Aydın Eroğlu – 08.01.2013
Evet ben bu beklentiye sahibim. Fakat hemen belirteyim ki; öncesinde bulunduğumuz 80.000’li seviyelerde teknik bir düzeltme yaşanmasını bekliyorum. Bu sayede sonrasında başlamasını beklediğim yeni yükseliş trendi öncesinde, yeniden alım fırsatları oluşmasının daha sağlıklı bir görüntü olacağını savunuyorum. Ancak, bir düzeltme yaşanırsa daha sağlıklı olur diye düzeltme olmaz. Piyasalar ve yatırımcılar isterse bu düzeltme görülür. Yoksa biz düzeltme olmalı diye beklerken, endeks bulunduğumuz yerden daha da hızlanarak yoluna devam edebilir. Teknik olarak bu ihtimalin kuvvetlenmesi için geçilmesi gerekli diye düşündüğüm endeks düzeyi 81.650. Normalde teknik anlamda bir düzeltme bekleyen ben, eğer endeks öncesinde düşmeden 81.650 seviyesini geçmeye kalkarsa, bu düzeltme beklentimde yanıldığımı düşünür ve endeksin 87.000 seviyesine doğru gitmesini beklemeye başlarım.
Endeks İçin 2013’te En büyük Beklenti Nedir?
Tabii ki not artışıdır. Tükiye’nin finansal verilerine, büyüme, enflasyon, cari açık, ihracat artışı, bankalarının sermaye rasyolarına, OVP, açıkladığı özelleştirme ve yatırım kararlarına bakınca, ikinci hatta üçüncü bir not artışının gecikmeden olacağına inananlardan biriyim. İlk üç ay içinde bu not artışının gerçekleşmesi beklentisindeyim. Ancak konu Türkiye’ye not vermek olunca, ratingçilerin çok tutumlu olduğunu görüyoruz.
Peki Yeni Bir Not Artışı Piyasalara Olumlu Etki Yapar Mı?
Bu konuda farklı düşünenler olduğunu görüyorum. Aynı ilk not artışında olduğu gibi, ikinci bir not artışı sonrasında da, beklenti biter ve satışlar gelir yorumları yapılıyor. Kesinlikle bu düşünceye katılmıyorum.
Gelişmiş Ekonomilerde Düzelmenin Başlaması Türkiye İçin Olumsuz Olur Mu?
Bu konuda da olumsuz düşünceler dile getiriliyor. Bu sorular birbiri ile ilgili olduğu için, başlıkları arka arkaya koydum. Şimdi hepsine ortak bir cevap olacak düşüncemi izah etmek istiyorum.
Yeni Bir Not Artışı Neden Bu Kadar Önemli?
İşte yukarıdaki üç soru başlığının cevabı bu konuda yatıyor. Gelişmiş ülkelerin yaşadığı resesyon görüntüsü sona ermeye başladığında, bu kriz döneminde güvenli görüldüğü için Türkiye gibi ülkelere kaçmış olan uluslar arası fonların geri dönebileceği korkusu var. Bu nedenle de, ABD ve AB ekonomilerinde toparlanma sinyalleri başladığı takdirde, Türkiye’nin 2012’den farklı tam tersi bir negatif etki yaşayabileceği savı var. Bunların hepsi, benim bir çok konudaki iddialarım gibi kişisel düşünceler olduğu için saygı duyuyorum.
Peki katılıyor muyum derseniz? Hayır katılmıyorum. Ben gelişmiş ekonomilerde toparlanma başlasa dahi, Türkiye’nin avantajlarının bitmeyeceğini düşünüyorum. Dikkat ediyor musunuz son dönem yaşadığımız gelişmelerin parasal boyutları ne kadar? Suriye’nin en büyük destekçilerinden biri gibi duran Rusya ile nükleer anlaşması yapılıyor. 20 Milyar Dolar’a imza atılıyor. Hem de bu 20 Milyar Dolar tamamen Rus bankaları tarafından taahhüt ediliyor. Demek ki Rusya Türkiye’ye tek kalemde bu çapta bir yatırım yapma kararını almış durumda. Aynı zamanda böyle bir yatırım büyüklüğünü karşılayacak alım garantileri verilmiş olacağı için, Rusya ile uzun vadeli ticari ilişkilerin devamlı artacağını söylemek yanlış olmaz.
Hafta sonu Afşin Elbistan havzasının işletilmesi ve kömürden elektrik üretimi konusunda BAE ile 12 Milyar Dolar’lık başka bir anlaşma imzalanıyor. Bu iki anlaşma aynı zamanda enerjide yabancı kaynak bağımlılığımızın azaltılması ve ihtiyacın bir kısmının yerli kaynaklarla karşılanabilmesi açısından çok büyük önem taşıyor. Son dönem özelleştirmelere ve özelleştirmeleri almak için oluşan gruplara bakınca, Türkiye’deki sermaye gruplarının da artık birbirini kabullendiklerini görüyoruz.
Türkiye’de sırada bekleyen, yatırımı başlayan, başlamak üzere olan inanılmaz büyüklükte projeler devreye alınıyor. ABD ve AB toparlanmaya başladığında, sermaye belki projesi olmayan gelişmekte olan diğer ülkelerden bu ülkelere doğru dönüş yapabilir ama, Türkiye’ye daha da fazla girmeye başlamasını bekliyorum.
PKK sorununun çözüme kavuşması ihtimalini konuya dahil etmedim. Eğer bu da sağlanırsa, kendi içinde yıllardır kangren olmuş bu çapta bir sorununu çözecek Türkiye, her konuda yatırım atağına kalkacaktır.
Olası bir yeni not artışı yaşanması halinde, bunun zaten önceden satın alınmış olacağını ve bu kararla birlikte yaşanacak olası yükselişte çok ciddi satışların geleceğini ve sonra uzun süre borsanın düşük seyredeceğini varsayanlar var. Ancak yeni bir not artırımı olduğu takdirde, şimdiye dek Türkiye’ye hiç gelmemiş, sadece yatırım yapılabilir ülkelerde yatırım yapabilen, Türkiye’deki mevcut fonlardan çok daha büyük, özellikle yabancı emeklilik ve sigorta fonlarının yatırım kararları almalarını bekliyorum. İş sadece yeni fonların yatırım kararları ile de kalmayacak. Gelişmekte olan ülkelerden olan Türkiye için belli bir yatırım pastası ayırmış olan mevcut fonlar da, yatırım yapılabilir ülke olduğumuzda ayırdıkları Türkiye payını daha da artırmak durumunda kalacaklar diye düşünüyorum. Türkiye için yatırım yapılabilir ülke notu ikinci bir kurumdan daha geldiği takdirde, sonrasında Türkiye’ye girme kararı alacak yeni büyük fonların yanı sıra, mevcut fonlar tarafından da Türkiye portföylerini misal % 2’den % 2,75’e, % 3’ten % 3,85’e artırıldığı yönünde kararları duymayı bekliyorum. Bu düşündüklerim olursa, şu anda Borsa İstanbul’un yaklaşık % 65’ine sahip olan yabancı yatırımcı büyüklüğüne yakın yeni bir fon pastası daha Türkiye heveslisi olarak ortaya çıkabilir diyorum.
Birden fazla kurum tarafından yatırım yapılabilir ülke statüsüne kavuşabilecek bir Türkiye’nin hisselerinin yatırım yapılabilir fiyat/kazanç oranının dahi yükselmesini bekliyorum. Bir çok analist hesaplamalarında kullandıkları değerlendirme ölçülerini yeni tanımlamaya göre yapmaya başlayacaklardır görüşündeyim. Böyle olursa, şu anda belki de fiyatları yeterince yükseldi, 2013’te aynı şekilde yükselemez denen banka hisseleri için yeni raporlarla yeni değerlendirmelerin yapıldığını görebiliriz. Çünkü girmesini beklediğim mevcut fonlardan çok daha büyük olan yeni fonlar gelirse, endeks 30 içinde yer alan ve en likit olan banka hisselerine kayıtsız kalmaları beklenemez.
Gördüğünüz gibi, Türkiye eğer yeni bir not artışına daha muhatap olursa (ki ben bu kesin olacak düşüncesindeyim), Türkiye için biçtiğim ufuk çizgisi çok ciddi büyüyor. Ama sakın yeni yatırımcılar deyince sadece borsadan bahsettiğimi sanmayın! Tüm yatırım alanlarından bahsediyorum. Doğrudan yatırımlara çok ciddi para girişlerinden bahsediyorum. Büyük şehirler arasında planlanan mesela hızlı tren hattı işletmeciliğine bile çok büyük yabancı taliplerin gelebileceğini, üretime yönelik fabrika yatırımlarının yatırımcılarının gelebileceğini öngörüyorum.
İşte bu pencereden bakınca, ABD ve AB’nin durgunluktan kurtulması demek, korkulacak bir gelişme değil, tam tersi yeni ihracat rekorlarının kırılması demek olacak. Yeniden ve daha uzun soluklu bir büyüme trendine gireceğiz demek olacak.
Böyle bir ortamın en büyük riski nedir biliyor musunuz? Yetersiz halka arz nedeniyle,mevcut hisselerde fiyat şişmesidir (Ama bugünün fiyatlarından bahsetmiyorum). Bu nedenle yukarıda izah ettiğim beklentilerim gerçekleşecek olursa, çok hızlı bir şekilde borsaya çok büyük yeni halka arzları getirmek şart olacaktır. Hatta bankacılık sektörünün endeks içerisindeki etkisini azaltmayı sağlayacak büyüklükler hedeflenmelidir. BOTAŞ, TPAO, Otoyollar, köprüler, Ziraat Bankası, yeni hastahane zincirleri ve hemen aklıma gelmeyen çok sayıda yeni halka arzın planlanması gerektiğini düşünüyorum.
Bir önceki strateji yazımda ”Dünya Uzun Soluklu Bir Büyüme Sürecine Girebilir” derken, Türkiye’nin bundan çok olumlu etkilenmesini beklediğimi yazmıştım. İşte bu beklentimin olası yansımalarının neler olabileceğini kısmi aklıma gelen sebepleri ile bir kez daha sizlerle paylaşıyorum. Artık bu beklentileri olabilen bir endeks yine de realize olur mu olmaz mı buna sizler karar vereceksiniz. Ben realize olacaktır düşüncemi korumakla birlikte, fazla da kararlı bir şekilde düzeltmenin olacağını savunamıyorum.
Teknik olarak 81.650 endeks seviyesi geçilmediği takdirde bu düzeltmenin olmasını bekleyeceğim. Ama 81.650 geçilirse, yeni formasyonlar oluşacağı için, yükseliş seans içi düzeltmelerde kalarak sürmeye ve yeni rekorlara doğru gitmeye devam edebilir diye de uyarmak istiyorum.
Ama olur da düzeltme yaşanırsa, bu düzeltme yukarıda yazdığım beklentilerimi değiştirmeyecek, sadece bu beklentilerim için çok daha uygun alım fırsatlarının doğmasına neden olacaktır. Umalım da bu yaşansın. Yoksa hiç düşmeden yükselen endekste yeni hisse öngörüsünde bulunmak hiç de kolay olmayacaktır. Ayrıca çok yüksek beklentilere rağmen bile düzeltmelerin teknik olarak olabileceğinin bilinmesini isterim.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com