Bankalar lobiciliği severler. Ve bankalar çok büyük olurlarsa kurtarılacaklarını bilirler. 2002 yılında finans sektöründe yaptıkları yolsuzluklardan dolayı birçok yatırım bankasına para cezası kesildi. Pek çok yatırım bankasının savunmalarında söyledikleri şey, siz bu idealarınızla yanılıyorsunuz değildi. –‘’Herkes yapıyor. Zaten bu analistlere kimsenin güvenmemesi gerek!’’ oldu.. Bear Stearns, Credit Suisse, Deutsche Bank, Jp Morgan, Lehman Brothers, Merrill lynch, Morgan Stanley, Ubs, Goldman Sachs, Citigroup bu cezayı kabul ettiler ve yönetimlerini değiştireceklerine söz verdiler. Tabi kazandıklarının yanında kaybettileri tabi ki bir pul kadardı.
Ve dünya finans piyasalarında riskli işlemler için piyasadan toplanan mevduatları kullanma izni çıkartıldıktan sonra ki buna bir serbestleşme denebilir, birçok yatırım bankası defalarca rakamlarla oynadılar, insanların tüm birikimlerini ceplerine indirdiler. Ve bunu defalarca yaptılar. Ama cezasını da çektiler. Neydi bu ceza tabi ki kazandıkları yanında devede kulak olmalı. 2013 de sonuçlanan j.p Morgan ın ipoteğe dayalı kredilerde riskli işlemler yaparak insanları milyarlarca dolar zarara uğrattığı gerekçesiyle açılan soruşturma sonucunda 13 milyar dolar ceza ödemeyi kabul etti. Bu işten kaybettiği buysa bu riski göze alacak kadar elde ettiği kar neydi merak ediyorum. 100 mü 200 mü? Jp Morgan ın son 10 yılda daha birçok soruşturma geçirdi hükümet yetkililerine rüşvet verdiği ortaya çıktı. Ceza aldı. Credit Suisse İran’ın nükleer programı için para aktardığı tespit edildi. 536 milyon dolar ceza ödedi. Citibank 100 milyonluk uyuşturucu parasının Meksika’dan çıkartmaya yardımcı olduğu ortaya çıktı. UBS varlıklı Amerikalıların daha fazla vergi kaçırmasına yardımcı olmaktan soruşturma açıldı ve hükümetle işbirliği yapmayıp isimleri açıklamak istemediğini ve verilecek para cezasını ödemeye hazır olduğunu beyan etti. Yani adamlarda böyle bir adalet sistemi var. Çoğunlukta finans dünyasında bir çok yasadışı işi cezasını ödeyerek kapatabiliyorsun.. Hani Amerikan adaletini bazılarımız çok sever ya ondan dedim..
2004 yılında lobicilerin baskısıyla sermaye kurulu bankaların öz sermaye borçlanmalarındaki sınırı kaldırarak sınırsız bir borçlanmanın önünü açtılar. Bu da nasıl ödeyeceğin önemli değil yeter ki kredi ver anlamına geliyordu.. 2008 de oluşan krizde bankaların verdiği kredilere derecelendirme yapılıyordu ve bankalar evin değerinin yaklaşık %99,3 üne kadar kredi veriyordu. Kısaca eğer ödeyemezsen evi bırak git adında bir ipotek tuzağı kuruluyordu. Bankalar kendi parası olmayan bu paraları komisyon için verdiler ve çok büyük paralar kazandılar. Hatta kredilerin üçte ikisi AAA notu alıyordu. Kısaca devlet tahvili kadar güvenli kredilerdi bunlar.
Bir finans zinciri düşünün. Eskiden çekilen kredilerin parasını bankalar beklerdi. Bu nedenle daha dikkatliydiler. Yeni sistemde banka verdiği kredinin borcunu yatırım bankasına satar. Yatırım bankası bu binlerce ipoteği ve teminatı alarak CDO(teminatlı borç yükümlülüğü) denen karmaşık bir türev araç yaratırlar, bunları yatırım yapmak isteyenlere satarlar. Kısaca krediyi ödeyen kişinin parası dünya üzerindeki tüm yatırımcılara dağılır. Bir nevi kredinin geri ödenip ödenmeyeceği üzerine kurulu bir bahis yatırımına dönüşüyor. Yatırım bankaları CDO lara değer biçmeleri için derecelendirme kuruluşlarına para ödeyerek CDO lara dünya üzerindeki herkesin korkmadan para yatırmasını sağladılar. Bunlar genelde 3 A harfi anlamına gelen en iyi derecedir.
