2014 Tahminleri

Mahfi Eğilmez – 30.12.2013

2013 yılında Türkiye’de uygulanan ekonomi politikasını anlayabilirsek 2014’de neler olacağını da tahmin etme imkanımız olur. Ekonomi politikasını iki başlıkta ele almak en doğru yol olacak: maliye politikası ve para politikası.

Maliye politikası

2013 yılında uygulanan maliye politikası, hükümetin geçmiş yıllarda uyguladığı politikadan farklı değildi. Bu politikanın temel taşlarını şöyle sıralayabiliriz:
1. Gelir politikası: Emlak vergileri yükseltildi ve belediyelere ek gelir imkanları sağlandı. Emlak vergisi yüksek gelirlilerin oturduğu semtlerde çok yüksek, düşük gelirlilerin oturduğu semtlerde düşük olduğu için toplumdan fazla itiraz çekmiyor. Yüksek olan ÖTV aracılığıyla yine yüksek gelirlilerden daha yüksek vergi tahsilatı yapıldı. Cari açık yüksek kaldığı için yüksek ithalattan yüksek ithalde alınan KDV tahsilatı yapıldı ve bu da vergi gelirlerini yüksek düzeyde tuttu. Vergi gelirleri, enflasyonun iki katından fazla artış gösterdi. Özelleştirme, varlık barışı gibi bir seferlik gelirlerden yüksek tahsilat yapıldı.
2. Harcama politikası: Faizlerin geçen iki yıl düşük kalmış olması bu yıla yansıyan faiz giderlerinin düşük kalmasını ve toplam içindeki oranının düşmesini sağladı. Buna karşılık faiz dışı harcamalar enflasyonun iki katı oranında artış gösterdi.
3. Borçlanma politikası: Bütçe açığının beklenenden düşük düzeyde kalması sonucu Hazine’nin borçlanması oldukça rahat bir tempoda gerçekleşti. Kamu borç yükünde (Kamu borç stoku / GSYH oranı) gerileme ortaya çıktı.
4. Teşvik politikası: Çeşitli vergi indirimlerine dayanan yeni teşvik politikasıyla cari açığı da düşürmek hedef alınmıştı. Bu hedef doğrultusunda kısmi ve geçici ithal ikamesi yoluyla ithal edilen ara malları ve sermaye mallarının bir bölümünün yurtiçinde üretilmesi hedeflenmişti.

Maliye politikasına ilişkin değerlendirme

2013 yılında uygulanan maliye politikasının gelir, harcama ve borçlanmadan oluşan alt politikaları geçmiş 7 – 8 yılda uygulanan politikadan farklı olmadı. 2013 yılında uygulanan maliye politikasının başarılı olup olmadığını ölçmek için bakılacak yer bütçe açığı ve faiz dışı fazla miktarıdır. GSYH’nın yüzde 1’i dolayında kalması beklenen bütçe açığı oranı ve GSYH’nın yüzde 3’ü dolayında çıkması beklenen faiz dışı fazla oranı maliye politikasının 2013 yılı için başarılı olduğunu ortaya koymaktadır.

Cari açığa ve bir seferlik gelirlere bağlı finansmana dayalı olarak artırılan harcamalar, bugün için değilse bile yakın gelecek için sorun yaratacak nitelikte görünmektedir. thalatın düşmesi ve bir seferlik gelirlerin azalması halinde yerleşmiş harcama kalıplarının kırılamaması ileride bütçe için ciddi sorunlar doğurabilir.

Cari açık geçen yılki açıktan daha yukarıda oluştuğuna göre maliye politikasının bir başka alt politikası olan teşvik politikasının en azından cari açığı düşürme konusunda herhangi bir başarı sağlayamadığını söylemek mümkün.

Para ve kur politikası:

2013 yılında uygulanan para politikası, son dönemlerde yaratılan geleneğe uygun olarak, konvansiyonel sistemin dışında bir politika uygulaması oldu. Faizin büyük ölçüde dışlandığı, zorunlu karşılıklara, likiditeyi sıkılaştırmaya, dövize müdahaleye dayalı bir politika geçerli oldu.

1. Faiz politikası: Merkez Bankası, yıl boyunca politika faizi olarak haftalık repo ihalesi faizini gösterdi. Bu faizin oranı yıla girerken yüzde 5,5 idi. Merkez Bankası bu faizi 17 Nisan’da yüzde 5’e, 17 Mayıs’ta yüzde 4,5’e indirdi ve yılın geri kalan döneminde bu oranda değişiklik yapmadı. Yılsonuna iki ay kala bu oranı politika faizi olarak tanımlamaktan vazgeçti. Gecelik fonlama faizleri ise yıla başlarken borçlanma faizi yüzde 5, borç verme faizi yüzde 9 oranlarındaydı. Yıl içinde bu faizlerde inişler ve çıkışlar yaşandı. Yıl biterken Merkez Bankası’nın gecelik borçlanma faizi yüzde 3,5, gecelik borç verme faizi ise yüzde 7,75 düzeyinde bulunuyor. Piyasa yapıcı bankalara daha düşük (yüzde 6,75) oranında borç verme faizi uygulayan Merkez Bankası bazı günleri ek sıkılaştırma yapacağı günler olarak açıkladı ve piyasa yapıcı bankalara o günlerde istisnai faiz uygulamayacağını duyurdu. Böylece fonlama maliyetlerini yukarı çekerek örtülü faiz artışlarına gitti. Yılın sonuna doğru da politika faizinin çoklu faiz olduğunu ve gecelik fonlama faizleriyle (yüzde 3,5 ve 7,75) haftalık repo faizinin (yüzde 4,5) üçünün de politika faizi olduğunu açıkladı.

2. Zorunlu karşılıklar politikası: Merkez Bankası zorunlu karşılıkları 2013 yılında da etki bir politika aracı olarak uyguladı. Yıl içinde zorunlu karşılık oranlarında değişikliler yapılmasına ek olarak TL karşılıkların yabancı para ve altınla ödenmesine olanak sağlayan rezerv opsiyon mekanizmasında (ROM) uygulanan rezerv opsiyon katsayılarında da (ROK) artırım yönünde değişiklikler yapıldı. Merkez Bankası bu yolla bir yandan bankaların açabilecekleri kredilerin kaynağını azaltmaya çalışırken bir yandan da kendi döviz ve altın rezervlerini artırmaya devam etti.

3. Kur politikası: Merkez Bankası, döviz kurlarının önemli oynaklık gösterdiği günlerde (kurlar yukarı yönlü oynaklık gösterdiği için) döviz satarak döviz piyasasına müdahale etti. Son dönemde iyice artan oynaklığı denetleyebilmek için döviz satış ihalelerinde satacağı miktarı da artırdı.

4. Enflasyon hedeflemesi: Merkez Bankası 2013 yılı için hedef alınan yüzde 5’lik enflasyon hedefini tutturabilmek için para politikasını bu yönde kullanmaya çalıştı. Bunu yaparken açık piyasa işlemleriyle likiditeyi düzenlemeye, TL üzerinde sıkılaştırmaya gitme yoluyla talebi denetlemeye, zorunlu karşılıkları artırma yoluyla bankaların kredi açma yeteneğini azaltmaya çabaladı.

Para ve kur politikasına ilişkin değerlendirme

Merkez Bankası’nın faizi görünür olarak artırmaktan uzak durduğu ve sürekli yan araçları denediği para politikasının başarılı olup olmadığını bize gösterecek iki ölçüt var: Enflasyon ve kur. Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon hedefi yüzde 5 idi. Yılsonu enflasyonu için beklenen oran yüzde 7,5. Bu durumda Merkez Bankası, enflasyon hedefinden yüzde 50 oranında uzak kalmış olacak.

Merkez Bankası, adı para ve kur politikası olan bir politika demeti açıklamakla birlikte bir kur hedefi olmadığını sürekli açıklar. Kur politikasından kastettiği şey kurdaki aşırı oynaklığın giderilmesidir. Belirli bir kuru yakalama hedefi yoktur. Buna karşılık kurun enflasyon üzerindeki önemli etkisi Merkez Bankası’nın örtülü de olsa bir kur hedefi olduğunu anlatır bize. Bu çerçevede Merkez Bankası yıl boyunca kurlara müdahale amaçlı döviz satışları yapmış bulunuyor. Yıla başlarken sepet kur ((1 USD + 1 EURO) / 2) 2,07 idi. Yılın sonuna gelirken sepet kur 2,58 olmuştu. Sepet kurda artış yüzde 25’e yakın olmuştur. Üstelik kurdaki oynaklık özellikle yılın son döneminde son derecede yüksek olmuştur.

2014’e ilişkin tahminler

2014 yılında maliye politikasının artmaya devam eden kamu harcamalarını karşılayabilmek için ithalattan elde edilen vergilere ve bir seferlik gelirlere dayanmaya devam edeceğini tahmin ediyorum. Bunu sağlayabilmek için başta emlak vergileri, motorlu taşıt vergileri gibi orta ve yüksek gelirlilerden daha yüksek oranda alınan vergilerin artırılmasını, bir seferlik yeni düzenlemeler yapılmasını bekliyorum. Cari açığın yüksek düzeyde kalmaya ve dolayısıyla yüksek miktarda ithalde alınan KDV geliri tahsil edilmeye devam edileceğini tahmin ediyorum. 2013 yılında yükselen faizlerin faiz giderlerini bir miktar artıracağını, ancak bunun etkisinin, ortalama iç borçlanma vadesinin iki yıldan uzun olduğuna bakarak, 2014 yılından ziyade izleyen yıllarda olacağını düşünüyorum.

2013 yılında başarısız olduğu açıkça görülen para politikasında 2014 yılından başlayarak konvansiyonel araçlara geri dönüş yapılması aklın yolu gibi görünse de, başta faiz politikası olmak üzere bir takım ekonomi politikası araçları ekonomi dışı faktörlerin etkisi altında kaldığı için, konvansiyonel olmayan araçlarla mücadeleye devam edileceğini tahmin ediyorum.

Bu çerçevede cari açığın yine yüksek düzeyde kalacağını, enflasyonun hedefi yine aşacağını, kurların bugünkü düzeyinin üzerinde oluşacağını bekliyorum. Bu beklentileri değiştirecek tek şey Merkez Bankası’nın ekonominin gereklerine geri dönüş kararı olabilir. Ben mevcut gidişata ve koşullara bakınca böyle bir tavır değişikliğinin olmasını beklemiyorum.

2014 yılı için tahminlerimi aşağıdaki tabloda paylaşıyorum.

Gösterge
2013
2014
GSYH (milyar USD)
820
835
Büyüme (%)
3,9
3,0
TÜFE (yılsonu, %)
7,2
7,3
İşsizlik (%)
10,0
10,2
Bütçe Açığı / GSYH (%)
1,5
2,5
Cari Açık / GSYH (%)
7,5
7,5
USD Kuru (yılsonu)
2,15
2,30

 

Not: Bu tahminler mevcut koşulların devam edeceği ve yukarıda öngördüğüm politika uygulamalarının sürdürüleceği varsayımıyla yapılmış tahminlerdir. Mevcut koşullarda ya da uygulanan ekonomi politikasında ciddi değişiklikler olduğu takdirde yıl içinde tahminlerimi revize edeceğim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir