Son bir kaç senedir, bu köşede defalarca ‘Küresel İklim Değişikliği’nin küresel ölçekte ‘birincil’ tehdit olarak tanımlandığını okumuşsunuzdur. Küresel iklim değişikliğinin Akdeniz Havzası açısından sebep olduğu en büyük tehdit ise, Afrika’nın ortasındaki ‘kurak ve aşırı sıcak’ iklim kuşağının ‘kuzey’e kayması suretiyle, Akdeniz Havzası’na yerleşiyor olma riski. Bu da, aşırı sıcak, tarihi ‘sıcaklık rekorları’nın kırıldığı, aşırı kuru ve ne yazık ki, orman yangınlarını birlikte tetikleyen ‘çevre tehdidi’ni de beraberinde getiriyor. Avrupa’nın ve özellikle Akdeniz’in önde gelen ülkelerinin bilim insanları ve araştırmacılar 2007’den bu yana Akdeniz’deki bu değişimi yakından takip etmekteler. Denizde, canlılara zarar veren bir yosun tipinin deniz sıcaklığındaki artışa bağlı olarak yayılma tehdididen, büyük orman yangınlarına kadar, ekolojik sistemi tehdit eden pek çok konu var.
Akdeniz’deki bitki örtüsünün, kara canlılarının ve deniz canlılılarının korunması ve neslinin devamının sağlanması, küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu kara toprağı ve deniz suyu sıcaklık artışının engellenmesiyle doğrudan bağlantılı. 2007 öyle bir kırılma noktası ki, 1997 ile 2006 arası Akdeniz’de orman yangını sayısı 6 bin düzeyindeyken, bu rakam 2007’de bir anda 10 bin 500’e çıkıyor. 2006 ile 2021 arası Akdeniz’de haftada orman yangınlarına maruz kalan alan büyüklüğü 5 bin hektardan 100 bin hektara tırmanırken, 2022’de aynı rakam bir anda 346 bin hektar alana sıçramış durumda. Geçen haftaki yazımızda, bu tablonun ve yangın tehdidinin Akdeniz’i öncelikli turizm destinasyonu kabul eden turistlerin tercihlerini dahi olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştik. İşin bir diğer tehdit boyutu ise, 2022 yılına kadar yangınların ciddi manada yoğunlaştığı dönem haziran ortasından eylül ayı sonuna kadar bir dönemle sınırlı iken, bilhassa 2021 ve özellikle 2022’de Akdeniz’de etkisini arttıran ‘ciddi kuraklık riski’ ile birlikte ciddi bir tırmanış gözlemlenmesi.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!