Dünyanın önde gelen düşünce kuruluşları, başlıca sigorta kuruluşları ve yönetim danışmanlık şirketleri harıl harıl 2025’in küresel risk analizlerine gömülmüş durumdalar. Bunun nedenini bir kaç noktada derinlemesine masaya yatırmamız gerekiyor. Birincisi, küresel ölçekte enflasyon baskısı ve ekonomik belirsizliklerin sebep olduğu oynaklığı kontrol altında tutmak adına, önde gelen merkez bankalarının yüksek faiz ve daraltılmış para arzına dayalı sıkı para politikası tedbirleri çarpan etkisi ile reel sektörde gözlenen kırılmaları derinleştirmekte. Önde gelen ekonomilerin tümünde fiyat istikrarı, büyüme ve istihdam üçlemesi kırılgan bir zeminde ilerliyor. Yatırım maliyetlerindeki ciddi artış dijital dönüşüm ve enerji dönüşümü gibi kritik alanlardaki hedefleri de, büyümeyi de, yeni istihdam fırsatlarını da zora sokuyor.
Bilhassa temiz ve yenilenebilir enerjiye geçişin gecikmesi, dünyanın önde gelen şirketlerinin üst düzey yöneticileri için bir numaralı öncelikli risk olarak tanımlanan küresel iklim krizinin etkilerini azaltmaya yönelik umutları da kırmakta. Önde gelen ekonomilerin tümü, bir yandan sıkılaştırılmış para politikası patikası, bir yandan da artan jeopolitik gerginlik ve çatışmalara karşı daha dayanıklı reel sektör ağı oluşturma arasında sıkışmış durumdalar. İkincisi, binlerce üst düzey yönetici ve uzmanın katılımıyla yapılan en taze anket ve araştırmalar, katılımcıların yüzde 98’inin küresel ve jeopolitik gerginlik ve çatışmaların tetiklediği krizlerin dünya vatandaşlarının günlük hayatlarında ağırlaşan ölçüde belirgin etkilere sebep olduğunda hem fikirler; yaşam standardı erimesi, yoksulluk, artan işsizlik, ekonomik umutların zayıflaması gibi.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!