, Cuma günü iyi veri gelince sert satışları gördük.

Düşüş Tepkileri Abartılıyor!
Ben gelen iyi ABD istihdam verisi nedeniyle bu denli satışlar görmemizi abartılı buluyorum. Nihayetinde hep yazıyorum; iyileşen veriler dünyanın en büyük ve en çok tüketen ekonomisinin düzelme işaretleridir. Bu işaretlerin iyi yönde gelmesi, ABD’nin birileri için hem üretip, hem tüketmeye başladığını gösterir. Ekonominin çarkları ABD’de dönmeye başlayınca, bu çarklar tüm dünyayı aynı yönde etkilemeye başlar. Her yerde üretim bantları çalışmaya başlar. ABD’den Avrupa’ya yansır. ABD ve Avrupa gibi iki gelişmiş ekonomik bölge toparlanma sinyalleri verirse, bu ekonomilerin üretim sahası olan Çin de oyuna katılır. Dünyanın gelişmişleri üretirken, aynı zamanda da tüketmeye başlarken, bizim gibi gelişmekte olanların bunun tam tersi bir ekonomik gelişme içine girmesi anlaşılır bir durum değildir. Ben bunun tamamen bir yanlış algı yönetimi nedeniyle yaşandığı düşüncesindeyim.

Özellikle Avrupa bölgesinin de ekonomik toparlanmaya başlaması ile ki, Almanya bu işaretleri fazlası ile veriyor. Avrupa ile çok ciddi ticari ilişkileri bulunan Türkiye’nin de olumlu etkileneceği düşüncesindeyim.

Peki O Zaman BIST İçin Sorun Ne?
Neden negatif ayrışma yaşıyoruz? Bunu devamlı belirtiyorum, cari açık sorunu yaşıyoruz. Bu sorunu finanse etmek için de, dış sermaye bağımlılığımız yüksek. Olası bir FED tahvil alımı azaltma kararı halinde, ülkemizden ciddi bir sermaye çıkışı olmasını bekleniyor. Bu yaşanırsa kur ve faiz artışı yaşanır, bu da bankaların karlarını azaltır korkusu hakim. Bankaların karı azalırsa, BIST’i etkileme oranı yüksek olan bankalar nedeniyle BIST düşer, ya da en azından yükselişe katılamaz, dışarıdan negatif ayrışabilir diye korkuluyor.

İşte zaten bir süredir ben de bankalar üzerindeki bu risk nedeniyle, BIST olarak değil de, hisse bazlı düşünmenin daha doğru olacağına işaret ediyordum. Hükümet edenler, BDDK ve TCMB cari açık riski nedeniyle, banka kredilerinin büyümesinin kontrol altına alınmasına çalışıyorlar. Bu nedenle bir çok tedbiri devreye alıyorlar. Bu tedbirler de bankaların üzerinde baskıların daha da artmasına neden oluyor. Ama tüm bunlara rağmen dikkatinizi çekerim ki, nihayetinde bankaların zarara girmesinden bahsetmiyoruz. Bankalarımızın çok ciddi sermaye riski yaşayacaklarından korkmuyoruz. Korkumuz, ülkenin yıllardır süren yanlış faiz-kur ve üretim politikası nedeniyle büyümüş olan cari açık sonunun anlık ataklar yaratmasıdır. Bu hızlı yabancı sermaye çıkışları yaşanırsa, cari açığı nasıl finanse ederiz korkusudur.

Bundan çok korkmayın. En kötüsü kurlar biraz daha yükselir ve gerekirse geçici bir faiz artışı kararı alınır. Daha fazla abartmaya da gerek yoktur diye düşünüyorum. Nihayetinde karlarının düşmesinden korkulan bankalarımızın büyük kısmı dokuz aylık bilançolarında da ciddi kar artışı yaşamışlardır. Bana göre gelen bilançolarına göre, şu anki borsa fiyatları düşük kalmıştır. Ayrıca FED tahvil azaltımı kararı alırsa, ülkeden kaçar mı diye korkulan ve sıcak para diye tabir edilen para asıl borsalara girmez. Daha ziyade faiz enstrümanlarında, tahvil ve euro bondlarda bulunur. Asıl etki görülürse bu alanlarda görülecektir. BIST’de yaşanan aşırı spekülasyondur diye düşünüyorum.

Geçen hafta destek-direnç tablomuzda 73.500 seviyelerine dikkat çektiğimi görmüş olmanız lazım. Yani aslında bu seviyeleri teknik olarak da görmeyi bekliyordum. Ama sonra iyi veri-kötü piyasa, kötü veri-iyi piyasa beklentileri nedeniyle acaba bir yukarı deneme mi olur diye düşünürken, gelen iyi veri olunca, kötü piyasa etkisini gördük. Ben bunun yanlış algı yönetiminden kaynaklandığı görüşündeyim. FED kaynaklı bütün para Türkiye borsasına mı girdi de, FED kararları en çok Türkiye’den para çıkışına neden olacak?

Nihayetinde korkulan bu risk kurları da arttırınca, çok ciddi bir ihracat rekabeti yakaladığımızı göz ardı etmeyin derim. Sanayi şirketlerimizin karları artacaktır. BIST sadece bankalardan oluşmuyor. Diğer hisselerin de bankalarla paralel düşmesi anlamsızdır. En azından geçici etki nedeniyle olsa da, sonrasında negatif ayrışmayı tüm hisseler için beklemek hatalı bir beklenti olur. Bilançoları iyi gelecek ve gelmeye devam edecek hisseler, bir süre sonra pozitif ayrışacaktır bunu da unutmayınız!

Ekonomilerin düzelmesi, şirketler kötü iken olabilir mi? Tam tersi şirketlerin çarkları döndüğü için ekonomiler düzelmeye başlar. O zaman şirketlerin kar artışlarını beklemek asıl olması gereken algı olmalıdır. Lütfen algılarınıza sahip çıkın. Yanlış yönlendirilmesine müsaade etmeyin. FED tahvil azaltımı ekonomi kötü olduğu için değil, iyi olduğu için yapılacaktır. Ama ne zaman olur onu da bilemiyorum. Son verileri çok sağlıklı bulmuyorum. Devamında da tam tersi sürprizler olabilir. Ama ben bir an önce tahvil azaltımı başlasın ki, tepemizdeki bu Demokles kılıcından kurtulalım diyorum. Nihayetinde korkunun ecele faydası yoktur.

Kendi özelimizdeki belirsizlikler nedeniyle, düşüşler alım imkanı olarak kullanılmalı düşünceme rağmen, olası ekstra düşüş risklerimiz nedeniyle alım imkanlarımızın yarısına yakın bir kısmı yine de nakit tutulmalı görüşündeyim. Olur da, 73.500 seviyeleri aşağıya kırılırsa yeniden 70.000’li seviyeler görüldüğü takdirde kalan alım imkanı devreye alınmalı. Ya da yükselirken dirençler kırıldığı zaman bu kısım alıma yönelmelidir.

Kısacası elinde hisse olanlar korku ile satmayı değil, düşerse daha da almayı düşünsünler görüşündeyim. Türkiye için asıl riskin FED’in tahvil azaltması kararı olmadığını, asıl belirsizliğin 2014 yılındaki seçim riskleri olduğunu bilmenizi isterim.

Hepinize iyi bir hafta dilerim.

Saygılarımla

www.aydineroglu.comwww.borsaanalizci.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir