“Milletin Zaferi” demokrasiyi ve anayasal hakları korudu

15 Temmuz 2016’da milletin vatanına ve bağımsızlığına sahip çıkma iradesi, dünyaya örnek olacak biçimde tecelli etmiştir. O nedenle 15 Temmuz bu yıl “Milletin Zaferi” temasıyla idrak edilerek hatırlatılıyor.

Türkiye, Cumhuriyet tari­hinde pek çok askeri dar­beyle sınandı. Bunların gerek demokrasi gerekse de ekonomi bağlamında büyük bedelleri oldu elbet. Son çeyrek yüzyıllık süre­ce bakıldığında ise Türk demok­rasisinin ve Türkiye ekonomisi­nin darbeden çok darbe girişim­leriyle sınandığı görülmektedir.

Bu süreci tarihsel olarak bölümlere ayıracak olursam;

-Ekonomik açıdan en başa­rılı dönem 2002-2013 yıllarıdır. 2002-2013 yılları arasında Tür­kiye ekonomisi yüksek enflasyo­nu düşürerek, ekonomisini kriz­lerden çıkarmayı başarmış ve dünyanın sayılı ekonomilerin­den biri olma yolunda ilerleme­ye başlamış, bu süreçte yabancı yatırımları da ülkeye çekerek, makroekonomik bir istikrar ya­kalamıştır.

2013 yılına gelindi­ğinde ise artık Türkiye ekono­misi için IMF’siz yeni bir süreç başlamıştır. 2013 yılı Mayıs ayı başında Türkiye, IMF’ye olan borçlarının tamamını öde­miş, IMF ile yeniden anlaşma yapılması yönündeki baskı­lara rağmen, bu baskılara bo­yun eğmemiştir. Ne tesadüf­tür ki; Gezi olayları tam da bu tarihte başlayacaktır…

-Gezi olaylarında temel amaç, ekonomide belirsizlik or­tamının oluşturulması ve eko­nomik büyümenin engellenme­sidir. Ne var ki; bu girişim ba­şarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hal böyle olunca bu defa doğrudan siyasi otoriteyi hedef alan, 17-25 Aralık operasyonları başlar. Ar­dından ise kahraman ordumuz da alet edilmeye çalışılarak 15 Temmuz darbe girişimi ile Tür­kiye yeni bir sürecin içine itil­miştir.

-15 Temmuz 2016’tan son­ra Türk siyasetinde artık hiç­bir şey eskisi gibi olmayacağı gibi ekonomik olarak da Tür­kiye için zor günler başlaya­caktır. Savunmadan politikaya, eğitimden sağlığa devletin pek çok noktasında kritik alanla­ra yerleşmiş olan FETÖ irinini vatanımızdan kesip atmak için mücadele edilmiştir.

Bu müca­dele sırasında her zamankinden çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü bu süreçte bir taraftan oluşmuş bu paralel yapı, tespit edilen her kademe­den kesip atılır, diğer taraftan da istikrarı sağlamak adına (bütün yönleri ile tartışılamadan) yeni bir yönetim modeli olan Cum­hurbaşkanlığı sistemine geçmek için 2017 yılında referanduma gidilir. MHP lideri Sayın Bah­çeli öncesinde AK Parti’ye en şiddetli şekilde muhalefet eder­ken, darbe girişimi sonrasında reyini ülkenin birliği ve bütün­lüğünden yana kullanarak siste­me evet diyecek, ardından 2018 yılında AKP ile MHP bugün de ülkeyi yöneten Cumhur İttifa­kı’nın temellerini atacaklardır.

Bu yönetim sistemi günümüzde demokrasi ve hukuk bağlamın­da çeşitli eleştiriler almaktadır. Hatta bazı muhalif liderler ülke­nin en büyük sorununun bu re­jim olduğu yönünde birleşmek­tedirler.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!