Mahfi Eğilmez – 29.07.2016
Bana çok sorulan sorular arasında “üniversiteler arasında ne gibi farklar olduğu” sorusu da var. Bir örnek vermem gerekirse öğrenciler Boğaziçi Üniversitesi’nde okumakla Ankara Üniversitesi’nde aynı bölümü okumak arasında bir fark olup olmadığını soruyorlar. Birçok fark sıralanabilir. Bu farklar; okulun bulunduğu konumdan tutun, hocaların kalitesine, sağlanan imkânlara, eğitimin kalitesine, sınıflardaki sayının azlığı veya çokluğuna kadar birçok alanı kapsayabilir. Ama bana sorarsanız en net fark bu bölümlere girişteki taban puanlar arasındaki farktır.
Kendi alanım olan ekonomi bölümü üzerinde yaptığım kısacık bir araştırmadan giderek birkaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu arada karıştıranlar için söyleyeyim ekonomi ile iktisat aynı şeydir. Ekonomi Latince, iktisat Arapça kökenlidir. Türkiye’de uzun yıllar bu bölüme iktisat dendi. İngilizce eğitim yapan okullar (Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ) İngilizce adı olan Economics’i kullandıkları için Türkçeye de ekonomi olarak çevirip kullandılar. Sonraları yeni açılan üniversitelerin kimisi bu bölümü Ekonomi, kimisi de İktisat diye adlandırdı.
Yaptığım araştırmaya göre ekonomi (iktisat) bölümleri içinde en yüksek taban puanla öğrenci kabulü yapan okul Boğaziçi Üniversitesi. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 2015 yılında 467 taban puanla öğrenci kabul etmiş. Buna karşılık en düşük puanla öğrenci alan bölüm de İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim İktisat Bölümü. Bu bölüm 155 puanla öğrenci kabul etmiş. Görüleceği gibi en yüksek puanla en düşük puan arasında 312 puan ve tabii on binlerce öğrenci var. Her iki bölümde de aynı hocaların aynı istekle ve kalitede ders verdiğini düşünelim. Yine de bu iki bölümden yetişecek öğrenciler, belki az sayıda istisna dışında, aynı kalitede olmaz. Çünkü bu puan farkı bize bu öğrencilerin ortaöğretimden gelirken çok farklı bir yetişme kalitesiyle gelmiş olduklarını gösteriyor. 467 taban puan alacak biçimde yetişmiş bir öğrenciye ekonomiyi, matematiksel ekonomiyi, ekonometriyi, istatistiği, analiz yapmayı anlatmak başka bir şey, 155 puan alabilecek şekilde yetişmiş bir öğrenciye bunları anlatmak başka bir şeydir. Buna bir de hocalar arasındaki kalite farkını eklersek sonuç daha da farklı çıkar.
Daha düşük puanlı üniversitelere giren öğrencilerin aradaki farkı kapatmak için çok daha fazla çalışması gerekiyor. Bu öğrencilere önerim kendi bölümünde okutulmayan ama ileride giriş sınavlarında karşılarına çıkacak alanların kitaplarını da çalışmalarıdır. Örneğin ekonomi bölümünde okuyanlar için hukuk, muhasebe, maliye, finans gibi alanların kitaplarını çalışmak gerekiyor. Ancak bu şekilde kendilerinden yukarı puan alıp daha iyi üniversitelere girmiş ve bu durumuna güvenerek fazla çalışmayan, başka alanlardaki eksiklerini kapatmayı hedef almayan öğrencileri geçebilirler.
Lisede başarısız olmak üniversitede başarılı olmanın önünde engel değildir. Üniversite ayrı bir yerdir. Ve önceki başarısızlıklardan bağımsız olarak orada başarı elde edilebilir. Ortaokul ve lisede iyi bir öğrenci olmadığım halde bir sürü kursa filan da giderek o zaman yüksek puanla öğrenci alan Mülkiye’ye girmeyi başarmıştım. Lisede çalışkan bir öğrenci olmadığımdan farkı kapatabilmek için çok çalışmaya başladım. Gerçekten de bir süre sonra liselerden çok büyük başarıyla gelmiş öğrencilerle olan farkı kapatıp öne geçtim. Lisede sürekli bütünlemeye kaldığım matematik dersinin sınavında sınıfın en yüksek notunu almam bu çabamın doruk noktasıydı mesela. Kendi yaşadığım deneyim olduğu için bunu burada rahatlıkla anlatabiliyorum. Düşük puanlı üniversitelere giren öğrencilerin farkı kapatabilmeleri için iki, üç kat daha fazla çalışmaları, yüksek puanla öğrenci alan okullarda okutulan kitapları alıp onları da çalışmaları gerekiyor. Ben öyle yaptım. Gerçi Mülkiye en yüksek puanla öğrenci alıyordu ama yine de ODTÜ ekonomi bölümünde, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde okutulan kitapları alıp yaz aylarında çalıştım. Hatta İktisat Fakültesinde pek çok hoca hiç tanışmadığım halde benim hocam olmuş kadar öğrenimime katkı yapmış oldu.
Bu arada en yüksek puanla en iyi üniversitelere yerleşmiş öğrencilere de bir şey söylemek istiyorum. Sizin de çok çalışmanız gerekiyor. Aksi takdirde sizden düşük puanla başka üniversitelere giren öğrenciler arasından çıkacak çok çalışkan öğrenciler sizi geçebilir.
Her ne kadar bu yazdıklarım ekonomi bölümleri için geçerli gibi görünse de aslında üniversitelerin bütün bölümleri için aşağı yukarı benzer karşılaştırmalar yapmak mümkündür.