ABD Ekonomisinin Görünümü

Dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD, aynı zamanda para birimi doların bir çeşit dünya parası olmasının da verdiği üstünlükle, yirminci yüzyılın ikinci yarısına doğru ele geçirdiği hegemon devlet pozisyonunu, Çin’den gelen meydan okumaya karşın sürdürüyor.

ABD, Türkiye’nin ihracatında (2023 yılında 14,8 milyar dolar) Almanya’dan sonra ikinci büyük ülke konumunda yer alıyor. Buna karşılık ithalatımızda da (15,8 milyar dolarla) en büyük beşinci ülke durumunda bulunuyor. Buna göre Türkiye, ABD ile olan dış ticaretinde 1 milyar dolar açık veriyor.

GSYH

ABD’nin GSYH’si 2023 yılı itibarıyla 25,5 trilyon dolar (Türkiye’nin GSYH’si 1,1 trilyon dolar.) Demek ki ABD, yaklaşık olarak 23 Türkiye zenginliğinde bir ekonomi.

2012 yılında 16 trilyon dolar olan GSYH on bir yılda on trilyon dolara yakın büyüyerek 25,5 trilyon dolara ulaşmış. Bu yükseliş eğilimindeki tek düşüş 2020 yılında yaşanan pandemi sırasında gerçekleşmiş.

Kişi Başına Gelir

ABD, 64.623 dolarlık kişi başına gelirle, kişi başına geliri en yüksek ülkeler arasında yer alıyor (onuncu sırada.)

2012 yılında kişi başına gelir 54,2 bin dolarken 2023 yılında 64,6 bin dolarlık bir kişi başına gelire ulaşılmış görünüyor. Bununla birlikte ABD’de gelir dağılımı oldukça bozuktur. Gelir dağılımı adaletini ölçmekte kullanılan Gini katsayısı 2022 yılı itibarıyla 0,47’dir (Türkiye’de 0,43.) Gini katsayısı 0’a ne kadar yakınsa o kadar adaletli, 1’e ne kadar yakınsa o kadar adaletsiz bir gelir dağılımı olduğunu gösterir. Buna göre 0,47’lik Gini katsayısı ABD’de adaletsiz bir gelir dağılımı olduğuna işaret ediyor.

Büyüme

ABD, ekonomik anomaliler yaşandığı dönemler dışında ortalama olarak yüzde 2 – 3 arasında bir düzeyde büyüyen bir ekonomidir.

Grafiğe bakıldığında anomali yaşanan yıllardaki küçülmeler görülebiliyor. Pandemi döneminde ekonomide derin bir küçülme yaşanmış, ardından baz etkisiyle hızlı bir toparlanma ortaya çıkmış. 2022 yılının ilk iki çeyreğinde yeniden bir resesyon yaşanmış ama oradan da çıkış çabuk gerçekleşmiş görünüyor. 2023 yılının son çeyreği itibarıyla ABD ekonomisi yüzde 3,1 oranında bir büyüme düzeyi yakalamış durumdadır.

PMI

Geleceğe ilişkin beklentileri gösteren PMI endeksi (satın alma yöneticileri endeksi) son dönemde düşüş eğiliminde bulunuyor.

Grafik, ABD’de PMI endeksinin iniş çıkışlarla geldiğini, özellikle pandemi döneminde yaşananları yansıtır biçimde gerilediğini ortaya koyuyor. 2024 yılının ilk üç ayında PMI sürekli gerileme göstermiş durumdadır. Bu da büyüme konusunda endişelere yaratıyor.
İşsizlik

ABD için tahmin edilen doğal işsizlik oranı yüzde 5 dolayındadır. Buna göre ABD’de işsizlik oranı yüzde 5 dolayındaysa bu durum doğal işsizlik oranı sınırları içinde kabul edilir.

Yaşanan küresel kriz, pandemi gibi büyük krizlere karşın ABD’nin bugünkü işsizlik oranı olan yüzde 3,9 doğal işsizlik oranının da altında bir orandır. Amerikan ekonomisinin belki de en başarılı göstergesi budur.

Enflasyon

ABD Merkez Bankası Fed, dünyadaki birçok merkez bankasından farklı olarak birden fazla hedef güden bir merkez bankasıdır. Bu hedeflerden birisi ve önde geleni enflasyondur. Fed, enflasyon için ideal olarak tanımladığı yıllık yüzde 2 oranını tutturmaya çalışmaktadır.

Küresel kriz sonrasında ekonomiyi canlandırmak için parasal gevşeme yoluna giden Fed, sonrasında enflasyonu belirli bir düzeyde tutmayı başarmıştı. Pandemi sonrasında yeniden parasal gevşemeye gidilince enflasyon bir kez daha denetimden çıktı ve 2022 ortasında yüzde 9,1 ile zirveye çıktı. Bunu düşürmek için arka arkaya faiz artıran Fed, enflasyonu düşürmeyi başardı. Bugün yüzde 3,2 düzeyinde olan enflasyon, birçok ülkeye göre ideal düzeyde görünmesine karşın Fed, bu düzeyi yeterli bulmuyor ve yüzde 2’ye düşürmeye çalışıyor. O nedenle de faiz indirimlerine başlanması yolundaki beklentileri en azından şimdilik karşılıksız bırakıyor.

Bütçe Dengesi

Bir ara yüzde 3 düzeyine indirmeyi başardığı bütçe açıklarını, pandemi sonrasında yaşanan harcama artışları ve vergi indirimleriyle iyice yükselten ABD şimdilerde bununla mücadele ediyor.

2020 yılında yüzde 15 gibi devasa bir orana çıkan bütçe açığı, izleyen yıllarda düşüşe geçerek 2023 yılında yüzde 6’ya geriledi. Bununla birlikte yüzde 6 oldukça yüksek bir bütçe açığıdır ve kamu borçlanmasının da artmasına yol açmaktadır.

Kamu Borç Yükü

Yaşanan küresel kriz ve pandeminin etkisiyle artan bütçe açıkları, zaten yüksek düzeyde olan kamu borçlanmasının da hızla artmasına yol açtı.

2012 yılında yüzde 99 düzeyinde olan kamu borç yükü (kamu borç stoku / GSYH oranı) 2023 yılı sonunda yüzde 132’ye yükselmiş durumdadır. Bu büyük borçluluk durumu ekonomiyi tehdit eden önemli sorunların başında geliyor. ABD yönetimi birkaç yılda bir bu borçlanmayı devam ettirebilmek için Kongre’den borç limiti artırma yasası geçirmek zorunda kalmakta, bu da her seferinde ekonomi için sorun oluşturmaktadır. Buna karşılık parası bir dünya parası olduğu için dış borç diye bir sorunu olmayan, bir başka deyişle her türlü borcunu kendi bastığı dolarla ödeyebilecek durumda olan ABD için bu borç sorunu başka ülkeler kadar büyük sayılmayabilir.

Cari Denge

ABD ekonomisi geleneksel olarak dış denge açığı veren bir ekonomidir. O nedenle her yıl belirli oranda cari açıkla karşılaşır.

2023 yılı itibarıyla ABD’nin cari açığı yüzde 3’tür. Bu oran makul sayılabilecek bir orandır.

Değerlendirme

ABD ekonomisi gerek küresel kriz, gerekse pandemide yaşanan darbelere karşın gelişmiş ülkeler içinde bu krizleri en iyi şekilde atlatmayı başarabilmiş ekonomidir. Henüz tam olarak sorunlar çözülmüş olmasa da birçok gösterge açısından ABD ekonomisinin iyi durumda olduğunu söylememiz mümkündür. Bunun birkaç nedeni olduğunu düşünüyorum: (1) ABD, diğer ekonomilere göre krizlere daha hızlı ve kapsamlı müdahale edebilmektedir. Bunu küresel kriz ve pandemi sırasında kanıtladı. Her ne kadar bazı gecikmeler yaşanmış olsa da diğer gelişmiş ülkelerdeki gecikmelerle karşılaştırıldığında ABD’deki gecikmelerin ihmal edilebilir olduğunu kabul etmek gerekir. (2) Yaptığı uygulamalar ekonominin kurallarına, ABD’nin koşullarına ve reel para sahibi olmanın üstünlüklerine uygun uygulamalar olduğu için çabuk sonuç alabildi. (3) Fed, gerek ABD’de gerekse dünyada büyük bir saygınlığa sahip olduğu için açıklamalarıyla beklentileri yönlendirebildi.