Mahfi Eğilmez – 07.12.2013
Bundan 3500 yıl kadar önce Hititler, Asurlular ve Babilliler aynı adı taşıyan ağırlık ölçülerini kullanıyorlardı: Şekel ve Mina (ya da mana.) Bu ağırlık ölçüleri aynı zamanda bugün İngiliz pound sterlininde olduğu gibi gümüşe dayalı olarak kullanılan bir çeşit para birimi ölçüsü idi. Hititler, Asurlular ve Babillilerle aynı adı taşıyan ağırlık ölçüsü ve dolayısıyla para birimini kullansalar da bunların ağırlıkları arasında fark vardı. Hititlerin ülkesinde, ya da onların deyimiyle Hatti ülkesinde, 1 Şekel 12,5 gram ağırlığa; 40 Şekele eşit olan 1 Mina ise 500 gram ağırlığa eşitti. Buna karşılık Asur ve Babil’de 1 Şekel 8,33 gram ağırlığa; 60 Şekele eşit olan 1 Mina 500 gram ağırlığa eşit idi. O zamanki değerini bir kenara bırakarak yalnızca karşılaştırmayı kolaylaştırmak için gümüşün gramını bugünkü değeriyle 3 TL olarak alırsak şöyle bir tablo yapma olanağımız var:
Ağırlık (gram karşılığı)
|
Şekel
|
1 MinaKaç Şekel
|
Mina
|
Hititlerde
|
12,5
|
40
|
500
|
Asur ve Babilde
|
8,33
|
60
|
500
|
Para Birimi (gümüş karşılığı)
|
|||
Hititlerde
|
37,5 TL
|
40
|
1.500 TL
|
Asur ve Babilde
|
25 TL
|
60
|
1.500 TL
|
Bu eşitliklerden gidersek 1 Hitit Şekelinin 1,5 Asur şekeline eşit olduğunu görürüz. Ya da tersinden okursak 1 Asur Şekelinin 0,66 Hitit Şekeline eşit olduğunu. Ne var ki bu ilişkiye bakarak Hitit parasının daha değerli olduğunu söyleyemeyiz. Eğer bunu söyleyebilsek Hitit ekonomisinin daha güçlü olduğu yolunda bir tahmin yapma olanağımız olurdu. Ama yalnızca bu değişim oranlarına bakarak Hitit parasının daha değerli ve dolayısıyla Hitit ekonomisinin daha güçlü olduğunu söyleme olanağımız yok. Söyleyebileceğimiz tek şey Hitit parasının Asur ve Babil paralarına göre daha fazla gümüşten yapıldığıdır. Bu eşitlikler çerçevesinde örneğin Hitit pazarında 3 Hitit Şekeline satılan gömleğin Asur ya da Babil pazarında 4,5 Asur Şekeline satılıyor olması gerek. Ya da en fazla taşıma parası kadar ucuza.
Komşu topraklarda aynı adı taşımasına karşın iki farklı ölçüde para birimiyle karşılaşmamızın temel nedeni yine ağırlık ölçüsüyle ilgili bulunuyor. İlk ağırlık ölçüsünün insanın taşıyabileceği kadar yük olduğu tahmin ediliyor. Buna Sümerde Gun, Akadda Biltu adı verilmişti. Daha sonraları ortaya çıkan Mina, Gun ya da Biltu’nun altmışta birini ifade ediyordu. Mina’nın altmışa bölünmesiyle çıkan ölçüye de Sümercede Gin, Akadcada Şekel deniyordu. Asur ve Babil, Sümer ve Akadda geliştirilen bu sayı sistemini benimseyip ölçülerini ona göre oluştururken Hititler, aynı ölçü adlarını kullanmalarına karşılık, Mina ile Şekel arasında 60 katlık bir fark yerine kırk katlık bir farka dayanan bir sayı sistemini benimsemişlerdi. Bu ölçüler, Anadolu’ya Asurlu tüccarlar tarafından taşındığı halde Hitit topraklarında bu farklı sayı sisteminin nasıl ortaya çıktığını tam olarak bilmiyoruz.
Eğer Hitit şekelindeki gümüş ayarının Asur ya da Babil Şekellerindeki gümüş ayarından düşük olduğunu bilseydik ve o durumda böyle bir eşitlik ortaya çıkıyor olsaydı Hitit parasının daha değerli olduğunu ve Hitit ekonomisinin daha güçlü olduğunu söyleyebilirdik. O zaman Hitit Şekeli Dolar ve Euro gibi rezerv para niteliği kazanacak ve Asurlu tüccarlar ellerine geçen satın alma gücü daha yüksek olan, Hitit Şekellerini saklayacaklardı. Yani bugünkü Dolarizasyonun bir benzerini Hitit Şekelizasyonu olarak 3500 yıl önce yaşamış olacaktı bu topraklar. Ne yazık ki iki parada kullanılan gümüşün bugünkü anlamda kalitesini ölçmek için elimizde bilgi yok. O nedenle bugünkü bilgilerimiz doğrultusunda her iki parada da aynı nitelikte gümüş kullanıldığını, Hitit parasını değerli kılan tek nedenin fazla gümüş miktarı olduğunu söylemekle yetineceğiz.
Özetle söylemek gerekirse bugünün dünyasında döviz kurları olarak bildiğimiz şey, antik dünyada sayı sistemleri farkından ibaretti.
Not: Bu yazı ilk kez 15.02.2004 tarihinde Radikal Gazetesinde aynı adla yayınlanmış olan yazımın elden geçirilmiş halidir.
Kaynaklar:
Mahfi Eğilmez, Hitit Ekonomisi, Ege Yayınları, İstanbul, 2005.
Erkan Ildız, Eski Çağda Bankacılık ve Bankerlik, Türkiye Bankalar Birliği yayını, İstanbul, 2013.