Para Borsa’nın konuğu, İstanbul Üniversitesi Risk ve Denetim Araştırma ve Uygulama Merkezi yöneticisi Doç. Dr. Davut PEHLİVANLI,
- Merhaba, Röportajımıza geçmeden önce sizi tanıyabilir miyiz ?
Öncelikle Para Borsa platformunun faaliyetlerini önemsediğimi ve ilgiliyle izlediğimi belirtmek isterim. Akademik uzmanlık alanım risk yönetimi, iç denetim ve hile denetimi olmakla birlikte uzun yıllar uygulamanın içinde kurumsal işletmelerde ve reel sektörden farklı ölçekten işletmeler özelinde ERP kurulum projeleri, iş zekası uygulamaları, iç denetim ve risk yönetimi sistem tasarımı faaliyetleri ile suistimal-yolsuzluk dosya yönetimlerinde yer aldım. Doğal olarak işletmelerde bu alanlarda hizmet verirken başta kurumsallaşma olmak üzere maliyet sistem danışmanlığı projelerini yönettim ve ticari karlılık ile sürdürülebilir peşinde koştuk.
- Risk ve Denetim Araştırma ve Uygulama Merkezi (DRAM) kuruldu.
Bu merkezin kurulma gerekçesi nedir ?
Riskler ve yönetimi Türkiye’de önemsenmiş gibi yapılan ama bütçe-maliyet tabanlı veya farklı gerekçelerle uygulamada hayat şansı bulamayan bir alandır. Yıllarca inşaat ve GYO sektörü başta olmak üzere gıda ve hızlı tüketimden zincir mağazacılığa kadar çok farklı sektörlerde döviz ve hammadde fiyat riskleri başta olmak üzere risk yönetimi konularını tartıştık ve bilişim forumlarında GRC uygulamalarının katma değerine yönelik sunumlar yaptık. Türkiye’nin içinden geçtiği bugünler bizlere risk yönetimi konusunda daha çok çalışma yapılması gerektiğini görmekteyiz.
Bu bağlamda uygulama tecrübelerinin verdiği farklılıkla akademik çalışmalar yapmak nihayetinde de risk ve denetim alanındaki uygulama problemlerinin çözümüne destek vermek merkezimin temel hedefidir.
- 24 Nisan 2019 tarihinde Alacak Riski ve Yönetimi Konferansı düzenliyorsunuz? Konferans hakkında bilgi alabilir miyiz?
Alacak riski konusu risk yönetiminin en temel çalışma alanıdır. Bankacılık da kredi riski olarak da ifade edilen alacak riski, alacakların tahsil kabiliyetinin şüpheli hale gelmesine denir.
Risk yönetimi, süreç yönetimi esaslı çalışan bir alandır. Alacak riskinin nasıl çıktığı sürecini özetleyecek olursak; işletmenin müşterisine limit tahsis etmesi, limitin teminata bağlanması, müşterinin mal veya hizmet talebine paralel limitlerin peşin veya vadeli olarak kullandırılması, tahsilatın gerçekleştirilmesi sürecin temel adımlarıdır.
Ekonomide belirsizliklerin arttığı dönemlerde işletmeler piyasada kredibilitesinden ve sermaye yeterliliğinden emin oldukları ve tahsilat kaygısı yaşamadan satış yapacakları müşteri bulmada sıkıntı yaşarlar. Bu durum da kademeli olarak öncellikle işletmelerin satışlarının düşmesine ve ciroların başabaş noktasının altına inmesine neden olur. Piyasa tabiriyle işletmeler “cepten-sermayeden yemeye” başlamışlardır.
Eğer ekonomi yönetimleri işletmeleri sermayeden yemeye başlamadan rahatlatabilirlerse riski yönetebilmişlerdir aksi risk yönetimi yerini kriz yönetimine bırakır. Risk yönetiminin yerini kriz yönetimine bırakması ise ekonominin kırılganlığına bağlı olarak kısa veya orta vadede gerçekleşebilir.
Merkez olarak 24 Nisan 2019 tarihinde Alacak Riski ve Yönetimi etkinliğimizde kriz yönetimine gerek kalmadan risk yönetimi kapsamında alınabilecek aksiyonları reel sektörden işletmeler, sigorta sektörü ve finans sektörü bakış açısıyla ele alacağız.
- Daralan ekonomi içerisinde alacak ve tahsilat sıkıntılarını yönetmede işletmelere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz ?
Alacak riskinin yönetimi çalışmaları müşteri işletmenin kabulü aşamasında başlayan bir süreçtir. Öncelikle müşteri kabulünde müşteri işletmenin mali yeterliliği ve piyasa istihbaratı yapılmalıdır. Bu analizlere paralel müşteri işletmelerin düzenli olarak performansı izlenmeli ve sipariş sıklığı, ödeme vaadine uyum seviyesi ile limit aşımlarının ek satış oluşturma kapasitesi gibi kritik faktörlere dayalı olarak müşteri işletmelerin verimlilikleri değerlendirilmelidir.
Unutulmamalıdır ki verimliliği azalan müşterilerde sermaye problemleri ve/veya yönetimsel problemler ortaya çıkar ve artık bu kotadan sonra bu müşterinin önceliği ticaret değildir. Öncelik likidite yönetimine kayar. Bu tür müşteri grupları için alacak riskinin yükseldiği tanımlaması yapılabilir ve müşteri öncelikle “izleme” grubuna alınmalı ardından duruma göre alacak bakiyesinin tasfiyesi değerlendirilmelidir.
- Risk yönetimi konusu hayli geniş. Finansal riskler de bu alanın önemli bir parçası. Kamu ve özel sektör kuruluşlarına ne tür hizmetler sunmayı planlıyorsunuz ?
Geçmişte risk yönetimi sistem tasarımı danışmanlık faaliyetleri kapsamında hem özel sektör hem de kamu da çalışma fırsatları yakaladım. Bu çalışmalarda borsaya açık firmalardan üretim ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren firmalara kadar farklı sektörlerde risk yönetimi departmanları oluşturduk.
Geçmişin tecrübesi ışığında şu anda İstanbul Üniversitesi Teknokent bünyesinde GRC alanında yazılım geliştiren bir girişimim var. Bu çalışmalar kapsamında geliştirdiğimiz iç denetim ve hile riski yönetimi alanındaki yazılımımızı bugünlerde bir e-ticaret firmasında iç kontrol uygulamalarını yazılım üzerinde senaryo bazlı işletmeye yönelik projemiz devam ediyor. GRC yazılımımızda 3. Modülümüz ise Risk Yönetimi olacak.
- İç denetim uygulamalarının ülkemizde geldiği noktayı değerlendirebilir miyiz? Dünya ile karşılaştırmalarda bulunabilir misiniz?
Global uygulamada iç denetiminin risk yönetimi temelli yürütüldüğünü görmekteyiz. Türkiye’de ise henüz bu bütünleşme diğer bir ifadeyle Risk Yönetimi Temelli İç Denetim uygulamaları olgunlaşma aşamasındadır.
Risk Yönetimi Temelli İç Denetim hazine risklerinden finansal risklere, operasyonel risklerden tedarik zinciri risklerine kadara bütün risklerin denetim evrenine dahil edildiği, denetim metodolojisinin risk yönetimi modellendiği ve doğal olarak da yazılım destekli uygulamaların denetim hayatına girdiği iç denetim yapılanmasını tarif etmektedir.
- Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim.
Bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.