2011 birkaç sürprizle kazandıran bir yıl olabilir

WSJ
Finansal piyasaların yönünü tahmin etmek çoğu zaman zor bir iş olmuştur. Hatta, ekonomilerin hangi yöne doğru hareket edeceğini doğru bilseniz dahi bunun yatırımcılara hiç bir faydasının olmadığın dönemler yaşanmıştır. Ancak, bazı sürprizleri önceden yakalamak çok kazanmanın kapısını sonuna kadar açabilir.

Örneğin, Çin ve Brezilya 2010’da en iyi büyüme performansı gösteren ekonomilerden ikisi oldu. Çin’in bu yıl için büyümesinin yüzde 7.5 olması beklenirken, Brezilya için beklenti ise yüzde 10.5 seviyesinde. Ancak, 23 Aralık itibariyle bakıldığında her iki ekonominin gösterge borsa endeksi de yılbaşına oranla değer kaybetmişti.
Tam tersine, aynı dönemde yüzde 2.6 büyüyeceği öngörülen ABD’de ise hisse senetleri endeksleri yüzde 11 ile 20 arasında değişen oranlarda değer kazandı. Aynı şekilde, borç kriziyle savrulan Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da DAX Endeksi de şaşırtıcı biçimde yaklaşık yüzde 16 değer kazandı.

SÜRPRİZLERE HAZIR OLMALI
Piyasaların seyrinin nasıl olacağının zor tahmin edilmesi, bu sene içinde yeni sürprizlere odaklanmayı mecbur kılıyor. Büyük kazançlar çoğunlukla piyasalardaki yeni eğilimleri erken yakalamak ve diğerleri için sürpriz olacak gelişmeleri önceden görmekten geçiyor.
Örneğin geçe yıl Wall Street Journal olarak, doların güçlü kalacağını ve ABD’deki belediye tahvillerinden sorun yaşanacağını doğru tahmin etmiştik. Ancak, sağlık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin hisselerinde değer kazancı ve petrol fiyatlarında ise düşüş yaşanacağıyla ilgili tahminlerimiz gerçekleşmedi.

Şimdi ise analist ve yatırımcılara göre 2011’de piyasalarda nelerin sürpriz yaratabileceğine bir göz atalım: 
1- HİSSE SENETLERİNDE SÜREKLİ ARTIŞ
2008 yılında düşen piyasalar, 2009’da yükseldi. Aynı şekilde 2010’un ikinci yarısında da yukarı yönlü etkileyici performans sergiledi.
Piyasaların yavaş şekilde yukarı doğru hareket etmesi, yatırımcıların bu sene için beklediği son şey durumda. Ancak bu ortaya çıkması oldukça muhtemel bir durum. Nedeni ise; ABD ekonomisi iyileşme işaretleri kaydetse de konut sektörü ve istihdama yönelik kaygılar büyümeyi baskı altında tutabilir.
Enflasyon sakin seyrettiği için faiz oranlarında da bir artış beklenmiyor. Ayrıca, ABD’de hisse senetleri çok pahalı olmasa da çoktan kelepir diye nitelendirilebilecek seviyelerin üstüne çıkmış durumda.
2- OCAK YÜKSELİŞİ
Özellikle ABD borsalarının son altı ayda yüzde 22’ye varan yükselişleri nedeniyle birçok analiste, kısa vadedeki performans için endişeli bir hava hakim. Hala kırılganlığını koruyan ekonomi ve Avrupa’ya yönelik kaygılar böyle düşünenlerin başlıca nedenleri arasında yer alıyor. S&P 500 Endeksi Ocak 2009’da yüzde 8.4, Ocak 2010’da yüzde 3.6 düşmüştü.
Ancak kurumların ve bireysel yatırımcıların hareketlerin izleyen Chicago merkezli Harris Private Bankası’nın baş yatırım danışmanı Jack Ablin, eldeki verilerin hisse senetlerine talebin artacağına ve Ocak’ın yükselişle geçebileceğine işaret ettiğini savunuyor.
3 – FAİZLERDE ARTIŞ
ABD Merkez Bankası, eğer ekonomi yavaş gelişimini devam ettirir, hacim düşer ve hisse senetleri yavaş yavaş yükselirse 2011 sonlarına doğru olası bir faiz artırımı için işaret verebilir.
Ancak, Wells Capital Management’ın yatırım baş stratejisti olan James Paulsen gibi düşünenler ise ekonomideki iyi gidişat Fed’in faiz artırımını yaz aylarına çekebileceğini belirtiyor. Bu kısa vadeli faizleri yukarı çekebileceği gibi doların güçlenmesini de beraberinde getirebilir.
4 -DEĞERLİ METALLER
Dolar ve diğer para birimlerinin değer kaybetmesiyle gelişmiş ülkelere yönelik endişeler, güvenli liman olarak görülen altı ve bakır gibi değerli metallerin 2010’da hızlı değer kazanmasını sağladı.
Ancak bazı analistler, ekonomideki iyileşme devam eder ve doların değeri artarsa değerli madenlerin fiyatlarında düşüş görülebileceğini öngörüyor. Çünkü, bu metallerin fiyatları arz eksikliği nedeniyle değil aksine yatırımcı talebiyle yükseliş kaydetti.
5- ÇİN’İN BAŞARISI
Çin yüzde 5’ten daha fazla olan enflasyonu frenlemek için çaba sarf ederken, bazı analistler Pekin yönetiminin frenlere daha sert basacağını ve bunun da büyümeyi yavaşlayacağını belirtiyor.
Ancak West Wood Capital’den Daniel Alpert, Çin için daha iyimser düşünüyor. Alpert, Çin’in enflasyonu frenleme konusunda herkesin düşündüğünden çok daha becerikli olduğunu savunuyor. Alpert, Çin’deki merkezi planlamaya dayalı ekonomide enflasyona neden olan sıcak paranın önüne geçmenin daha kolay olduğunu belirtiyor. Aynı analist, Fed’in faiz artırması durumunda Asya’ya sıcak para akışının da duracağını öngörüyor.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonet/16666384.asp?gid=303

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir