2018’den 2019’a Geçerken Türkiye Ekonomisinin Görünümü

Mahfi Eğilmez – 28.12.2018

2018 yılında özellikle kur artışlarının neden olduğu enflasyon artışı yurt içi talepte ciddi bir gerileme yaratınca başta sanayi kesimi olmak bütün alanlarda üretimde gerilemeler ortaya çıktı. Sanayi kesimi üretiminde ve imalat sanayii kapasite kullanımındaki gerilemeyi aşağıdaki grafiklerde gösteriyorum (soldaki grafik sanayi üretiminin, sağdaki grafik ise imalat sanayii kapasite kullanımının gelişimlerini gösteriyor. Mavi 2017, kırmızı 2018 yılı.)

2018 yılında sanayi üretimindeki çöküş her iki grafikten de açık biçimde görülebiliyor. Demek ki sanayi kesimi 2018 yılında talepte yaşanan düşüşe paralel olarak kapasite kullanımını düşürmüş, bu da üretimde düşüş olarak karşımıza çıkmış.

GSYH’nin en önemli bileşeni olan sanayi kesimindeki bu düşüş büyümeye de benzer biçimde yansımış görünüyor. Aşağıdaki grafik 2017 yılının dört çeyreği ile 2018 yılının il üç çeyreğinin büyüme oranlarını gösteriyor.

2018 yılının özellikle üçüncü çeyreğindeki düşüş (üçüncü çeyrek büyümesi yüzde 1,6) sanayi üretimi ve kapasite kullanımına paralel bir görünüm sergiliyor.

2018 yılına düşüş eğilimiyle başlayan işsizlik oranı yıl ortasından itibaren yeniden çıkışa geçmiş bulunuyor.

Grafik işsizlik oranındaki gelişmeyi sergiliyor. Sanayi üretimi ve büyümedeki düşüşe bakınca işsizlik oranındaki artışın sürpriz oluşturmadığı anlaşılabiliyor.

Üretimin ve dolayısıyla büyümenin düştüğü, işsizliğin arttığı bir ortamda normal olarak talebin düşmesi ve dolayısıyla enflasyonun da düşmesi gerekir. İç talepte ciddi bir düşüş olduğunu KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin tahsilatının enflasyon oranının çok gerisinde kalmasından anlayabiliyoruz. Buna karşın enflasyon Ekim ayına kadar yükselmeye devam etti. Aşağıdaki grafik bu durumu gösteriyor.

Üretimde, büyümede gerileme ve işsizlikte artış olmasına karşın enflasyondaki artış büyük ölçüde kur artışından kaynaklanan bir gelişmeydi. Kasım ayında kurda düşüş yaşanınca enflasyon da düşüş eğilimine girdi.

Sanayi üretimi ve dolayısıyla büyümede yaşanan gerileme ithal girdilerin (hammadde, ara malı ve sermaye malı) kullanımını düşürüp buna pahalılaştığı için tüketim malları ithalatı düşüşü de eklenince ithalatın genel olarak düşmesi gerçeği ortaya çıktı. Kurdaki artış ihracatı artırdığı için artan ihracat ve düşen ithalat etkisiyle cari açık düşmeye başladı. Bu durumu aşağıdaki grafikten izlemek mümkün.

Türkiye, 2018 yılının sonlarına bu görünümle giriyor. Yılın son çeyreği için beklentiler büyümenin yerini küçülmenin alacağı yönünde.

2019 yılında düşen büyüme hızının yaratacağı ivme kaybıyla bir miktar gerileme olması beklense bile enflasyonun yüksek düzeyde kalacağı, işsizliğin, düşen büyümenin etkisiyle artışını sürdüreceği tahmin ediliyor. Buna karşılık düşen büyüme hızı, cari açığın daha da düşmesine yol açacak.

Avrupa Merkez Bankası’nın parasal gevşemeyi sonlandırdığı ve 2019 yılında Fed gibi parasal sıkılaştırmaya başlayacağı dikkate alınırsa bizim gibi dış finansman ihtiyacı içindeki ekonomilerin kaynak maliyetinin ciddi biçimde artacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Böyle bir gelişme zaten düşmekte olan büyümeyi daha da olumsuz etkileyebilir.

Bu gelişmeler ışığında büyümenin 2019 yılının ilk iki çeyreğinde eksi olması oldukça yüksek bir olasılık olarak karşımızda duruyor. 2019 yılının (koşullar bu şekilde devam ettiği varsayımı altındaki) görünümünün şöyle olmasını bekliyorum (mavi; büyüme sol eksen, kırmızı; enflasyon sol eksen, siyah; işsizlik sağ eksen.)