Rüzgar Enerjisini Bekleyen 5 Büyük Gelişme
Enerji alanında 2020 yılı bir film olsa, adı “Rüzgarın Yükselişi” olurdu. COVID-19 pandemisi, ekonomik durağanlık ve geleneksel enerji kaynaklarından üretimin az olmasının karşısında 2020 yılında kuvvetli esen rüzgara dikkat çeken Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, 2021 ve sonrasında rüzgar enerjisi sektöründe köklü değişimlerin olacağını aktarırken rüzgarın yeni yol haritasını da paylaşıyor.
Daha temiz bir çevre ve sürdürülebilir bir enerji için tüm ülkelerin yönünü çevirdiği rüzgar enerjisi sektörü, her geçen gün büyüyor. 2020 yılında yaşanan birçok zorluğa rağmen büyümesine ara vermeyen rüzgar enerjisi sektöründe gelecek yıllar daha da umut verici gözüküyor. Doğa dostu rüzgar enerjisi santrallerine servis sağlayan Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre 2021 ve sonrasında rüzgar enerjisi, toplum ve ülkeler bazında ana enerji kaynağı olarak görülecek. Rüzgarın santrallerinin büyüme anahtarının da rüzgar türbinlerine gerçekleştirilecek tam donanımlı bakım hizmetleri ile rüzgar enerjisini depolamak için kullanılacak olan pil teknolojileri olacağının altını çizen Aydın, 2021 ve sonrasında rüzgar enerjisini bekleyen öngörülerini sıralıyor:
1. Enerji politikalarında rüzgar enerjisi ilk sıralarda olacak. Ekonomik etkenler, çevresel faktörler ve geleceğe daha temiz bakabilme arzusu, rüzgar enerjisinin gelişmesinde önemli noktaları barındırıyordu. Artık bunlardan daha fazlasının rüzgar enerjisine yönelimi gerçekleştirdiği görülüyor. Fosil yakıtların tükeniyor olması, dünyayı etkileyen salgın ve krizlerde enerji üretimlerinin ihtiyaçları karşılayamıyor oluşuna karşılık rüzgar enerjisinin en kötü günlerde bile rekor seviyelerde enerji üretimi gerçekleştirmesi, 2021 ve sonrasında enerji politikalarında ilk sıralarda rüzgarın yer almasına ön ayak olacak.
2. Rüzgar enerjisinin depolanması için pil teknolojileri geliştirilecek. Rüzgar enerjisinde büyümenin anahtarlarından biri depolama kaynakları olarak görülüyor. Büyük pil teknolojilerinin gelişerek ekonomik hayata katılması ile enerjinin depolanması önemli kazanımlar sağlarken, yatırım ve üretim prosesleri dikkate alındığında en ucuz yöntem olan rüzgar enerjisinin daha da tasarruflu bir enerji kaynağı olmasının önü açılacak.
3. Türbinlerin durmaması için planlı bakımlar daha sıkı ele alınacak. Bakımı yapılmayan arabanın sizi yarı yolda bırakması gibi kontrolleri ve bakımları gerçekleştirilmeyen türbinlerin de enerji üretmesi beklenemez. Ayrıca arabalardaki soruna bağlı çözüm hızlı gerçekleştirilirken, bir rüzgar türbinin kalbi olan dişli kutusundaki arızanın giderilmesi ise günleri ya da haftaları alabiliyor. Yatırımcıların bu konudaki bilinç düzeyinin son 5 yılda ciddi oranda artması ve planlı bakımlarla önüne geçtiği birçok sorunun ortaya çıkmaması ile elde ettiği kazancın değerini görmesi, planlı bakım servislerinin daha da artacağını gösteriyor.
4. Teknoloji ve rüzgar ayrılmaz bir bütün olacak. Türbinlerin bileşenlerinin üretiminden, santrallerde işletilmesine ve planlı/plansız bakımlarının her aşamasında gerçekleştirilen operasyonlarında, teknoloji rüzgarın yardımcısı olarak bulunuyor. Özellikle bakım ve onarım hizmetleri esnasında drone teknolojisinin gittikçe yükselen yıldız olması ve makine öğrenmesinin rüzgar enerjisi verilerinin işlenmesi alanında daha aktif kullanılıyor oluşu, 2021 ve sonrasında rüzgarın teknolojisi diye bir kavramla karşılaşılmasına neden olacak.
5. Kara rüzgarlarının yanı sıra açık deniz rüzgarının da yükselişine tanık olunacak. Rüzgar enerjisi denilince daha çok akla karadaki rüzgar türbinleri gelse de Avrupa ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede açık deniz rüzgarları da önemli bir kaynak olarak bulunuyor. Türkiye’de henüz bu alanda çalışmalar gerçekleşmese de ilerleyen yıllarda rüzgar ülkesi olmak adına gözlerin çevrileceği bir alan olacak gibi duruyor. Tüketilen elektrik enerjisinin yenilenebilir ve yerli kaynaklardan karşılanma oranını yükseltmenin en hızlı ve büyük adımı, ülkemizde henüz potansiyeli değerlendirilmemiş olan açık deniz rüzgarları ile atılacak.