ABD’nin bıçak sırtında görülen başkanlık seçimi küresel piyasalarda çoktan fiyatlanmaya başladı başlamasına ancak 2021’deki kongre baskını, Eski Başkan Trump’ın az bir farkla seçim kaybetmesi durumunda 6 Kasım sabahının şaibeli bir güne dönüşeceğini akıllara getirmektedir. Diğer taraftan seçim sonuçları konusunda bir şaibe olmasa da piyasalar, yeni hükümetin kurulacağı Ocak ayı sonuna kadar topal ördek modunda hareket edebilir.
Bu defaki ABD başkanlık seçimi, eski başkan Trump’ın MAGA (Make America Great Again) ideolojisi nedeniyle küresel ekonomi açısından çok fazla bir öneme sahip. İki başkan adayının söylemleri açısından hem ABD hem de küresel ekonomiyi doğrudan etkileyen yaklaşımlar var:
Başkan Yardımcısı Kamala Harris, diğer demokrat başkanlar gibi ABD’nin küresel kurumlara liderlik eden tipik tavrını benimsemekle birlikte aynı zamanda kapitalizmin serbest piyasa normuna aykırı bir dizi atipik öneride de bulundu. Kurumlar vergisi oranının yüzde 21’den yüzde 28’e çıkarılması, gıda sektöründe fahiş fiyat uygulamasının federal düzeyde yasaklanması, konut arzını artırmak için büyük çaba gösterilmesi ve çocuklu aileler ile ilk kez ev sahibi olacaklar için daha fazla vergi indirimi gibi unsurlar bu türden sayılabilir.
Eski Başkan Trump ise Harris’in vergi artışı ve fiyat kontrollerine dayanan bu tip önerilerinden kendisine çok işlevsel bir argüman bularak, çok sayıda rijit sayılabilecek ekonomik söylem geliştirdi. Ancak iki adayın ekonomik vaatleri arasındaki en belirgin ayrım, Harris’in söylemlerinin çoğunlukla ABD’li seçmeni ilgilendiriyorken, Trump’ınkinin neredeyse tüm dünya ekonomisine etkileri olabilecek tarafları olmasıydı.
Trump’ın doları düşürerek, dış ticaret açığını kapama savı çok tartışıldı. Bu konulara ilişkin yazılarıma aşağıdaki linklerden ulaşılabilir:
https://www.dunya.com/kose-yazisi/maga-senaryolari-i-dolar-ve-altin/738685
https://harici.com.tr/trump-ve-harrisin-ekopolitik-yaklasimindaki-temel-farklar/
Ancak Çin ve AB başta olmak üzere dünyanın geri kalanını en fazla ilgilendiren kısım hiç kuşkusuz Trump’ın ABD ithalatına koyacağını her fırsatta ifade ettiği ekstra gümrük tarifeleridir. AB nezdinde son haftalarda acil toplantılara konu olan bu mevzu, o kadar panik yaratıcı ki tüm ithalatlara konulacak yüzde 10 sabit vergi, AB’nin ABD’ye yıllık ihracatını yaklaşık 150 milyar Euro azaltıyor. Eski Başkan’ın Ukrayna yardımları ve NATO’nun savunma harcamaları konusundaki tutumuna girmek dahi manasız olabilir.
Diğer taraftan Trump’ın vergi indirimlerinin ABD’deki mevcut bütçe açığını Kamala Harris’e göre çok daha fazla arttıracağı, yine Fed’e ilişkin görüşlerinin bankanın itibarını zedelediği aşikar. Nihayetinde seçimlerde ortaya çıkan rijit söylemlerin birçoğunun pratikte mümkün olmadığı biliniyor. Ancak Trump’ın başkan olması halinde küreselleşmeden mevcutta ortaya çıkan bölgeselleşmelerin çok daha fazla derinleşeceği de bir gerçek.İlave tarifelerin hayata geçmesi durumunda ise ekonomide hem daralma hem de enflasyonist sürecin kronikleşme riski devreye giriyor olacak.
Piyasalar açısından bakıldığında ise salıncak eyaletler ve başabaş gözüken anketlerden çok seçime yönelik bahislerin öne çıktığı bir resim karşımıza çıkıyor. Bu bahislere göre en sert dalgalanmaların görüneceği iki piyasa; tahvil ve döviz…
Hazine piyasasındaki gelecekteki hareketleri yakından takip eden bir gösterge olan Ice BofA Move endeksi, Ekim ayında yaklaşık yüzde 40 arttı ve bu hafta başında bir yıldan uzun süredir en yüksek seviyesine ulaştı.
Hazine tahvilleri son haftalarda yatırımcıların enflasyonist politikalara yol açabilecek bir Cumhuriyetçi zaferinin daha olası hale geldiğine karar vermesiyle zaten sert bir şekilde satıldı. Tahvillerdeki oynaklık konusundaki piyasa beklentilerini yansıtan MOVE endeksi, yatırımcıların daha fazla dalgalanma beklediklerini gösteriyor.
Diğer taraftan en bilinen volatilite göstergesi olarak Vix endeksi, Perşembe günü ABD teknoloji hisse senetlerinde yaşanan satış dalgasına öncülük etmesiyle 23’ün üzerine çıkmasına rağmen, manşet seviyesinde nispeten sakin kaldı.
Beklenen döviz piyasası oynaklığı ise tüccarların ABD ithalatına yönelik kapsamlı tarifeler gibi politika önerilerinin potansiyel etkisini tartışmasıyla yükselirken, son üç ayda düşüş kaydeden dolar endeksinin de son bir ayda yüzde 3,5’a yakın bir yükseliş kaydettiğini görüyoruz.
Özetle bol gerilimli ve belki de şaibeli bir haftaya girerken, küresel piyasaların yeni tür bir “gariplikler dünyasına” ne kadar hazır olduğunu da sınamış olacağız.