1996 dan 2006 yılına kadar Amerika da ev fiyatları 2 katına çıktı. Bankalar genelde krediyi asla geri ödeyemeyecek grup olan düşük gelirlilere verdiler. 2 öğretmen maaşıyla 5 milyonluk bir evin kredisini sorunsuz çekebiliyordu vatandaşlar. Tabi faizler artınca ödenemeyen borçlar hacizleri getirdi, 5 milyon değerle exper edilen evler 1,5 milyona alıcı bulamadı. Bankalar subprime kredi olarak adlandırılan bu kredilerden daha çok para kazanıyorlardı. Morgan stanley oluşturulan türev araçlar sayesinde CDO ların karşılığının olmadığına oynayarak milyarlarca dolar para kazandı. Ve en başında bildiği gibi CDO ların (kredilerin karşılığı) karşılığının olmadığını biliyordu.
Moodys, S&P derecelendirme yaparak para kazanan şirketlerdir. Gerçek olmayan birçok türev araca sahte raporlar hazırladılar. Verdikleri notlarda yanılsalarda onlara karşı bir yaptırım yoktu. Kısaca reyting şirketlerine kim para verirse onların haberlerini güzel pazarlıyorlardı. Bu yaptıklarından dolayı asla kapatılmadılar ama kazandıklarının beklide binde biriyle ceza ödediler. Moodys sadece 2001 den 2007 ye kadar kar ını 4 katına çıkarttı. Ve balon patlayana kadar da ne imf ne sermaye piyasası kurulu ne denetleyici sistemde bir problem çıkmadı. 2008 de artık kredilerin karşılığının olmadığı ortaya çıkınca sigorta şirketleri ve yatırım bankaları sattıkları CDO ve FON’lara satılan swapların karşılığının da olmadığı anladı. Düzinelerce banka iflas etti. Sigorta şirketleri bu durumu kaldıramadı çünkü emlak ve kredi den oluşan balonun karşılığı kalmamıştı. Lehman Brothers 2008 sonunda iflas başvurusu yaptığında, daha birkaç ay önce reyting şirketleri AA(çok iyi denebilecek bir derece) vermişlerdi. Oysa kredi dereceleme şirketleri aylar önce finansal yapıyı denetlerken görmesine rağmen sesini çıkartmadı. Amerika merkez bankası (FED)‘nın zengin şımarık çocukları ceplerine indirdikleri milyarlarla günlerini gün ederken sadece 2008 yılı sonunda 5 milyon insan evsiz kalmıştı. Rezerv para olmanın avantajı da burada devreye giriyor. FED kısa sürede 700 milyar dolarlık kurtarma paketiyle boşalan rafları doldurdu.. Kimsenin bir yatırım aracı olarak görmediği Amerikan tahvillerini 10 yıla yakın bastığı parayla kendisi aldı. Ve en önemlisi de kimse 2008 finansal çöküşüyle ilgili olarak hapse girmedi. Bankalar, kredi dereceleme şirketleri insanları dolandırdıklarını kabul ettiler ve sadece para cezası ödediler. Bu sayede yüzlerce banka batarken ABD içinde sadece 3 banka bu süreçten daha da büyüyerek çıktı. Dünyanın en büyükleri haline geldiler.
2008 finansal çöküşünü anlamak demek; Paraya konu olan her şeyin aslında bir düzen içinde yeteri kadar şeffaf olmadan nasıl ilerleyebildiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Bütün kurum ve kuruluşun sorumlulukları vardır ama bazılarının yoktur!
Kapanış: Duyduğumuza göre bugün Yunanistan Meis adasına anlaşmalara aykırı olarak asker çıkartmış. Türkiye’yi taciz edip kamuoyunda haksız pozisyona düşürmek için yapılan bu hareketi 30 ağustos gününde ülkemiz karşılıksız bırakmaz gibime geliyor. Önümüzdeki hafta Borsalarda işlemlerinizi kısıtlamanız ya da ek alımlar yapabilecek pozisyona geçmenizde fayda olabilir.
Bayramımız kutlu olsun. Nice zaferlere inşallah.. Haftaya görüşmek üzere..