Akbank 2011 yılında yüzde 30 artışla 88 milyar TL’nin üzerine çıkan nakdi ve gayri nakdi kredileri yoluyla Türkiye’ye sağladığı desteği sürdürdü.
Akbank’ın 2011 yılında 3 milyar 205 milyon TL brüt kâr elde ettiğini kaydeden Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “Brüt kârı üzerinden 670 milyon TL vergi karşılığı ayıran Akbank’ın net kârı 2 milyar 535 milyon TL oldu.” dedi.
Akbank’ın tüm kaynaklarıyla Türkiye’nin uluslararası rekabette daha da öne çıkması için faaliyetlerine devam ettiğini kaydeden Binbaşgil, ”Toplam aktiflerimiz yaklaşık yüzde 17 büyümeyle 140 milyar TL’ye ulaştı. Gerek yurtdışı gerekse yurtiçi borçlanmalardan sağladığımız kaynağı Türk ekonomisinin ve reel sektörünün daha da büyümesine yönelik kullandırıyoruz. Yaklaşık yüzde 29 artarak 74 milyar TL’nin üzerine çıkan toplam nakdi kredi büyüklüğümüzle ekonomimize ve müşterilerimize artan oranda destek sağlamayı sürdürdük.” dedi
“Büyürken Türkiye’yi büyüten KOBİ’lerimizin çözüm ortağıyız.”
KOBİ’lerin Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme performansında ve yeni istihdam alanlarının yaratılmasında kilit rol oynadığını belirten Binbaşgil, “KOBİ’ler inovasyon ve girişimciliğin en önemli kaynaklarından biri. KOBİ’lerimiz büyüdükçe Türkiye’yi de büyüterek uluslararası rekabette daha üst sıralara taşıyacak. Ancak çalışmalar, KOBİ’lerin kredilerden aldıkları payın ekonomideki ağırlıklarına kıyasla çok düşük seviyelerde bulunduğunu işaret ediyor. KOBİ’lerin verimliliğini ve yarattıkları katma değeri artıracak yatırımların teşvik edilmesi büyük önem taşıyor. Akbank olarak KOBİ’lerimizin Ar-Ge faaliyetlerini artırmaları, üretim ve müşteri portföylerini büyütmeleri için sağladığımız özel finansman olanaklarıyla KOBİ’lerin tercih ettiği çözüm ortağıyız. KOBİ ve kurumsal kredilerimiz yoluyla sağladığımız desteği 2011’de bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 30 artırarak 49 milyar TL’nin üzerine çıkardık.” dedi.
“Yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle tüketicilere destek olmaya devam ediyoruz.”
Farklılaşan tüketici ve müşteri ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunarak Akbank’ın bu alandaki öncülüğünü sürdürdüğünün altını çizen Binbaşgil, “Teknolojideki ve trendlerdeki değişimlere paralel şekilde tüketicilerin ve müşterilerin de finansal ihtiyaçlarında ve beklentilerinde farklılıklar yaşanıyor. Tüketicilerin ve müşterilerimizin farklılaşan ihtiyaçlarına her kanaldan kesintisiz destek olmayı sürdürüyoruz. Tüketici kredileri ve kredi kartları kredileri ile sağladığımız destek 2011’de yüzde 27 artışla 25 milyar TL’nin üzerine çıktı. Bunun yanında, bireysel kredi kartı pazar payımızı da 2010 yılına göre 2.2 puan artırdık.” dedi.
“Risk odaklı bankacılıktan taviz vermeden kredilerle ekonomimize artan desteğimizi sürdürüyoruz.”
Uluslararası ekonomideki sorunların piyasa şartlarını zorlaştırdığı 2011’de de Türk ekonomisi ve reel sektörüne sağladıkları finansman desteğini kesintisiz sürdürdüklerini kaydeden Binbaşgil, “Kredilerle ekonomimize artan oranda destek sağlarken ihtiyatlı ve risk odaklı yaklaşımımızdan taviz vermedik. 2010 yıl sonu itibarıyla yüzde 2,2 seviyesinde bulunan takipteki kredi oranımız düşüş trendini sürdürerek 2011 yıl sonu itibarıyla yüzde 1,7’ye geriledi.” Takipteki kredi karşılıklarına da değinen Binbaşgil, Akbank’ın genel kredi karşılıkları da dikkate alındığında takipteki kredilere yüzde 157 oranında karşılık ayırdığının altını çizdi.
“Toplam mevduatlarımız yaklaşık yüzde 13 artışla 80 milyar TL’nin üstüne çıktı.”
Türkiye’deki tasarruf ve birikim oranlarının gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük seviyede bulunduğunun altını çizen Binbaşgil, “Akbank olarak yenilikçi finansal ürünlerimizle tüketicilerin ve müşterilerimizin tasarruf alışkanlığı kazanmalarına destek oluyoruz. Bunun yanında yurtiçi borçlanmada da banka bonosu ve tahvili ihraçlarımızla farklı borçlanma enstrümanlarını kullanarak ekonomimiz için yeni kaynak yaratılmasına öncülük etmeyi sürdürüyoruz. Akbank olarak farklı borçlanma enstrümanlarını kullanarak finansal piyasaların derinlik kazanmasına, finansal ürünlerin çeşitlenmesine ve bu yolla yatırımların artarak ekonomimize daha fazla kaynak aktarılmasına ayrı bir önem veriyoruz.” dedi.
Akbank’ın Türkiye genelinde yaygın şube ağı ile sağlam bir mevduat tabanına sahip olduğuna dikkat çeken Binbaşgil, bankanın toplam mevduatlarının yaklaşık yüzde 13 artışla 80 milyar TL’nin üstüne çıktığını kaydetti.
“Türk bankacılık sektöründeki yatırımlarımız devam ediyor.”
Sağlıklı büyümesini sürdüren Türk bankacılık sektörünün global ekonomideki şokların Türk ekonomisine etkilerini yumuşatarak kalkan görevi gördüğünü belirten Binbaşgil, “Son yıllarda Türk bankacılık sektörü büyük bir çıkış yakaladı. Ancak ülkemizde temel bankacılık ürünlerindeki penetrasyon seviyeleri gelişmiş ülkelerdekilere kıyasla hala düşük seviyede bulunuyor. Ancak milli gelirdeki artış, genç nüfus yapımız ve artan teknoloji kullanımı bankacılık sektörümüzün yüksek büyüme potansiyelini destekliyor. Biz de ülkemizin ve sektörümüzün geleceğine inanıyoruz. Türk bankacılık sektörüne 2011’de de yatırım yapmayı ve istihdam yaratmayı sürdürdük. 2011 yılında 35 yeni şube ile şube ağımızı 926’ya yükselttik. ATM sayımız 568 artışla 3,695’e ulaştı. 2011 yıl sonu itibarıyla en geniş ATM parkuruna sahip 2. özel bankayız. Aynı dönemde 1,328 yeni arkadaşımız Akbank ailesine katıldı.” dedi.
“Sürdürülebilirlik alanındaki öncü projelerimizle ülkemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz.”
Sürdürülebilirlik kavramının Türkiye’nin gündemine yeni yeni girmeye başladığı bir dönemde Akbank’ın bu alandaki çalışmalarına başladığının altını çizen Binbaşgil, “Sürdürülebilirlik konusunda uzun vadeli bir bakış açısıyla ilkleri temsil eden projeleri hayata geçirdik. 2010’da Türkiye’de mevduat bankaları arasında bir ilke imza atarak GRI formatında hazırlanan Sürdürülebilirlik Raporu’muzu yayınlamıştık. Bu sene GRI formatlı Sürdürülebilirlik Raporu’muzun 3.sünü yayınlayacağız. Sabancı Üniversitesi’yle birlikte küresel iklim değişikliğine karşı somut adımlar atmaya yönelik uluslararası alanda en prestijli ve en yaygın çevre girişimi olan Karbon Saydamlık Projesi’ni (CDP) Türkiye’de hayata geçirdik. CDP Global 500 raporuna 2010 yılından beri Türkiye’den üst üste 2 kere giren tek kurum olduk. Karbon Saydamlık Projesi’ne her sene daha fazla Türk şirketinin katılmasını memnuniyetle izliyoruz. Kültür-sanat, eğitim & gençlik, girişimcilik ve çevre gibi farklı konularda gerçekleştirdiğimiz ve desteklediğimiz projelerle ükemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz.” dedi.
“Akbank Türkiye’nin En Değerli Banka Markası.”
Akbank’ın Brand Finance tarafından hazırlanan “Dünyanın En Değerli 500 Banka Markası – 2012” sıralamasında “Türkiye’nin En Değerli Banka Markası” olduğunu vurgulayarak bankanın bu gücünü Türkiye’nin yıldızını daha da parlatmak için kullanmaya devam ettiğini kaydeden Binbaşgil, “Akbank olarak global ekonomide çalkantıların sürdüğü 2011 yılı gibi zorlu döneme de başarılı performansımızla damgamızı vurduk. Yılı güçlü bir bilançoyla kapatıyoruz. Ayrıca ‘Türkiye’nin En Değerli Banka Markası’ olarak çok önemli bir uluslararası başarıya imza attık. Bu başarı Akbank’ın yenilikçi ürün ve hizmet sunumundaki öncülüğünün, başarılı finansal performansının, yıllara dayanan tutarlı iletişim çalışmalarının ve herşeyin ötesinde Akbanklılar’ın özverili çalışmalarının bir sonucu. Sahip olduğumuz bu gücü ülkemizin daha büyük atılımlar yapmasına destek sağlamak için kullanmaya devam ediyoruz.” dedi.
Akbank’ın 2011 yılında 60’a yakın prestijli ödül kazandığının altını çizen Binbaşgil, “Akbank Türkiye’nin en çağdaş, müşteri odaklı, yenilikçi ve dinamik kuruluşlarının başında geliyor. Bankamızın ‘Türkiye’nin En Değerli Banka Markası’ olmasında ve diğer başarılarının arkasında her şeyden önce işinde fark yaratan, inovasyona inanan çalışanlarımız bulunuyor. Başta çalışanlarımıza olmak üzere tüm müşterilerimize ve hissedarlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi.